10. Hukuk Dairesi 2019/252 E. , 2019/6110 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava, zorunlu sigortalılığın iptaline ilişkin Kurum işleminin iptali ile hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davaya Konu somut olayda; mahkemece verilen 03.03.2015 tarihli karar, Dairemizin 02.11.2015 günlü ve 2015/15399 Esas, 2015/18306 Karar Sayılı ilamı ile “…Mahkemece, yapılacak iş, davacının çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla; öncelikle, davacının hangi tarihler arasında hangi işyerinde ne işi yaptığı açıklıkla belirlenmeli, bu işyerleri tespit edildikten sonra Kurum’dan bu işyerleri ile ilgili kapsam tarihleri, aylık ve prim hizmet belgeleri istenmeli, bu işyerlerinde çalışmış, davası olmayan uyuşmazlığa konu dönemi kapsar şekilde çalışması bulunan tanıklardan kanaat edinmeye yetecek kadarının re’sen belirlenerek beyanlarına başvurulmalı, talep edilen döneme ilişkin bordro tanıklarına ulaşılamadığı takdirde sigortalı ile birlikte çalışan kişiler ile aynı çevrede işyeri olan işveren ya da bu işverenlerin çalıştırdığı kişiler re’sen saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı; mezkur işyerlerinin kapasitesi araştırılarak özellikle davacının yaptığı işi yapan başka kişi olup olmadığı şayet var ise davacının yaptığı iş kolu değerlendirilerek aynı işi yapan kaç kişiye ihtiyaç duyulabileceği konusunda uzman inşaat bilirkişiden de gerekirse görüş alınmak suretiyle davacının gerçekten çalışıp çalışmadığı kuşku ve duraksamaya mahal vermeyecek şekilde çözümlenmeli, davacının çalışmaları ile ilgili tüm belgeler davalı Kurumdan, puantaj kayıtları ve ücret tediye bordrolarının asılları işverenden getirtilmeli, iş bu belgelerden sigortalının imzasını içerenler yönünden imzanın davacıya aidiyeti davacı tarafından kabul edilenler ile inkar edilip de aidiyeti ehil bilirkişi incelemesiyle saptananlardan yine davacı tarafından hata-hile-ikrah durumu iddia ve ispat edilemeyenler bakımından, işbu yazılı belgelerin aksi eşdeğerde delillerle kanıtlanması için davacıya delilleri sorulmalı; gerçek işverene HMK. 124. maddesi gereği husumet yöneltmesi için davacıya mehil verilmeli,” hususuna işaret edilerek bu kapsamda karar verilmek üzere bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
Eldeki davada ise, mahkemece bozmaya uyulmuş ise de, bozma gereklerine göre bir karar verildiğinden bahsedilmesi olanaksızdır.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı ile oluşan usuli kazanılmış hak nedeniyle bozma kapsamında bir değerlendirme gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 16.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.