22. Hukuk Dairesi 2015/31951 E. , 2018/11721 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin 07/10/2011 tarihinden iş akdinin feshedildiği 10/12/2013 tarihine kadar davalının Etimesgut" da bulunan ...Bölge satış mağazasında çalıştığını, 10/12/2013 tarihinde iş akdinin işverence haksız nedenle feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai ulusal bayram genel tatil ve yıllık izin ücret alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının iş akdinin işe devamsızlık yapması nedeniyle haklı nedenle müvekkili işveren tarafından sonlandırıldığını, kıdem ve ihbar tazminatı alacağı olmadığını, tüm özlük haklarının imzalı bordrolar aracılığı ile ödendiğini, işyerinde üç vardiya sistemi uygulanması nedeniyle davacının fazla çalışma yapıldığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının iş akdinin devamsızlıktan önce işverence haksız nedenle sözlü olarak feshedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı ve ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu"nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Yukarıda fazla çalışmanın ispatı konusunda anlatılan ilkeler, genel tatil günlerinde yapılan çalışmaların ispatı açısından da geçerlidir.
Somut olayda davacı davalı iş yerinde 07.10.2011 – 10.12.2013 tarihleri arasında satış elemanı olarak çalışmış olup Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının haftada 6 gün 09.00-19.30 saatleri arasında 1 saat ara dinlenme ile haftada 12 saat fazla mesai yaptığı ve dini bayramların bir günü dışında ulusal bayram genel tatil günlerinde çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Davacı tanıklarından ... “Ben halen davalı işyerinde iki yıldır çalışırım. 2012 yılının son ayı yada 2013 yılının başında işe başladım diye hatırlıyorum. Davacı 09:00-18:00 arasında çalışırdı. Altı gün çalışma vardı. Her gün aynı saatlerde çalışırdı. 18:00 den sonra fazla çalışmazdı. Dini bayramlarda çalışma yoktur. Milli bayram ve genel tatil günlerinde de çalışma yoktur “ şeklinde, ... ise “Ben 2011 Eylül 2013 tarihinden itibaren... da ki bölge müdürlüğünde çalıştım. Davacı haftada 6 gün saat 09:00-18.30 arasında mesai yapılırdı ortalama 1 saat 15 dakika fazla mesai her gün yapılırdı. Mesai ücreti ödenmezdi. Dini bayramlarda ilk günü tatil kalan günler çalışma olurdu. Resmi bayramlarda da çalışma devam ederdi” şeklinde beyanda bulunmuştur. Çalışma saatleri ve ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışmaya ilişkin tanıkların farklı beyanlarda bulundukları görülmektedir. Her ne kadar bilirkişi raporunda tanık ... in davacı ile birlikte 20 gün çalıştığından beyanına itibar edilemeyeceği belirtilse de tanığın işe girişini beyan ettiği tarih ile davacının işten çıkış tarihi arasında 1 yıla yakın süre olduğu görülmektedir. Bu nedenle öncelikle tanıkların davalı iş yerinde çalıştığı süreleri gösterir hizmet döküm cetveli getirtilerek davacı ile birlikte çalıştıkları dönemler net olarak tespit edildikten ve beyanlar arasındaki çelişki giderildikten sonra sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek olması halinde ilgiliye iadesine, 14.05.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.