
Esas No: 2021/7929
Karar No: 2021/9940
Karar Tarihi: 04.11.2021
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/7929 Esas 2021/9940 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
I-TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.06.2021 tarih ve....sayılı yazısı ile Terör örgütü propagandası yapmak ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu"na muhalefet etmek suçlarından sanık ... hakkında yapılan yargılama sırasında, adı geçen sanığın yeniden milletvekili seçilerek Anayasa"nın 83. maddesi kapsamında dokunulmazlığa sahip olduğundan bahisle, Anayasa"nın 83/4 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 223/8-2 maddeleri gereğince, kamu davasının durmasına dair ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/01/2021 tarihli ve 2021/11 esas, 2021/17 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, suçların işlendiği 07/08/2015, 10/10/2015, 18/10/2015, 12/12/2015, 19/12/2015, 31/12/2015, 01/01/2016, 07/01/2016 ve 29/03/2016 tarihleri itibarıyla 25 ve 26. dönem milletvekili olan ve hakkında soruşturma başlatılarak, yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin dosyaları Adalet Bakanlığı"nda bulunan, ancak 20/06/2016 tarihinde kabul edilerek 08/06/2016 tarihli ve 29736 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6718 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Türkiye Cumhuriyet Anayasası"na eklenen geçici 20. maddede yer alan, "Bu maddenin Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edildiği tarihte; soruşturmaya veya soruşturma ya da kovuşturma izni vermeye yetkili mercilerden, Cumhuriyet başsavcılıklarından ve mahkemelerden; Adalet Bakanlığına, Başbakanlığa, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına veya Anayasa ve Adalet komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Başkanlığına intikal etmiş yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin dosyaları bulunan milletvekilleri hakkında, bu dosyalar bakımından, Anayasanın 83 üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi hükmü uygulanmaz. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş gün içinde; Anayasa ve Adalet komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Başkanlığında, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığında, Başbakanlıkta ve Adalet Bakanlığında bulunan yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin dosyalar, gereğinin yapılması amacıyla, yetkili merciine iade edilir." hükmü ile dokunulmazlığı kaldırılan sanığın, üzerine atılı suçlardan açılan kamu davasının yargılaması sırasında, bu kez 24/06/2018 tarihinde yapılan milletvekili seçimlerinde yeniden 27. dönem milletvekili seçilmesi üzerine, Anayasa"nın 83/4 ve 5237 sayılı Kanun"un 223/8. maddeleri gereğince sanık hakkındaki kamu davasının durmasına karar verilmiş ise de,
Anayasa"nın;
14. maddesinde, "(1) Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz. (2) Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz. (3) Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir.
" şeklinde yer alan düzenleme,
83/2-4. maddesinde yer alan, "(2) Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam durumu hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır. (4) Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclisin yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır.
" şeklinde yer alan düzenleme,
Benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 1906/2020 tarihli ve... karar sayılı ilamında, "...Hak ve özgürlüklerin, yine hak ve özgürlükler kullanılarak ortadan kaldırılamayacağını da teminat altına alan Sözleşmenin 17. maddesine paralel Anayasamızın 14. maddesinin amacı yönünden, yukarıda yer verilen yargısal karar ve doktrindeki görüşler Dairemizce de benimsenmektedir. Bu cümleden olarak, ülkenin bölünmez bütünlüğüne ve anayasal düzene yönelik suç oluşturan söylem ve eylemlerin, belirtilen ilkeler doğrultusunda, Anayasanın 14. maddesi gereğince hakkın kötüye kullanılması kapsamında dağerlendirilmesi gerekmektedir.... Demokratik hukuk devletinde, halkın iradesinin tecelli ettiği parlamentoda görevli milletvekillerinin, demokratik toplum düzenini koruma yükümlülüklerinin bulunduğunda kuşku yoktur. Bu sisteme bağlı kalacaklarına dair yemin eden vekillerin, ülke bütünlüğüne ve demokratik sisteme yönelik suç işlemeleri halinde milletvekili dokunulmazlığından istifade edemeyeceklerine dair kabulün, Anayasanın lafzına ve ruhuna uygun düşeceği değerlendirilmelidir ...seçimden önce işlendiği iddia olunan terör örgütünün propagandasını yapmak suçunun, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83/2. maddesinde işaret edilen ve 14/2. maddesinde gösterilen temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılması niteliğindeki suçlardan olması nedeniyle yasama dokunulmazlığının istisnası kapsamında kalan bu suç bakımından durma kararı verilmesi usul ve kanuna aykırı olduğundan..." şeklinde yer alan açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde,
Seçimden önce soruşturmasına başlanılan ve Anayasa"nın 14. maddesini ihlal edici mahiyetteki suçları işledikleri iddia edilen milletvekilleri hakkında, Anayasa"nın 83. maddesinde düzenlenen dokunulmazlık hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı anlaşılmakla;
Somut olayda, sanığın suç tarihlerinde, bölücü silahlı terör örgütü PKK ile adı geçen örgüt lideri ve örgüt üyeleri lehine kanunsuz olarak düzenlenen ve bahsedilen örgüte müzahir sloganların atılarak terör örgütünün propagandasının yapıldığı toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılıp destek olduğu, ayrıca bir kısmında da terör örgütünün amacı doğrultusunda ve terör örgütü çıkarlarına uygun olacak şekilde konuşma yapmak ...etiyle toplanan kalabalığı yönlendirdiği, yine basın kanalıyla aynı şekilde yaptığı iddia olunan sanığın eylemlerinin, Anayasa"nın 14. maddesini ihlal edici mahiyette olduğu, sanığın yeniden milletvekili seçilmeden önce, söz konusu suçlara ilişkin soruşturmaya başlanarak kamu davası açıldığı, bu durumda, yeniden milletvekili seçilmiş olsa dahi Anayasa"nın 82/3. maddesinde yer alan düzenleme gereğince milletvekili dokunulmazlığından faydalanamayacağı cihetle, yargılamaya devam edilerek esas hakkında bir karar verilmesi yerine, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 05/05/2021 gün ve 94660652-105-72-9422-2021-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden gönderilen ihbar ile mevcut evrak, 23.06.2021 tarih ve 31520 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 01.07.2021 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.06.2021 tarihli ve 196 sayılı kararının II/1-a maddesi gereğince Yargıtay 16. Ceza Dairesi numarasının 3. Ceza Dairesi olarak değiştirilmesine müteakip, Dairemizce devralınmıştır.
