Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/32060
Karar No: 2018/11717
Karar Tarihi: 14.05.2018

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2015/32060 Esas 2018/11717 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2015/32060 E.  ,  2018/11717 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin feshedildiği tarihe kadar maaş ve ilave prim usulü ile çalıştığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatları ile ödenmediğini iddia ettiği bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili; davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, ödenmeyen işçilik alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Kararı taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
    Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    2- Taraflar arasında davacının hizmet süresi uyuşmazlık konusudur.
    Somut olayda; davacı 17.05.2000 – 04.03.2013 tarihleri arasında davalı iş yerinde çalıştığını iddia etmiş olup hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının Isı Cihazları Pazarlama AŞ. deki çalışmasının ayrı bir tüzel kişilikte geçtiğinin kabul edilmesi ihtimaline göre 01.04.2007 – 04.03.2013 tarihleri arası ile davacı iddiası gibi hizmet süresi için seçenekli hesaplama yapılmıştır. Mahkemece kararın gerekçesinde davacının 01.04.2007 – 04.03.2013 tarihleri arasında çalıştığının kabul edildiğinin anlaşılmasına göre 17.05.2000 – 04.03.2013 tarihleri arasındaki hizmet süresi esas alınarak yapılan hesaplama seçeneğine göre hüküm kurulması hatalı olup hüküm ile gerekçe arasında çelişki oluşturmuştur.
    Mahkemece bu şekilde çelişkili karar verilmesi, 10.04.1992 tarih ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararına ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun"nun 298/2. maddesine aykırıdır.
    3-Kabule göre de ;
    I-Taraflar arasında davacının prim alacağından yapılan batak kesinti hesabı konusunda uyuşmazlık vardır.
    Somut uyuşmazlıkta; davalı işyerinde .... Bölgesi Satış ve Pazarlama Sorumlusu olarak çalışan davacı işçinin prim alacağı, taraflarca imzalanan ....A.Ş. Prim Sistemi Şartları başlıklı protokol hükümlerine göre 2012 yılından itibaren başlayan prim sistemi ve zamanaşımı göz önüne alınarak 09/02/2015 tarihli bilirkişi heyet raporuna göre hüküm altına alınmış batak miktarı ile ilgili herhangi bir kesinti yapılmamıştır. Bu protokolde, bölge sorumlularının yaptıkları satışlarda batak olması durumunda bu batağın %10"u oranında ceza primi kesileceği; merkez tarafından onayı alınmamış bölge sorumluları tarafından yeni müşteri satışı sonunda batak olması halinde ise bu batağın tamamen bölge sorumlularının priminden kesileceği düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre; mahkemece tahsil kabiliyeti olmayan (batak) satışların nitelikleri belirlenerek sonucuna göre %10 veya %100 oranında uygulanması gereken ceza primleri değerlendirilmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece beyanlarına başvurulan davacı tanıklarının, davalıya karşı açtıkları aynı mahiyetteki dava dosyalarının bulunması sebebiyle işverenle husumetlerinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, mahkemece husumetli tanık ifadeleri dışında tüm dosya kapsamı, protokol hükümleri, işyeri kayıtları ile davacının tanık sıfatıyla verdiği beyanı birlikte değerlendirilerek batak satışların nitelikleri belirlenmeli ve %10 veya %100 oranında uygulanması gereken ceza prim kesintileri tespit edilerek prim alacağı hesaplanmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    II- Davacının hüküm altına alınan yıllık izin ücreti alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalabilmesini ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
    Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu da incelemesi mümkün değildir.
    Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkar olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
    4857 sayılı Kanun"dan daha önce yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasada ücret alacaklarıyla ilgili olarak özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediği halde, 4857 sayılı İş Kanunun 32/8 maddesinde, işçi ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Ancak bu Kanundan önce tazminat niteliğinde olmayan, ücret niteliği ağır basan işçilik alacakları, Borçlar Kanununun 126/1 maddesi (6098 Sayılı TBK. 147. maddesi) uyarınca beş yıllık zamanaşımına süresine tabidir.
    818 Sayılı Borçlar Kanununun 128. maddesinde zamanaşımının nasıl hesaplanacağı belirtilmiştir. Bu maddenin birinci fıkrası, zamanaşımının alacağın muaccel olduğu anda başlayacağı kuralını getirmiştir. Aynı yönde düzenleme 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 151. maddesinde yer almaktadır.
    Somut olayda, iş sözleşmesinin fesih tarihi 04.03.2013 tarihidir. Davacı davasını 15.03.2013 tarihinde açmış ve 01.04.2015 tarihinde ıslah ederek yıllık izin ücreti alacağını artırmıştır. Davacı iş akdinin feshi tarihinden itibaren beş yıl içinde dava açtığı için yıllık izin ücreti açısından alacak zamanaşımına uğramamıştır. Bu nedenle davacının ıslah ile artırmış olduğu izin ücretinin ıslaha karşı yapılan zamanaşımı itirazından etkilendiği gerekçesi ile yıllık izin ücretinin bir kısmının zamanaşımına uğradığının kabulü hatalıdır. Ayrıca davacının hizmet süresine göre hak ettiği yıllık izin ücreti doğru olarak tespit edildikten sonra dosya içerisinde yer alan yıllık izin kullanma belgeleri ve varsa bordrolarda ödendiği gözüken yıllık izin ücretleri detaylıca incelenerek sonucuna göre davacının yıllık izin ücretinin olup olmadığına karar verilmelidir.
    III- Davacının ödenmeyen aylık ücret alacağı olup olmadığı noktasında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Somut olayda davacı Şubat 2013 ile Mart ayı 4 günlük ücret alacağının ödenmediğini iddia etmiş olup hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının tüm ücretlerinin banka kanalı ile ödendiği görüldüğü belirtilerek ücret hesabı yapılmamış ve mahkemece talep ret edilmiştir. Ancak dosya içerisinde yer alan 2013 Şubat ayı bordrosunda 1200,00 TL avansın düşülmesi ile net 1600,00 TL ücret tahakkuk edildiği ve banka kaydında en son 20.02.2013 tarihinde 1.200,00 TL avans ödemesi yapıldığı ancak tahakkuk edilen ücrete ilişkin ödeme olmadığı, Mart ayı bordrosunda ise net 400,00 TL ücret tahakkuk ettirildiği ancak ödemeye dair kayıt olmadığı görülmüştür. Bu durumda davacının ödenmediği anlaşılan 2013 Şubat ve Mart ayı ücretlerinin kabul edilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile ret edilmesi bozma sebebidir.
    IV- Taraflar lehine verilen avukatlık ücretinin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesinde tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceği, ancak hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemeyeceği düzenlenmiştir.
    Somut uyuşmazlıkta, kabul edilen toplam alacak tutarı 92.553,60 TL olup yargılamada kendisini vekille temsil ettirmiş bulunan davacı lehine, kabul edilen kısım yönünden 9.804,28 TL vekalet ücreti verilmesi gerekirken 8.234,28 TL e hükmolunması ile ret edilen toplam alacak tutarı 24.905,39 TL olup bu kısım yönünden de davalı lehine 2.988,64 TL vekalet ücreti verilmesi gerekirken 2.544,48 TL vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olup bozma sebebidir.
    Yukarıda yazılı sebeplerden dolayı, mahkemece eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
    Sonuç:
    Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 14.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi