22. Hukuk Dairesi 2015/32295 E. , 2018/11746 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı şirkete ait işyerinde çalışırken alacaklarının ödenmemesi sebebiyle iş akdini haklı nedenle feshettiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile birtakım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının istifa ederek işyerinden ayrıldığını, alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının çalıştığı süre boyunca yıllık izinlerini kullanmadığı kabul edilerek yıllık izin ücreti alacakları hesaplanıp hüküm altına alınmıştır. Davalı tarafça yargılama aşamasında işyeri şahsi dosyası ile birlikte imzalı 2009 yılı 10. ayında 20 gün 2010 yılı Ekim ayına ait ücret bordrosunda 20 gün ve 2011 yılı 10. ay ücret bordrosunda 20 gün izin ücreti taakkuku bulunan ücret bordroları sunulmuştur. Diğer yandan davalı tarafça temyiz aşamasında imzalı yıllık ücretli izin defteri ve yıllık ücretli izin talep formu dilekçe ekinde sunulmuştur. Mahkemece davalının yargılama ve temyiz aşamasında sunduğu belgelerin davacıya gösterilerek belgelere karşı beyanının alınıp tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirilerek sonucuna göre yıllık izin ücreti alacağı hakkında karar verilmesi gerekmektedir.
Hükmün yukarıda yazılı sebepten bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14/05/2018 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Davacı işçinin kıdem ve ihbar tazminatları, fazla çalışma, ulusal bayram genel tatil ve yıllık ücretil izin alacaklarının tahsiline karar verilmesi talebiyle açtığı davada, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı işveren temyiz aşamasında ek temyiz dilekçesi ile imzalı yıllık ücretli izin defteri, Ekim 2010 yılına ilişkin izin talep formu ve ücret bordrosu sunarak davacının yıllık izinlerine kullandığını ileri sürmüştür.
1-Medeni usul hukukuna hakim ilkelerden birisi de taraflarca hazırlama ilkesidir. Buna göre dava malzemeleri taraflarca mahkemeye getirilmelidir. Taraflarca ileri sürülmemiş vakıalar hakim tarafından kendiliğinden araştırılamayacağı gibi, taraflarca dava dosyasına intikal ettirilmeyen delillerin mahkemece re"sen dikkate alınması ve hükme dayanak yapılması da mümkün değildir. Hakim, dava dosyasına usulüne uygun girmiş olan dava malzemesiyle sınırlı inceleme yapmakla yükümlüdür. Dava malzemelerinin mahkemeye tam olarak getirilmemesinin sorumluluğu taraflara aittir. Taraflar talep sonucunu dayandırdıkları vakıaları ispata yarayan delilleri göstermemişler ve süresinde sunmamışlarsa dava veya savunmalarını ispatlayamadıkları için davanın aleyhlerine sonuçlanması söz konusu olacaktır.
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 119 ve 129. maddelerine göre delillerin tarafların dilekçeleri ile mahkemeye sunulması zorunludur. 6100 sayılı Kanunun 140/5.maddesine göre dilekçede belirtilmiş olup da, ellerinde bulunan ya da getirtilmesi gereken belgeleri mahkemeye sunmamışlarsa hâkim, ön inceleme duruşmasında her iki tarafa da bu eksikliğin tamamlanması için iki haftalık kesin süre verir. Verilen kesin süre içinde belgenin ibraz edilmemesi halinde o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilir.
3-6100 sayılı Kanunun 145.maddesine göre taraflar kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir.
4-İlk derece yargılaması sırasında elindeki belgeleri dosyaya sunmayan tarafa temyiz aşamasında belge sunmasına imkan vermek, yargılama faaliyetini ciddiye almayanı veya yargılamayı uzatma amacını taşıyan kötüniyetli kişileri ödüllendirmek olur.