II- OLAY ;
Uyuşmazlığa konu ihtilaf kapsamında birden fazla birleşen dava dosyasının bulunması nedeni ile sanığa atfedilen eylemlerin ve suçların belirtilmesi açısından her bir dosyanın ayrı ayrı belirtilmesinde fayda görülmüştür. Bu kapsamda;
a) Birleşen ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/346 esas sayılı dava dosyasında özetle;
"17.08.2015" tarihinde, Varto ilçesinde güvenlik görevlileriyle girdiği çatışmada ölü ele geçirilen...kod adlı kadın terörist ile alakalı DBP ve HDP organizesinde basın açıklaması yapılacağına dair bilgilerin temini üzerine güvenlik önlemlerinin alındığı belirtilen olay tarihinde, saat 17.45 sıralarında...Caddesi girişinde aralarında HDP ... Milletvekili olan sanığında bulunduğu yaklaşık 120 kişilik grubun toplandığı ve sanığın açılış konuşması yaptığı, sonrasında DBP merkez ilçe eş başkanı... tarafından basın metninin okunduğu ve grubun da yaklaşık 200 kişiye bu esnada ulaştığı, basın metninin okunmasına müteakip iki dakikalık oturma eyleminin yapıldığı, bu eylem esnasında gruptan "...n (şehitler ölmez), Ekin yoldaş onurumuzdur." şeklinde sloganların atıldığı, basın açıklaması sırasında "Ekin Wan yoldaş onurumuzdur, KJA (Kürt Kadınları Çatı Örgütü) ..." ibaresi ile örgüt mensubunun bulunduğu bez afişin asıldığı, sonrasında da grubun olaysız olarak dağıldığı ve örgüt güdümünde yayın yapan sitede haber yapıldığı tespit edilen eyleme yönelik tahkikat evraklarında; pankartı tutarken, basın açıklamasını yaparken ve oturma eyleminde görüntülenen sanığın, izinsiz yapılan gösteri sırasında tespit ve çözümü yapılan konuşmasında "iki gün önce..."da bir kadın gerilla"nın öldürüldükten sonra işkenceye maruz kalmış ve soyularak çıplak bedeni teşhir edilmiştir... Seçimden önce tetiklenen ve 7 hazirandan sonra topyekün başlatılan bu kirli savaşta hergün vatandaşlarımız katledilmekte, hergün vatandaşlarımızın evleri basılıp işkence yapılmakta..." şeklinde beyanda bulunarak, devlete silahlı başkaldırı yaparak sözde bağımsızlık ilan eden ülkenin egemenliği ve bütünlüğüne karşı silahlı eylemde bulunduğu için yasal güç kullanma yetkisine dayanılarak silahla karşılık verilmesi sonucu ölen örgüt mensuplarını masum göstererek terörü meşru gösterip kullanmış oldukları silahlı yöntemleri teşvik ederek "terör örgütü propagandası yaptığı ve 2911 sayılı yasaya muhalefet" suçlarını işlediği iddiası ile ... Cumhuriyet Başsavcılığının "25.10.2016" tarih, 2016/3361 esas ve 2016/393 iddianame numaralı iddianamesi ile "TMK"nın 7/2, 2911 sayılı Kanun"un 28/1, TCK"nın 53/1" maddelerince cezalandırılması istenilmiştir.
Suç tarihinde 25. Dönem ... Milletvekili olan sanık hakkında terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan yasama dokunulmazlığının kaldırılması kanaati ile düzenlenen ... Cumhuriyet Başsavcılığının 12.11.2015 tarih, 2015/16 sayılı fezlekesi, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 21.06.2016 tarihli yazısı ve ekinde yer alan Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü"nün 10.06.2016 tarihli yasama dokunulmazlığı tezkerelerinin iadesi konulu yazıları ile "6718 sayılı Kanun"un 1.maddesi ile Anayasa"ya eklenen Geçici 20 madde kapsamında kaldığından iade" edilmiştir.
... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin "14.11.2016 tarihli iddianamenin kabulü" kararı ile mahkemenin 2016/346 esasa kayden yapılan kovuşturmada özetle, 14.11.2016 tarihli tensiple verilen karar ile aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu gerekçesi ile dosyanın mahkemenin 2016/343 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir. 14.11.2016 tarihli, 2016/346 E- 363 K. sayılı gerekçeli kararda, 2016/343 esas sayılı dosyası ile iş bu yargılamaya konu eylemlerin benzer mahiyette olduğu, aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu, davaların birlikte görülmesinin usul ekonomisi yönünden ve maddi gerçeğin tespiti açısından gerekli olduğu anlaşıldığından birleştirme kararı verildiği belirtilmiştir.
b) Birleşen ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/344 esas sayılı dosyasında özetle;
..."da meydana gelen patlamada hayatını kaybedenlerle ilgili HDP ... İl Yönetimi tarafından "10.10.2015 tarihinde", İl Binası Önünde basın açıklaması yapılacağı bilgilerinin elde edilmesi üzerine güvenlik güçlerince görev alındığı, 10.10.2015 günü saat 12.53 sıralarında HDP ... İl Binası önünde toplanan yaklaşık 200 kişilik gruba ve basın mensuplarına hitaben İl Başkanı tarafından basın açıklaması yapıldığı, yürüyüş düzenlendiği tarihte HDP ... Milletvekili olan, 2015 Genel Seçimlerinde ise HDP ... Milletvekili olarak seçilen ... tarafından saat 13.00 sıralarında konuşma yapıldığı, saat 13.05 sıralarında tekrar HDP ... İl Başkanı ... tarafından konuşma yapıldığı ve grubu ...Parkına kadar yürüyüşe davet ettiği, saat 13.10 sıralarında HDP ... Milletvekili ..., HDP ... Milletvekili Saadet Becerikli, HDP ... Milletvekili ..., HDP ... Milletvekili Adayı Av...., HDP ... İl Başkanı ..., ... Belediye Başkanı ..., Belediye Meclis Üyesi ...’ın da aralarında bulunduğu yaklaşık 200 kişilik grubun yolu trafiğe kısmen kapatarak yürüyüşe geçtiği, emniyet görevlilerince dört defa uyarı yapılmasına rağmen yürüyüşün devam etmesi üzerine su ile gruba müdahalede bulunulduğu, müdahale sonrası grubun arka kısmında bulunan şahısların parti binası önünde kaldırımda beklemeye başladığı, aralarında sanığında bulunduğu yaklaşık 20 kişilik grubun ise Toma aracı önünde Cihan Kavşağı üzerinde yolu trafiğe kapatarak oturma eylemine başladığı, oturma eylemi sonrası ... Milletvekili ..., ... Milletvekili ..., ... İl Başkanı ... ve beraberinde bulunan yaklaşık 30 kişilik grubun güvenlik barikatına zorluk çıkartarak ve milletvekili dokunulmazlıklarını kullanarak ...parkına doğru alkış ve sloganlar eşliğinde tekrar yürüyüşe geçtikleri, grubun önünün Turgut Özal Bulvarında tekrar kesilerek yürüyüşlerine izin verilmediği, HDP ... Milletvekili ..., HDP ... Milletvekili ..., HDP ... Milletvekili Saadet Becerikli, ... Belediye Başkanı ... ve HDP ... Milletvekili Adayı Av.... isimli şahısların kaldırımdan yürüyerek ...Parkı önüne geldikleri, saat 13.35 sıralarında yaklaşık 50 kişilik gruba ve basına hitaben sırasıyla HDP ... Milletvekili Adayı Av...., HDP ... Milletvekili ...., HDP ... Milletvekili ... tarafından konuşmalar yapıldığı ve saat 14.00 sıralarında grubun normal olarak dağıldığı, yapılan kanuna aykırı yürüyüş esnasında grup tarafından; “Biji serok apo (yaşasın başkan apo), şehid namırın (şehid ölmez), be serok jiyan nabe (öndersiz yaşam olmaz), katil Erdoğan, savaşa karşı omuz omuza, direne direne kazanacağız, Kürdistan faşizme mezar olacak” şeklinde sloganlar atıldığı olayda, tanzim edilen tahkikat evraklarından, toplanan gruba ve basın mensuplarına hitaben “.... hükümetler, iktidarlar, saraylar yıkılmıştır ama her zaman kalan, direnen halktır bunu burdan kendilerine bir daha söylüyoruz KCK ateşkes antlaşması yapacakken bu şekilde bir planın ortaya konmuş olması esasında nasıl savaşı derinleştirdikleri nasıl kandan beslenmiş olduklarının açık ve net ispatıdır en kısa zamanda kendi sonlarını hazırlamamaları adına çünkü bütün diktatörler devrilmiştir bir an önce akıllarını başlarına almaya çağırıyoruz. ” şeklinde konuşma yaptığı, grup içinde tespit edilemeyen şahıslar tarafından atılan slogana alkışla tempo tuttuğu, oturma eyleminde bulunduğu tespit edilen sanığın ve diğer sanık...hakkında, ... Cumhuriyet Başsavcılığının 26.10.2016 tarihli, 2016/12183 soruşturma, 2016/3379 esas ve 2016/400 numaralı iddianamesi ile özetle; eylemleri ve söylemleri ile Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan PKK/KCK terör örgütünün faaliyetlerini övdükleri ve bu örgüte halk nezdinde meşruiyet kazandırmak amacıyla konuştukları ayrıca bu konuşmalarda halkı da Devlete karşı kışkırtarak "terör örgütü propagandası yaptıkları, 2911 sayılı yasaya muhalefet" suçlarını işledikleri iddiası ile "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu 28/1, Terörle Mücadele Kanunu 7/2, Türk Ceza Kanunu 53/1 maddelerinden" cezalandırılmaları istenilmiştir.
