1. Hukuk Dairesi 2018/4573 E. , 2018/14789 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESPİT
Taraflar arasında görülen tapu kayıt maliki ile davacının aynı kişi olduğunun tespiti davası sonunda yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu kayıt maliki ile davacının aynı kişi olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 256, 279, 519 ve 544 parsel sayılı taşınmazların tapuda... adına tescil edilmişken, talebi ile malik isminin İbrahim oğlu ... olarak tashih edilerek tescil edildiğini, ancak Tapu Müdürlüğü’nden tapu kaydı talep ettiğinde, yapılan tashih işleminin hatalı olduğu, bu parseller için mahkemeden tespit kararı alınması gerektiği gerekçesiyle talebinin reddedildiğini ileri sürerek, 256, 279, 519 ve 544 parsel sayılı taşınmazlara ait tapu kayıtlarında malik gözüken "..." ile aynı kişi olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
... 3. Asliye Hukuk Mahkemesince, niteliği çekişmesiz yargı olan davada Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Sulh Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın çekişmeli olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine ilişkin verilen karar 20. Hukuk Dairesince " mülkiyet nakli ihtimali bulunmayan ve çekişmesiz yargı işi niteliğinde olan uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği...’’ gerekçesiyle ... Sulh Hukuk Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlemesine karar verilmiş, mahkemece yapılan yargılama sonunda; iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 256, 279, 519 ve 544 parsel sayılı taşınmazların senetsizden ... oğlu ..." adına kadastro tespitinin yapıldığı, kesinleşen tespit işlemi sonrası oluşan tapu kayıtlarıyla ilgili davacının 03.08.2001 tarihli başvurusu üzerine tapu müdürlüğünce taşınmazlardaki "... oğlu ..." olan malik kaydının "...... oğlu ..." olarak tashih edildiği, nüfus kayıtlarına göre davacı ...’nın baba adının ..., doğum tarihinin de 1952 yılı olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, tapu kaydında düzeltim davalarında taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.
Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden sorumlu tutulmamalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli ve elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.
Hâl böyle olunca, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, öncelikle davacının babası İbrahim ve onun da babası Mehmet’in nüfus kayıtlarının Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nden yazışma yapılarak temin edilmesi, mahallinde keşif yapılması, taşınmazların kullanım durumunun tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, ulaşılabilirse tapulama tespit tutanağı tanıklarının dinlenmesi, davacıdan veraset ilamı istenmesi, toplanan ve toplanacak deliller ve son mülkiyet durumu değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 22/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.