14. Hukuk Dairesi 2020/2394 E. , 2021/1177 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 24/02/2014 tarihinde verilen dilekçeyle tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda davanın reddine dair verilen 30/04/2019 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf talebinin kabulüne dair verilen kararın Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar ... ve ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 16/02/2021 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Av. ..., karşı taraftan davacı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili dilekçesinde; Mersin ili, Mezitli ilçesinde bulunan 422 ada, 3 parsel sayılı taşınmazda hissesi bulunan eski paydaş ... ile müvekkili arasında Mersin 9. Noterliğinin 30.07.2010 tarihli ve 23413 yevmiye numaralı taşınmaz satış vaadi sözleşmesi düzenlendiğini, ...’in payını 50.000.TL’ye satmayı vaat ettiğini, bu sözleşmenin 02.08.2010 tarihinde tapu kaydına şerh verildiğini, sözleşmeye konu payın müvekkiline devredilmediğini, aksine 3. kişilere devredildiğini, bu kişilerin sözleşmeyi bildiklerini belirterek, dava konusu payın tapusunun iptali ile müvekkili adına tescilini talep etmiştir.
Davacı vekili 31.07.2014 tarihli dilekçesiyle, satış vaadi sözleşmesinin tarafı ...’i; 16.06.2015 tarihli dilekçesiyle dava konusu payı, önalım davası sonunda adlarına tescil kararı alan ..., ..., ..., ... ve ...’i davaya dahil etmiştir.
Dahili davalılar vekili cevap dilekçesinde; Mersin 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/324 Esas, 2014/2 Karar sayılı dosyasını delil göstermek suretiyle, sonuçlanan o davada, paydaş ...’in payını 3. kişilere satıp devrettiğini, paydaş sıfatıyla yeni maliklere karşı önalım davası açtıklarını, mahkemenin 10.01.2014 tarihli kararıyla taleplerinin kabul edildiğini, bu karardan 40 gün sonra 24.02.2014 tarihinde bu davanın açıldığını, davacının pay satışlarından haberdar olduğunu, iyiniyetli olmadığını, satış vaadine konu pay hakkında paydaş sıfatıyla önalım hakkını kullanarak malik olduklarını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiş; kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince karar kaldırılmış ve önalım davası sonucu dahili davalılar adına tescil edilen ve davalılardan ... adına kayıtlı 1/5 pay ile ... adına kayıtlı 1/20 pay iptal edilerek davacı adına tescil edilmiştir.
Hüküm, dahili davalılardan ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Öncelikle, kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir
Davacı ile ... arasında yapılan 30.07.2010 tarihli ve 23413 yevmiye numaralı taşınmaz satış vaadi sözleşmesinde; vaat borçlusu ..., vaat alacaklısı ...’dır. Sözleşmenin yerine getirilmesi amacıyla ... Bekir’e vekil tayin edilmiş, ... vekil sıfatıyla 05.10.2010 tarihli ve 12653 yevmiye numaralı resmi satış sözleşmesiyle 1/8 payı ...’a, 1/8 payı Zühal Sırım’a satışını yapmıştır.
Vaat alacaklısı (davacı) ... alıcı Zühal Sırım’ın o tarihte kocası olup, tapuda eşi adına vekil sıfatıyla satım sözleşmesini imzalamıştır. Vaat alacaklısı (davacı) resmî satış sözleşmesinde eşinin vekili sıfatıyla hareket ettiğinden, her iki pay satışından bilgi sahibidir. Bu satıştan sonra bu kez 24.05.2011 tarihinde davacı ..., eşi Zuhal Sırım adına satın aldığı 1/8 payı yine vekil sıfatıyla ...’e satarak devretmiştir.
...’ın 1/8 payın bir kısmını üzerinde bırakarak 300/2471 payını 24.05.2011 tarihinde Yeliz Öztekin’e satarak devrettiği ve Yeliz Öztekin’in de satın aldığı bu payı resmi satış sözleşmesiyle 28.11.2011 tarihinde ...’e satarak devrettiğinde vaat alacaklısı satışlardan bilgisi olup, bir kısım satışlarda vekil sıfatıyla hareket etmiştir. Gayrımenkul satış vaadi sözleşmesi ile doğan şahsi hakkını yeni maliklere karşı ileri sürmemiş, bunun yanında alıcı eşi adına vekil sıfatıyla hareket etmiştir.
Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. (TMK m 2)
Gayrımenkul satış vaadi alacaklısı olan davacının, 30.07.2010 yılında yapılan sözleşmeden sonra, aynı taşınmazdaki pay temliklerine başkası adına vekil sıfatıyla katılması, bu devirlere karşı yasal ve fiili bir engeli bulunmamasına rağmen alacağını istememesi, karşısında dürüstlük kuralına uygun hareket ettiği söylenemez. Türk Medeni Kanununun 2. maddesi hükmü gözetilmeden davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş, hükmün bu gerekçe ile bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ve HMK 371. maddesi uyarınca Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK 373/2. maddesi gereğince dosyanın Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 3.050,00TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar Ayfer Maruk ve ..."e verilmesine, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 23.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.