Milletvekilleri ..., Saadet Becerekli ve ... haklarında, "2911 sayılı Kanuna Muhalefet suçundan" yasama dokunulmazlıklarının kaldırılması kanaati ile düzenlenen 21.12.2015 tarih, 2015/20 sayılı fezleke , Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 21.06.2016 tarihli yazısı ve eki Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğünün 10.06.2016 tarihli yasama dokunulmazlığı tezkerelerinin iadesi konulu yazıları ile 6718 sayılı Kanun ile Anayasa"ya eklenen "geçici 20. madde kapsamında kaldığından iade" edilmiştir.
Milletvekili olan ... hakkında soruşturma evrakı ise tefrik edilerek 2016/17202 soruşturma numarasına kaydedilmiş ve süreçte ... hakkında ... 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/497 esasına kayden kamu davası açılmıştır.
... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin "14.11.2016 tarih, 2016/166 dosya nolu kararı" ile iddianamenin kabulüne müteakip, 2016/344 esasa kaydedilen kovuşturmada özetle; 19.01.2017 tarihli duruşmada tefhim olunan kararla, dosyanın mahkemenin 2016/343 esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Mahkemenin 19.01.2017 tarih, 2016/344 E. ve 2017/13 K. sayılı gerekçeli kararında sanıklar hakkında Kanuna Aykırı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Düzenleme Yönetme Bunların Hareketlerine Katılma, Terör Örgütü Propagandası Yapmak suçlarını işlediği iddiasıyla kamu davası açıldığı, mahkemenin 2016/343 esas sayılı dosyası ile iş bu yargılamaya konu eylemlerin benzer mahiyette olduğu, aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu, davaların birlikte görülmesinin usul ekonomisi yönünden ve maddi gerçeğin tespiti açısından gerekli olduğu anlaşıldığından dosyanın CMK"nın 8 ve 11. maddeleri uyarınca 2016/343 esas sayılı dosya ile birleştirilmesine karar verildiği belirtilmiştir.
c) ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/1490 (2016/1025) ve ... 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/496 esas sayılı dosyalarında özetle;
i. ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/1025 sayılı dosyası;
"12.12.2015" tarihinde Turgut Özal Bulvarı, Yılmaz Güney Sinema Salonu önünde tüzel kişiliği olmayan Dem-Genç ve terör örgütüne müzahir şahıslar organizesinde toplanan yaklaşık 600 kişilik grubun PKK/KCK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’a uygulandığı iddia edilen sözde tecrit ile ilgili slogan atarak yürüyüşe geçtikleri, yapılan uyarıları dikkate almayan gruba yapılan müdahale sonrasında güvenlik görevlilerinin ve TOMA aracının taşlandığı, sonrasında HDP ... Milletvekili ..."ın, HDP ... Milletvekili ... ve grup içinden bazı şahısların Turgut Özal Bulvarı üzerinde oturma eylemi yaparak yolu araç trafiğine kapattıkları, oturma eylemine son veren milletvekillerinin saat 15.45 sıralarında kaldırımda bekleyen grupla birlikte kaldırımdan yürüyüşe geçtikleri ve grup içinden kimlik bilgileri tespit edilemeyen şahıslarca terör örgütü lehine slogan atılarak Cihan Kavşağı üzerinde bulunan HDP ... İl Binası önüne kadar geldikleri, burada toplanan yaklaşık 200 kişilik gruba ve basın mensuplarına hitaben HDP ... Milletvekili ... tarafından konuşma yapıldığı ve toplanan grubun saat 16.15 sıralarında normal olarak dağıldığı belirtilen olay kapsamında sanığın; ... Cumhuriyet Başsavcılığının "24.10.2016 tarih, 2016/12236 ve 2016/2501 numaralı iddianamesi" ile "Kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme yönetme bunların hareketlerine katılma" suçundan, "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu 28/1 ve TCK"nun 53/1 maddeleri" gereğince cezalandırılması istenilmiştir.
Tahkikat evraklarında; eylemler esnasında grubun "be serok jiyan na be (öndersiz yaşam olmaz)", "her yer ... içi her yer direniş", " biji biji rojova (yaşa yaşa rojava)", "Pkk halktır halk burada, baskılar bizi yıldıramaz, biji berxwedana YPG (Yaşasın Ypg direnişi), Kürdistan faşizme mezar olacak","direne direne kazanacağız", "pkk halktır halk burada" ve "savaşa karşı omuz omuza", "biji serok apo" şeklinde sloganları attığı, kimliği tespit edilemeyen bir bayan ve iki çocuk tarafından "kendimizi de mahallemizi de biz yöneteceğiz bağlar demokratik halk meclisi" pankartının açıldığı ayrıca Dem Genç ... sayfası adlı facebook hesabında "Yurtsever ... Halkına Önder Apo üzerindeki tecridi kırmak, görkemli özyönetim direnişlerini selamlamak, sarayın faşizan uygulamalarına boyun eğmediğimizi haykırmak için tüm halkımızı 12.12.2015 cumartesi günü yaşamı durdurmaya ve saat 13.00 da Yılmaz Güney sinemasının başlayacak olan yürüyüşe davet ediyoruz" şeklinde paylaşımda bulunulduğunun tespit edildiği belirtilmiştir.
Suç tarihinde ... milletvekili olan sanık hakkında "Kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme yönetme bunların hareketlerine katılma suçundan" yasama dokunulmazlığının kaldırılması kanaati ile düzenlenen ... Cumhuriyet Başsavcılığının 04.04.2016 tarih, 2016/27 sayılı fezlekesi, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 21.06.2016 tarihli yazısı ve eki Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğünün 10.06.2016 tarihli yasama dokunulmazlığı tezkerelerinin iadesi konulu yazıları ile 6718 sayılı Kanun"un 1.maddesi ile Anayasa"ya eklenen "geçici 20 madde kapsamında kaldığından iade" edilmiştir.
... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin "27.10.2016 tarihli iddianamenin kabul kararı" ile mahkemenin "2016/1025" esasına kayden yapılan kovuşturmada özetle; 27. dönem milletvekili olarak yeniden seçilen sanık hakkında geçici 20. madde düzenlemesinin dönemle sınırlı olduğunu belirten müdafiinin Anayasanın 83. maddesince durma kararı verilmesine dair istemlerde bulunulduğu; ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinden 2016/343 esas sayılı dosya ile birleştirilmesi hususunda muvafakat sorulduğu ancak ... 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 29.06.2018 tarihli kararı ile muvafakat verilmemesine oy birliği ile karar verildiği; ... 5. Asliye Ceza Mahkemesinden 2016/496 esas sayılı dosyası ile dosyanın birleştirilmesine dair istemde bulunulduğu fakat ... 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.06.2018 tarihli yazısı ile muvafakat verilmediği; 05.07.2018 tarihli duruşmada tefhim olunan hükümle dosyanın "... 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/496 esas sayılı" dava dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği görülmüştür. Mahkemenin 05.07.2018 tarih, 2016/1025 esas ve 2018/680 karar sayılı gerekçeli kararında her iki davanın iddianame kabul tarihlerinin aynı olduğu, ... 5. Asliye Ceza Mahkemesinden birleştirme talep edildiği ancak yüksek görevli mahkeme olan ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinden birleştirme talep ettikleri, dosya kapsamındaki suçun 2. işlenen suça ilişkin olması ve ilk açılan davaya ilişkin olması gerekçesi ile birleştirmeye muvafakat verilmediği bildirilmiş olsa da her iki davanın açılma tarihinin aynı olduğu, eşit mahkemelerdeki birleştirmede suçun işlendiği tarihin önemli olmadığı, ilk önce birleştirmeyi talep etmiş olmakla her iki dava arasında fiili, hukuki ve şahsi bağlantı bulunduğu ve suçun sübutu halinde TCK"nın 43. Maddesinin uygulanmasının değerlendirilmesi gerektiğinden birleştirilme kararı verildiği belirtilmiştir. 26.07.2018 tarihli kesinleşme şerhine göre karar itiraz edilmediğinden 17.07.2018 tarihinde kesinleşmiştir. 27.07.2018 tarihli müzekkere ile dosya ... 5.Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmiştir.
ii. Birleşen ... 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/496 esasında görülen davada ise;
... Cumhuriyet Başsavcılığının "25.10.2016 tarih, 2016/12214 soruşturma, 2016/2503 numaralı iddianamesi" ile özetle, DBP Eş genel başkanları ve belediye başkanlarının karşılanarak, ... Belediyesi önünde, Belediye Başkanlarının ve bazı belediye meclis üyelerinin İç İşleri Bakanlığı tarafından görevden alınmaları ile ilgili basın açıklaması yapılacağının öğrenilmesi üzerine güvenlik tedbirlerinin alındığı "18.10.2015" tarihinde; DBP Eş Genel Başkanları...ve ... ... Büyükşehir Belediye Başkanları ...ile ...nın, ... istikametinden ... istikametine doğru yaklaşık 20 araçlık konvoyla ...Dinlenme Tesislerinde bekleyen grup tarafından karşılandığı, saat 13.30 sıralarında yaklaşık 100 araç, 20 motosiklet ve 300 kişiden oluşan konvoyla ...Dinlenme Tesislerinden il merkezine hareket edildiği, konvoydaki şahısların ... Park civarında “Katil Erdoğan” şeklinde slogan attığı, Konvoyun otuztonluk kavşağına gelip durduğu saat 13.55 sıralarında, konvoyda bulunan kalabağın araçlarından inerek çevreden toplanan kalabalıkla birlikte ön sıralarda HDP ... Milletvekili ..., o tarihte HDP ... Milletvekili olan ve aynı zamanda ... Milletvekili adayı ..., HDP ... Milletvekili adayı ..., HDP ... İl Başkanı ..., DBP Genel Eş Başkanları...ve ... ... Büyükşehir Belediye Eş Başkanları ...ve... ile ...’in aralarında bulunduğu yaklaşık 500 kişinin Belediye Hizmet Binası istikametine doğru yürüyüşe geçtiği, emniyet görevlilerince İl Başkanı ..., ... Milletvekili ... ve yanlarında bulunan diğer partililere yapmış oldukları yürüyüşün kanuna aykırı olduğu, yolu açıp kaldırımdan yürümeleri gerektiği, aksi takdirde haklarında 2911 sayılı Kanuna Muhalefet suçundan yasal işlem yapılacağının bildirildiği ancak grubun uyarıları dikkate almayarak yürüyüşe devam ettiği, tekrar uyarıda bulunulmasına rağmen de yürüyüşün devam ettiği, saat 14.32 sıralarında sırasıyla Belediye Başkanı ..., ... Milletvekili ..., ... Büyükşehir Belediye Başkanı... tarafından Kürtçe, DBP Genel Eş Başkanı...tarafından ise Türkçe konuşmaların yapıldığı, yapılan araç konvoyu ve konuşmalar esnasında grup tarafından “Katil Erdoğan, faşizme karşı omuz omuza, direne direne kazanacağız” şeklinde sloganların atıldığı ve saat 15.25 sıralarında normal olarak dağıldıkları olay kapsamında, süreçte 2016/14 sayılı dokunulmazlıklarının kaldırılması kanaati ile hazırlanan ancak "iade" edilen fezleke kapsamında "2911 sayılı yasaya muhalefet suçunu" işledikleri iddiası ile "HDP ... Milletvekilleri ... ve ..."ın cezalandırılmaları istenilmiştir.
Davaya konu olay kapsamında tanzim edilen tahkikat evraklarında; süreçte yapılan konvoydaki bazı kişilerin "katil Erdoğan", kanunsuz yürüyüş nedeni ile dağılmaları hususunda uyarılara riayet etmeyen grupta bulunan bazı kişilerin ise "Biji serok apo (yaşasın başkan apo) be serok jiyan nabe (öndersiz yaşam olmaz)" şeklinde sloganlar attıkları, seçim otobüsünden kürtçe şarkılar çalındığı, bir dakikalık saygı duruşunda bulunulduğu, "faşizme karşı omuz omuza, direne direne kazanacağız" şeklinde sloganların atıldığının tespit edildiğinin, sanık hakkında yürüyüşte bulunduğuna ve seçim otobüsünden yaptığı konuşma dışında bir başka tespitte bulunulmadığının, yürüyüşte aralarında sanığın da bulunduğu partililere ikazda bulunulduğu ancak yürüyüşün ani gelişmesi nedeni ile uyarı ve ikazlarda ses yükseltici megafon ve ses yayın aracı kullanılmadığının belirtildiği görülmüştür.
Kovuşturmada ise özetle; iddianamenin "03.11.2016 tarih, 2016/414 iddianame değerlendirme numaralı kararı" ile kabul edildiği, 18.02.2017 tarihinde milletvekili olan sanık ..."ın yakalanmasına müteakip savunmasını yaptığı, 07.04.2017 tarihli duruşmada ise sanık ..."ın milletvekili olduğunu beyanla, dokunulmazlığının usule uygun kaldırılmadığını, verilen zorla getirme kararının hukuka aykırı olduğunu, hakkında açılan bir kısım davalardan beraat ettiğini, öncelikle dokunulmazlığın kaldırılması hususunda Anayasaya aykırılık iddiasında bulunulmasını, beraatine karar verilmesine dair savunmasını yaptığı, müdafiilerinin de anayasaya aykırılık iddiasını tekrarla suçun yasal un...larının oluşmadığına dair beyanda bulundukları, anayasa değişiklikleri hususunda itiraz yolu ile Anayasa"ya aykırılık iddiasında bulunulması mümkün olmadığı gerekçesi ile taleplerin reddine karar verildiği; 12.06.2018 tarihli müzekkere ile ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/343 esas sayılı dosyası ile dosyanın birleştirilmesi isteminde bulunulduğu ancak mahkemenin 25.06.2018 tarihli yazısı ile muvafakat verilmediğinin bildirildiği, 24 Haziran 2018 tarihinde 27 dönem milletvekili genel seçiminde HDP ... Milletvekili seçilen sanık hakkında süreçte müdafiinin yeniden milletvekili seçilmesi nedeni ile Anayasanın 83 maddesi gereği durma kararı verilmesini talep ettiği; 13.02.2018 tarihli duruşmada iki tutanak mümziinin tanık olarak dinlenildiği; 10.07.2018 tarihli duruşmada dosyanın ... 1 Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/1025 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine ve olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığından yüksek görevli mahkemeye gönderilmesine karar verildiği görülmüştür.
