11. Ceza Dairesi Esas No: 2017/12414 Karar No: 2018/10972 Karar Tarihi: 25.12.2018
Dolandırıcılığa teşebbüs - resmi belgeyi bozma - yok etme ve gizleme - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/12414 Esas 2018/10972 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık hakkında dolandırıcılığa teşebbüs ve resmi belgeyi bozma, yok etme ve gizleme suçlarından mahkumiyet hükmü kurulmuştur. Dolandırıcılık suçu yönünden, önceden doğmuş bir borç için hileli davranışlar sonucu zarar veya borç oluşmayacağından, suçun unsurları oluşmamaktadır. Resmi belgeyi bozma suçu yönünden, suçun tamamlanabilmesi için belgenin içeriğindeki bilgilerin anlaşılmaz hale getirilerek faydalanma olanağının engellenmesi gerekmektedir. Sanığın elde etmek istediği sonuç gerçekleşmediğinden, suç teşebbüs aşamasında kalmaktadır. 5237 sayılı TCK'nin 157/1. ve 205. maddeleri kararda yer almaktadır. Karara göre, TCK'nin 53. maddesi uygulamanın Anayasa Mahkemesi kararı ile yeniden değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek, hükümler yerinde görülmemiştir ve karar bozulmuştur.
11. Ceza Dairesi 2017/12414 E. , 2018/10972 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Dolandırıcılığa teşebbüs, resmi belgeyi bozma, yok etme ve gizleme HÜKÜM : Mahkumiyet
A) Sanık hakkında dolandırıcılığa teşebbüs suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü yönünden; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.03.1998 gün ve 8/69 sayılı kararında da açıklandığı üzere, önceden doğmuş bir zarar veya borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde zarar veya borç, hileli davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmayacağı kabul edilmektedir. Somut olayda; sanığın katılandan suç tarihinden önce devraldığı iş yeri bedeli olarak kalan borcu için önce üç adet bono verdiği, ödeme güçlüğü çekince yeniden ödeme planı yapmayı teklif ederek yedi adet bono verdiği, bono bedellerini yine ödeyemeyince, katılan tarafından yeni bir ödeme planı yapmak üzere çağırıldığında, bu sefer suça konu on beş adet bonoyu verdiği, böylece suça konu senetlerin sanık ile katılan arasında önceden doğan borç ilişkisi karşılığı sonradan katılana verildiği; buna göre 5237 sayılı TCK"nin 157/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunun yasal unsurları itibarıyla oluşmadığı gözetilmeden, sanık hakkında beraat yerine mahkumiyet hükmü kurulması, B) Resmi belgeyi bozma yok etme ve gizleme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü yönünden; 1-5237 sayılı TCK"nin 205. maddesindeki "resmi belgeyi bozmak, yok etmek ya da gizlemek" suçunun oluşabilmesi için resmi bir belgenin içeriğindeki bilgilerin anlaşılmaz, kullanılamaz hale getirilerek ondan faydalanma olanağının engellenmesi suretiyle bozulması veya belgenin maddi varlığına son verilerek hak sahibinin ondan yararlanmasının engellenmesi gerekmektedir. Nitekim, belge ortadan kalkınca veya bozulunca bu yararlanma olanağı kalmayacağından failin elde etmek istediği sonuç da gerçekleşecektir. Gerçek belgenin aslı ortadan kaldırılarak veya bozularak sonuç elde edildiğinde suç da tamamlanmış olur. Somut olayda, sanığın yırttığı kabul edilen ıslak imzalı senetlerin parçalarının birleştirilmesi halinde tamamlandıkları ve belgelerin geçerliliğini koruyacağının gözlemlenmesi karşısında, sanığın eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığı gözetilmeden tamamlanmış suçtan hüküm kurulması, 2-Kabule göre, suç konusu belge sayısı ve buna bağlı olarak suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen tehlikenin sanığın kastının ağırlığı dikkate alınarak, temel cezanın alt sınır makûl oranda aşılarak belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi, C) Here iki suç yönünden kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, resmi belgeyi bozma suçu yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 25/12/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.