5-Temyiz aşamasında sunulan belgelerin dikkate alınmaması halinde alacağa hak kazanmadığı halde dava açan kişinin himaye edilmiş olacağı şeklindeki görüşe de katılmak mümkün değildir. Çünkü, alacaklı olmadığı halde dava açan kişi, gizli, hileli veya gayrı meşru bir yöntemle değil, hukuki dinlenilme hakkının geçerli olduğu bir yargılama sistemi içerisinde talepte bulunmaktadır. Ayrıca, hiçbir hakkı olmadığı halde dava açan tarafla ilgili yapılacak işlem 6100 sayılı Kanunun 329.maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. Buna göre haksız dava açan taraf, yargılama giderinden başka, diğer tarafın vekiliyle aralarında kararlaştırılan vekalet ücretinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkum edilebilir. Bundan başka beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezası ile mahkum edilebilir. Bu hallere vekil sebebiyet vermişse disiplin para cezası vekil hakkında uygulanır. Somut olayda davalı taraf belgelerini süresi içinde sunarak davanın reddine karar verilmesini ve sözü edilen hükmün uygulanmasını sağlayabilirdi.
6-Alacaklı olmadığı halde dava açan kişinin dava hakkının olmadığı, bunun dava şartı olduğu şeklindeki görüşe de katılmak mümkün değildir. Bir kimsenin alacaklı veya borçlu olması taraf sıfatı ile ilgilidir. Taraf sıfatı ise dava şartı değildir(PEKCANITEZ, Hakan / ÖZEKES, Muhammet / AKKAN,Mine / TAŞ KORKMAZ, Hülya; Medeni Usûl Hukuku, Cilt I, 15.Bası, İstanbul, s.612). Taraf sıfatının bulunup bulunmadığı, başka bir anlatımla bir kimsenin alacaklı veya borçlu olup olmadığı mahkeme tarafından re"sen araştırılacak bir husus değildir.
7-Bu konuda ayrıca belirtmek gerekir ki, usul kanunlarımızda itiraz niteliğindeki belgelerin yargılamanın her aşamasında sunulabileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. İtiraz niteliğindeki belgelerin usulüne uygun şekilde dosyaya ibraz edilmesi halinde mahkemece re"sen göz önünde bulundurulması gerekir. Başka bir anlatımla, usulüne uygun şekilde dosyaya sunulmuş bu tür bir belge sonradan tarafların gözünden kaçsa bile mahkemenin bu belgeyi re"sen dikkate alması gerekir.
Somut olayda davalı işveren yargılama aşamasında işyeri şahsi dosyası içerisinde sadece imzalı ücret bordrolarını ve matbu şekilde düzenlenmiş imzalı ne kadar izin kullandığını ve dönemini göstermeyen yıllık izin formu sunmuştur. İlk derece yargılaması 2 yılı aşkın bir süre devam etmiş davalı taraf elindeki belgeleri tahkikatın devamı sırasında da ibraz etmemiştir. Söz konusu belgeleri temyiz aşamasında sunma nedeni konusunda da herhangi bir açıklamada bulunmamıştır. Başka bir anlatımla, belgeleri temyiz aşamasında sunarken haklı görülebilecek bir mazeretde ileri sürmemiştir.
8-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 2. maddesi uyarınca inceleme konusu dosya bakımından uygulanması gereken 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 437. maddesinde bozma nedenleri sayılmış olup, temyiz aşamasında sunulan delilin bozma nedeni yapılacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Anılan hükme göre temyiz olunan kararın tamamen veya kısmen bozulması için; hukukun veya taraflar arasındaki sözleşmenin yanlış uygulanmış olması, dava şartlarına aykırılık bulunması, taraflardan birinin iddiasını ispat için dayandığı delillerin kanun bir sebep olmaksızın kabul edilmemesi ve karara etki eden yargılama hatası ve eksiklilerinin bulunması gerekir. Temyiz incelemesinde, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen vakıa ve delillerin, hatta mahkemenin karar vermesinden sonra yaşanan vakıaların ileri sürülmesi mümkün değildir. Yeni vakıaların ileri sürülmesi ve bunların incelenmesi, karşı tarafın rızasına da tabi değildir. Çünkü temyiz incelemesinde tahkikat yapılamaz.
Yukarıda açıkladığımız sebeplerle 2009, 2010 ve 2011 yılları 10. aylarında ücret bordrolarında izin ücreti tahakkuku bulunan aylar yönünden davacıyı çağırarak sadece bu dönemler için izin kullanıp kullanmadığı sorularak sonucuna göre bir karar verilmesi yönünde bozma kararı verilmesi gerekirken temyiz aşamasında sunulan belgeler çerçevesinde değerlendirme yapılması gerektiği gerekçesiyle kararın bozulması yönündeki çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.