Mahkemenin 2016/496 esas ve 2018/583 karar sayılı 10.07.2018 tarihli birleştirme kararının gerekçesinde özetle; ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/1025 esas sayılı dosyasında birleştirme talep edildiği ancak mahkemece zincirleme suçlarda son suçun işlendiği yer mahkemesinde davaların birleştirilerek görülmesi gerektiğinden birleştirmeye muvafakat verilmediği, eşit mahkemeler arasında muvakafat olduktan sonra davanın hangi mahkemede birleştirileceğinin öneminin bulunmadığı fakat muvafakat sağlanmadığı takdirde zincirleme suçlarda son suça ilişkin yargılamanın olduğu mahkemede davaların birleştirilmesi gerektiği kanaatine varıldığı ancak; ... 1. Asliye Ceza Mahkemesince muvafat verilmediği halde birleştirme uyuşmazlığı çıkarılmadan birleştirme kararı verildiği, son suça ilişkin yargılamanın görüldüğü mahkeme olması, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması ihtimaline binaen suç tarihi sonra olan mahkeme olması nedeni ile dosyanın ... 1. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2016/1025 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine fakat olumsuz birleştirme uyuşmazlığı çıktığından uyuşmazlığın giderilmesi için dosyanın yüksek görevli mahkeme olan ... Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine dair karar verildiği belirtilmiştir.
... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.10.2018 tarih, 2018/516 değişik iş sayılı kararı ile ... 5. Asliye Ceza Mahkemesinin kararındaki gerekçeye göre yerinde görülmeyen ... 1. Asliye Ceza Mahkemesi kararının CMK"nın 161/7 maddesince kaldırılmasına, dosyanın ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin dosyasında birleştirilmesine oy çokluğu ile kesin olarak karar verilmiştir. Üye hakimin muhalefet şerhinde sanığın savunmasının alınmış olması nedeni ile ... 5.Asliye Ceza Mahkemesinin kararının kaldırılarak yargılamaya bu dosyadan devam edilmesi görüşünde olduğu belirtilmiştir.
... 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.11.2018 tarih 2016/496 esas sayılı yazısı ile ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin kararına istinaden, mahkemenin "2016/496 esas ve 2016/1025 esas sayılı dava dosyaları" ... 1.Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmiştir.
iii. Birleşen ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/1490 esasında görülen davada ise;
Mercii kararına istinaden gönderilemesine müteakip "2018/1490" esasına kaydedilen dosya, 29.11.2018 tarihli tensiple, bu kez ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/343 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine ancak öncesinde birleştirmeye muvafakat verilmediğinden birleştirme uyuşmazlığının çözümü için dosyanın ortak yüksek görevli mahkeme olan ... Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Hazırlanan tensip zaptında ve gerekçeli kararda sanık ..."ın taraf olarak belirtilmediği görülmüştür.
... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 29.11.2018 tarih, 2018/1490 esas ve 2018/1050 karar sayılı kararının gerekçesinde özetle; sanık ..."ın işlediği iddia edilen suç tarihleri ile ... 2. Ağır Ceza Mahkemisinin davasına konu suçların aynı olması, suç tarihlerin birbirine yakın olması, aralarında kesintinin olmaması, sanığın suçunun subutu halinde toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet suçu yönünden TCK"nun 43.maddesi uygulanma koşullarının değerlendirilmesi gerektiğinden dosyanın birleştirilmesi gerektiği ancak; ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.06.2018 tarihli cevabi müzekkeresi ile birleştirmeye muvafakat talebine olumsuz cevap verildiğinden, olumsuz birleştirme uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın ortak yüksek görevli mahkemeye gönderilmesine karar verildiği belirtilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesnin 22.01.2019 tarih,... dosya no ve ... karar sayılı kararı ile özetle; incelenen dosyaların içeriğine, sanığın üzerine atılan suçların niteliğine, iddianamelerde olayların anlatılış biçimine göre her iki mahkemenin dava dosyaları arasında şahsi, hukuki ve fiili irtibat bulunduğundan, davaların birlikte yürütülmesinde yarar görüldüğünden, ... 2. Ağır Ceza Mahkemesi ile ... 1. Asliye Ceza Mahkemesi dosyalarının birleştirilmesine, atılı suç ve iddianame tarihlerine göre davaların ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/343 Esas sayılı dosyası üzerinden yürütülmesine kesin olarak oy birliği ile karar verilmiştir.
ç) Birleşen...2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/466 esas sayılı dava dosyasında özetle;
...’de yürütülen operasyonlarda, ...Devlet Hastanesi çalışanı Abdulaziz Yural"ın öldürülmesiyle alakalı olarak "31.12.2015 günü" saat 12.30 sıralarında,...Devlet Hastanesi, Acil Servisi önünde, aralarında HDP ... Milletvekili ..., HDP...Milletvekil..., HDP ... Milletvekili ..., HDP...Milletvekili ... HDP...İl Başkanı ...,...Belediye Başkanı Serhat Kadırhan’ın bulunduğu yaklaşık 100 kişilik grubun toplandığı, gruba hitaben...Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Şubesi yöneticisi ...ile Milletvekili ..."in basın açıklaması yaptığı, saygı duruşunda bulunulduğu, basın açıklaması boyunca...Milli Eğitim Müdürlüğünde kadrolu öğretmen ve Eğitim-Sen...Şube Başkanı olan Serhat Uğur tarafından “Katil Devlet Hesap Verecek, Aziz Yoldaş Ölümsüzdür, Direne Direne Kazanacağız, Biji Berxwedena Botan, Katil Akp, ...n, Sağlık Bakanı Savaş Bakanı, ...uluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz” şeklinde sloganların atıldığı, grubun da bu sloganları tekrar ettiği, ayrıca grubun önünde Aziz Yural isimli maktulün resmi ile “Katilleri Tanıyoruz, Unutmayacağız, Hesap Soracağız, ...n, KESK" yazısının bulunduğu pankartın açıldığı ve grubun saat 13.00 sıralarında olaysız şekilde dağıldığı belirtilen eylem kapsamında, 26. Dönem ... Milletvekili olan sanığın, pankartın arkasında yer aldığı ancak slogan attığına dair bir tespitte bulunulmadığı, 04.01.2016 tarihli...İl Emniyet Müdürlüğünün Terör Örgütü Propagandası Yapmak ve Türkiye Cumhuriyetini Aşağılamak suçlarından hazırlanarak...Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen fezlekede etkinliğe katılarak destek olduğu tespit edilmiştir.
...Cumhuriyet Başsavcılığınca, pankartın arkasında yer alarak terör örgütünün propagandasını yaptığından dokunulmazlığının kaldırılmasına yönelik hazırlanan 10.02.2016 tarihli 2016/17 nolu fezleke, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 21.06.2016 tarihli yazısı ve eki Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğünün 10.06.2016 tarihli yasama dokunulmazlığı tezkerelerinin iadesi konulu yazıları ile 6718 sayılı Kanun"un 1.maddesi ile Anayasa"ya eklenen "Geçici 20 madde kapsamında kaldığından iade" edilmiştir.
...Cumhuriyet Başsavcılığının, 29.10.2016 tarih, 2016/1623 soruşturma, 2016/148 karar sayılı ayırma kararı ile "Terör Örgütünün Propagandasını Yapmak" suçuna ilişkin sanık hakkında ki evrakın tefriki ile 2016/3117 soruşturma numarasına kaydına karar verilmiştir. 30.10.2016 tarihli 2016/3117 soruşturma, 2016/490 karar sayılı yetkisizlik kararı ile de sanığın ... Milletvekili olduğu ve ... Cumhuriyet Başsavcılığında yürütülen soruşturmalarının bulunduğu gerekçesi ile soruşturma evrakının ... Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmiştir.
... Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/18012 soruşturma evrakına kaydedilen dosya, 17.04.2017 tarih, 2017/669 karar sayılı yetkisizlik kararı ile bu kez olayın cereyan ettiği yerin yargı çevresi dışında bulunması nedeniyle, yer itibariyle yetkisizlik kararı verilerek...Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
...Cumhuriyet Başsavcılığı, "25.04.2017 tarih, 2017/3167 soruşturma, 2017/566 iddianame numaralı iddianamesi" ile 26. Dönem HDP ... Milletvekili olan ancak geçici 20. madde uyarınca yasama dokunulmazlığı kaldırılan sanığın, ...ilçesinde gerçekleştirilen operasyon esnasında ...Devlet Hastanesi çalışanı Aziz Yural"ın hayatını kaybetmesi ile ilgili olarak aralarında milletvekillerinin bulunduğu yaklaşık 100 kişilik bir grubun 31.12.2015 tarihinde...Devlet Hastanesi Acil Servis önünde toplandığı ve milletvekili ... ile bazı katılımcıların konuşma yaptığı eylemde, "katilleri tanıyoruz, unutmayacağız, hesap soracağız, ...n" şeklindeki pankartın arkasında yer alarak ve pankartta şehit olarak bahsedilmesi de değerlendirildiğinde örgütün şiddet içeren silahlı mücadelesini överek "Terör Örgütü Propagandası yapmak" suçunu işlediğinden, TMK"nın 7/2 ve TCK"nın 53 maddelerince cezalandırılması istenilmiştir.
...2. Ağır Ceza Mahkemesinin "22.05.2017" tarih, 2017/348 nolu kararı ile iddianamenin kabulüne karar verilmesine müteakip, mahkemenin 2017/466 esasına kayden, sanık hakkında kovuşturmaya başlanılmıştır.
24.06.2018 tarihinde yapılan 27. Dönem milletvekili Genel Seçimlerinde HDP ... milletvekili olarak seçilen sanık hakkında yapılan kovuşturma sürecinde sanık müdafiince yeniden milletvekili seçilmesi nedeni ile sanık hakkında durma kararı verilmesi yönünde istemlerde bulunulduğu, sanığın aynı suçtan yargılandığı tespit edilen ... 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2016/343 esas ve...1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/250 esas sayılı dosyalarının iddianame ve son duruşma zabıtlarının ayrı ayrı istenildiği,...1. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.10.2018 tarih 2017/250 esas sayılı müzekkeresi ile dosyanın bağlantı nedeni ile birleştirme kararı verilerek gönderilmesinin istenildiği, 05.10.2018 tarihli resen açılan celsede tefhim olunan hükümle,...1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/250 esas sayılı dosyası arasında fiili ve hukuki irtibat bulunduğu anlaşıldığından dosyanın,...1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/250 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
...2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/466 esas, 2018/451 karar sayılı, 05.10.2018 tarihli kararının gerekçesinde özetle, sanığın her iki dosyada terör örgütü propagandası yapmak suçundan yargılandığı, delillerin ortak olduğu ve eylemlerin bir bütün halinde değerlendirilerek hukuki durumunun tayin ve tespitinde zorunluluk bulunduğu, dosyalar arasında hukuki ve fiili bağlantının bulunduğundan yargılamalarının birlikte yürütülmesinde usul ekonomisi ve maddi gerçeğin ortaya çıkartılması açısından hukuki yarar ve zorunluluk bulunduğu belirtilmiştir.
d) Birleşen...1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/249 esas sayılı dava dosyasında özetle;
..."deki PKK/KCK bölücü terör örgütüne yönelik sürdürülen operasyonlarda ...Devlet Hastanesi çalışanı Aziz Yural"ın öldürülmesiyle alakalı olarak "01.01.2016" günü saat 13.10 sıralarında,...Devlet Hastanesi morgu önünde HDP ... Milletvekili ..., HDP...Milletvekil..., HDP ... Milletvekili ..., HDP...Milletvekili ... HDP...İl Başkanı ...’ın aralarında bulunduğu yaklaşık 70 kişilik grubun toplandığı, gruba hitaben KESK yürütme kurulundan......ile HDP...milletvekil..."nün basın açıklamasında bulunduğu, basın açıklaması boyunca...Halk Sağlığı Müdürlüğünde kadrolu memur olarak çalışan Selahattin Barınç"ın “Katil Devlet Hesap Verecek, Aziz Yoldaş Ölümsüzdür, ...n,” şeklinde bağırarak slogan atıldığı, grubun bu sloganları tekrar ettiği, ayrıca grubun önünde açılan pankartta Aziz Yural isimli maktulün resmi ile “Katilleri Tanıyoruz, Unutmayacağız, Hesap Soracağız, ...n KESK” yazısının bulunduğu ve grubun saat 13.40 sıralarında olaysız şekilde dağıldığı belirtilen eylemde, ...İl Emniyet Müdürlüğünün 04.01.2016 tarihli, “TCK"nın 215, 3713 sayılı Kanunun 7/2, TCK "nun 301/2" suçlarından hazırlanan fezlekesinde 26. dönem ... milletvekili olduğu belirtilen sanığın toplanan grup içerisinde yer alarak, Türkiye Cumhuriyetinin aşağılandığı, Devlete hakaret edildiği, PKK/KCK bölücü terör örgütünün propagandasının yapıldığı etkinliğe katılmak ...etiyle destek olduğu tespit edilmiştir.
Milletvekili olan sanık hakkında,...Cumhuriyet Başsavcılığının, grup içerisinde bulunarak ve pankartın arkasında yer alarak terör örgütünün propagandasını yaptığından dokunulmazlığının kaldırılmasına yönelik hazırlanan 10.02.2016 tarih, 2016/30 no"lu fezlekesi, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 21.06.2016 tarihli yazısı ve eki Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğünün 10.06.2016 tarihli yasama dokunulmazlığı tezkerelerinin iadesi konulu yazıları ile 6718 sayılı Kanun"un 1.maddesi ile Anayasa"ya eklenen "Geçici 20 madde kapsamında kaldığından iade" edilmiştir.
...Cumhuriyet Başsavcılığının, 29.10.2016 tarih, 2016/1608 soruşturma, 2016/140 karar sayılı ayırma kararı ile sanık hakkında 3713 Sayılı Yasanın 7/2 maddesinde düzenlenen Terör Örgütünün Propagandasını Yapmak suçuna ilişkin soruşturma evrakının tefriki ile evrakın soruşturma defterinin 2016/3109 numarasına kayıt edilmesine karar verilmiştir.
...Cumhuriyet Başsavcılığının, 29.10.2016 tarih, 2016/3109 soruşturma, 2016/488 karar sayılı yetkisizlik kararı ile de ... Milletvekili olması ayrıca hakkında halihazırda ... Cumhuriyet Başsavcılığında yürütülen soruşturmaların bulunması nedeni ile soruşturma evrakının ... Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine karar verilmiştir.
... Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/18005 soruşturma evrakına kaydedilen dosya kapsamında bu kez, 17.04.2017 tarih, 2017/671 karar sayılı yetkisizlik kararı ile olayın cereyan ettiği yerin yargı çevresi dışında bulunması nedeniyle yer itibariyle yetkisizlik kararı verilerek, dosyanın...Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmiştir.
...Cumhuriyet Başsavcılığı, "25.04.2017 tarih, 2017/3168 soruşturma ve 2017/565 numaralı iddianamesi" ile 26. Dönem HDP ... Milletvekili olan ancak yasama dokunulmazlığı Anayasanın geçici 20 maddesi kapsamında kaldırılan ve fezlekesi iade edilen sanığın, ...ilçesinde gerçekleştirilen operasyon esnasında ...Devlet Hastanesi çalışanı Aziz Yural" ın hayatını kaybetmesi ile ilgili olarak 01.01.2016 günü...Devlet Hastanesi Acil Servis önünde toplanan grubun içerisinde "katilleri tanıyoruz, unutmayacağız, hesap soracağız, ...n" yazılı bir pankartın arkasında yer aldığı ve pankartta şehit olarak bahsedilmesi birlikte değerlendirildiğinde örgütün şiddet içeren silahlı mücadelesini överek "Terör Örgütü Propagandası yapmak" suçunu işlediğinden TMK"nın 7/2 ve TCK"nın 53 maddelerince cezalandırılması istenilmiştir.
...1. Ağır Ceza Mahkemesinin, "26.04.2017" tarih, 2017/218 dosya nolu kararı ile iddianamenin kabulüne müteakip mahkemenin 2017/249 esasına kayden sanık hakkında kovuşturmaya başlanılmıştır. 26.04.2017 tarihli tensiple de aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğundan dosyanın mahkemenin 2017/250 esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
...1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 26.04.2017 tarih, 2017/249 esas ve 2017/269 karar sayılı kararının gerekçesinde sanığın, “Terör Örgütü Propagandası Yapmak” suçunu işlediği belirtilerek cezalandırılması talebiyle açılan dosyanın, mahkemenin 2017/250 esas sayılı dosyası ile hukuki ve fiili bağlantısının bulunduğu, davaların bir arada görülmesinin maddi gerçeğin tespitine, suç vasfının tayinine yardımcı olacağı ve usul ekonomisine de uygun düşeceğinden tensiben birleştirilmelerine karar verildiği belirtilmiştir.
e) Birleşen...1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/250 esas sayılı dava dosyasında özetle;
29.03.2016 tarihli haber tespit tutanağı ve tutanakla, "29.03.2016" günü saat 12.30 sıralarında bölücü terör örgütüne müzahir sosyal ... hesaplarında olası toplumsal olayları önlemek ve önceden tedbir almak maksatlı incelenme esnasında,...il merkezinde HDP...milletvekili Leyla Birlik’in evinde misafir olarak bulunduğu bilinen HDP ... milletvekili olan ...’ın,...ilinde PKK/KCK bölücü terör örgütü mensuplarını kastederek “Herkesin yapacağı bir şey var, buradaki direnişin kazanımı herkesin geleceğini ilgilendiriyor. Herkese şu çağrım var: Bizim sesimiz ne kadar işe yarar demeyin. Herkesin sesinin toplamı büyük bir çığ olur. Bugün burada kürdistanın insanlığın onuru için mücadele eden insanlara destek çıkmanın vaktidir. Barış ve özgürlük için herkes ayağa kalkmalı, bu iradeyi sahiplenmemiz gerekiyor” şeklinde örgüt mensuplarına sahip çıkan, halkı da örgüt mensuplarına sahip çıkmaya çağıran demeçlerde bulunduğunun görüldüğü, demeçlerin doğru olup olmadığı araştırıldığında, JİNHA isimli internet haber sitesinde ve Dicle Haber Ajansının sitesinde bu demecin haberleştiğinin tespit edildiği ayrıca HDP ... milletvekili ...’ın haberlerde başkaca demeçlerde de bulunduğunun tespiti üzerine soruşturmaya başlanılmıştır.
29.03.2016 tarihli İl Emniyet Müdürlüğünün terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan hazırlanan fezlekesinde, sanığın 26. dönem milletvekili olduğu belirtilmiştir.
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne, "Suçu ve Suçluyu Övmek, Halkı Kanunlara Uymamaya Tahrik, Terör Örgütü Propagandası Yapmak" suçlarından, yasama dokunulmazlığının kaldırılması hususunda tanzim olunan...Cumhuriyet Başsavcılığının, 14.04.2016 tarih, 2016/861 soruşturma, 2016/21 numaralı fezlekesi; Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 21.06.2016 tarihli ve eki Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğünün 10.06.2016 tarihli yasama dokunulmazlığı tezkerelerinin iadesi konulu yazıları ile 6718 sayılı Kanun"un 1.maddesi ile Anayasa"ya eklenen "Geçici 20 madde kapsamında kaldığından iade" edilmiştir.
...Cumhuriyet Başsavcılığının, 29.10.2016 tarih, 2016/1609 soruşturma, 2016/489 karar sayılı yetkisizlik kararı ile "Terör Örgütünün Propagandasını Yapma", "suçu ve suçluyu övme"" ve ""halkı kanunlara uymamaya tahrik"" suçlarından yürütülen soruşturma evrakının, sanığın ... milletvekili olması ayrıca hakkında halihazırda ... Cumhuriyet Başsavcılığında yürütülen soruşturmaların bulunması nedeni ile yetkisizlik kararı verilerek ... Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
... Cumhuriyet Başsavcılığının 17.04.2017 tarihli 2016/18008 soruşturma ve 2017/670 karar sayılı yetkisizlik kararı ile de bu kez, olayın cereyan ettiği yerin yargı çevresi dışında bulunması nedeniyle yer itibariyle yetkisizlik kararı verilerek, soruşturma evrakının...Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmiştir.
...Cumhuriyet Başsavcılığı, "25.04.2017 tarih, 2017/3169 soruşturma ve 2017/564 numaralı iddianamesi" ile özetle; örgütün 2015-2016 yıllarında öz yönetim adı altında bazı il ve ilçelerde hendek kazıp, barikat kurarak dağ kadrosundan gelen mensupları ve sonradan YPS,YDG-H, gibi öz savunma birlikleri adı altında oluşturdukları bölücü terör örgütü mensupları ile birlikte, güvenlik güçleri ile çatışmalara girdikleri, bu hendek ve barikatları kaldırmak genel asayişi sağlamak amacı ile yapılan operasyonlarda bir çok örgüt mensubunun etkisiz hale getirildiği, bir çok vatan evladının ise şehit düştüğü belirtilerek, sanık ..."ın 26. Dönem HDP ... Milletvekili olarak görev yaptığı ancak geçici 20. maddesi uyarınca yasama dokunulmazlığının kaldırıldığı,...il merkezinde bölücü terör örgütüne yönelik devam eden operasyonlar ile ilgili olarak Jinha isimli internet haber sitesine demeç verdiği, bu demeçin içeriğinin ise "herkesin yapacağı bir şey var buradaki direnişin kazanımı herkesin geleceğini ilgilendiriyor. Herkese şu çağrım var: bizim sesimiz ne kadar işe yarar demeyin. Herkesin sesinin toplamı büyük bir çığ olur bu gün burada kürdistanın insanlığın onuru için mücadele eden insanlara destek çıkmanın vaktidir. Barış ve özgürlük için herkes ayağa kalkmalı, bu iradeyi sahiplenmemiz gerekiyor" şeklinde olduğu, vermiş olduğu demeçte bölücü terör örgütü tarafından sözde özerk bölge oluşturma amacıyla yoğun şekilde gerçekleştirilen hendek kazma, bomba tuzaklama, güvenlik güçlerine yönelik saldırıların sahiplenildiği, bu saldırıları direniş olarak nitelendirmesiyle örgütün eylemlerini övdüğü, şiddete çağrı ve teşvik ederek "silahlı terör örgütü propagandası yapmak suçunu" işlediğinden, TMK"nın 7/2, TCK"nın 53 maddelerince cezalandırılması istenilmiştir.
...1. Ağır Ceza Mahkemesinin "26.04.2017" tarih, 2017/217 dosya nolu kararı ile iddianamenin kabulüne müteakip, mahkemenin 2017/250 esasına kayden, sanık hakkında kovuşturmaya başlanılmıştır.
Kovuşturma sürecinde özetle,...İl Seçim Kurulunun, 15.10.2018 tarihli yazısı ile 27"inci Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinde ... İli çevresinde HDP milletvekili adayı olduğunun, TBMM Milletvekili Hizmetleri Başkanlığının 15.10.2018 tarihli yazısı ile 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan 27 Dönem Milletvekilliği Genel Seçimlerinde ... ilinden milletvekili seçildiği ve milletvekilliğinin halen devam ettiği bildirildiği; ... 13. Ağır Ceza Mahkemesinde 18.05.2018 tarihinde müdafii eşliğinde talimatla alınan savunmasında dokunulmazlığının usule aykırı şekilde kaldırıldığından öncelikle Anayasaya aykırılık itirazında bulunarak dosyanın Anayasa mahkemesine gönderilmesini, etkinliğe katıldığını, sokağa çıkma yasağının olduğunu ve morg yeterli kapasitede olmadığı için insanların arayarak cenazelerin koktuğunu söylediklerinden seyyar morg temin etmeye çalıştıklarını ancak çalışmaları sonuçsuz kalınca basın açıklaması yaptıklarını, konuşma yapmadığını, pankartı ise hatırlamadığını, milletvekilleri olarak orada bulunduklarını, basın açıklamasının terör örgütü propagandası olmadığını beyan ettiği, süreçte müdafiince de yeniden milletvekili seçilmesi nedeni ile durma karar verilmesi isteminde bulunulduğu; mahkemenin yukarıda belirtilen 2017/249 esas sayılı ve...2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/466 esas sayılı dosyalarının birleştirildiği; 19.12.2018 tarihli duruşmada tefhim olunan hükümle dosyanın ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/343 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği görülmüştür.
...1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 19.12.2018 tarih, 2017/250 E ve 2018/710 K. sayılı gerekçeli kararında özetle; ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/343 esas sayılı dosyası ile dosya arasında hukuki ve fiili bağlantının bulunduğu, davaların bir arada görülmesinin maddi gerçeğin tespitine, suç vasfının tayinine yardımcı olacağı ve usul ekonomisine de uygun düşeceğinden kamu davalarının birleştirilmelerine karar verildiği belirtilmiştir.
f) Birleşen ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/347 esas sayılı dava dosyasında özetle;
17.12.2015 tarihinde Facebook adlı sosyal ... sitesinde ... Üniversitesi Özgür Öğrenciler Derneği Büo Der isimli kullanıcının, 19.12.2015 tarihinde öz yönetimi selamlama ve sokağa çıkma ile katliamları protesto amaçlı kitlesel yürüyüş yapılacağı ile 18.12.2015 tarihinde HDP ... İl Örgütü adlı kullanıcı ve DBP ... isimli kullanıcıların 19.12.2015 tarihinde basın açıklaması yapılacağına dair paylaşımlarda bulunulduğunun ayrıca DBP ve HDP yöneticilerinin yaşanılan katliam ve soykırıma karşı basın açıklaması yapılacağına dair bildiri dağıtıldığının ve yerel gazetelerde yer alan haberlere istinaden “... ..., ... ve ...’de sokağa çıkma yasaklarını ve yapılan operasyonları” protesto etmek amacıyla eylem yapılacağının öğrenilmesi üzerine güvenlik önlemlerinin alındığı "19.01.2015 tarihinde" olay tutanağına göre süreçte yolu trafiğe kapatılarak saygı duruşunda bulundukları, gerilla marşı söyledikleri, oturma eyleminde bulundukları, uyarılara rağmen dağılmamaları ve grup içerisinde yüzü kapalı kişilerin taşlı saldırıda bulunması üzerine müdahale edildiği sonrasında farklı noktalarda lastik yakmak ...eti ile yolu trafiğe kapatma ve taşlama eylemlerinde bulunulduğu, saat 16.00 sıralarında eylemlerin il genelinde sona erdiği belirtilen eyleme dair görüntülerde; ... Belediye Binası Önünde toplanan ve "çerxa şoreje/devrim çarkı" adlı şarkıyı söyleyerek zafer işareti yaptıkları, saygı duruşunda bulundukları, yolu araç ve yaya trafiğine kapattıkları, emniyet görevlilerince uyarı ve ikazda bulunulmasına rağmen dağılmayarak "biji serok apo" sloganları atan ve tespit edilemeyen şahıslarca taşla saldırıda bulunuldukları ve partililerce uyarıldıkları belirtilen grubun dağılması hususunda emniyet yetkilileri ile ... HDP milletvekili ..."ında aralarında bulunduğu kişilerle emniyet görevlisi arasında konuşma yapıldığı, bu esnada gruptan tespit edilemeyen kişilerce "vur vur inlesin şerefsizler dinlesin" şeklinde slogan atıldığı, ikinci uyarı anonsunun yapılmasına rağmen grubun yolu trafiğe kapatmaya devam ettiği, devrim şarkısı söyledikleri, zafer işareti yaparak saygı duruşunda bulundukları, "selam selam imralıya bin selam", "PKK intikam" sloganları attıkları, kolluğun üçüncü uyarı anonsunu yaptığı, sanık ..."ın ses yükseltici hoparlör vasıtası ile gruba hitaben konuşma yaptığı, bu esnada grubun "...n/ şehitler ölmez", "biji berxwadana cizire/yaşasın ...direnişi", "direne direne kazanacağız" şeklinde sloganlar attıkları, sonrasında sanık ve grubun yolu trafiğe kapatarak oturma eylemi yaptıkları, "pkk halktır halk burada" şeklinde slogan atıldığı, kolluğun müdahalede bulunduğu ve grubun taş atmak ...eti ile karşılık verdiği, belediye kavşağında çöp konteynırı ve taşlarla yolu trafiğe kapadıkları, havai fişekler ile güvenlik güçlerine saldırıda bulunduklarının tespiti üzerine sanık hakkında soruşturma başlatılmıştır.
... Cumhuriyet Başsavcılığının 16.03.2016 tarih, 2016/19 nolu fezlekesi ile milletvekili olan sanık hakkında "2911 sayılı kanuna muhalefet suçundan" yasama dokunulmazlığının kaldırılması için Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne fezleke düzenlenmiştir. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 21.06.2016 tarihli yazısı ve eki Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğünün 10.06.2016 tarihli yasama dokunulmazlığı tezkerelerinin iadesi konulu yazıları ile düzenlenen fezleke, 6718 sayılı Kanun"un 1.maddesi ile Anayasa"ya eklenen "Geçici 20 madde kapsamında kaldığından iade" edilmiştir.
... Cumhuriyet Başsavcılığı, 25.10.2016 tarih, 2016/12235 soruşturma ve ...numaralı iddianamesi ile özetle; 19.12.2015 tarihinde saat 12.05 sıralarında Belediye Hizmet Binası önünde BÜÖ-DER, HDP ve DBP ... İl Başkanlıkları organizesinde toplanan ve aralarında HDP ... Milletvekili ..."ın da bulunduğu yaklaşık 2000 kişilik grubun, PKK/KCK Terör Örgütü lehine “PKK halktır halk burada, biji serok apo (yaşasın başkan apo), gerilla gerilla” şeklinde slogan atarak yolu araç ve yaya trafiğine kapattığı, emniyet görevlilerince gruba gerekli uyarı anonsu yapıldıktan sonra HDP ... Milletvekili ... ve Parti Başkanları ile görüşüldüğü, daha sonra HDP ... Milletvekili ..., HDP ... İl Başkanı ..., DBP ... İl Başkanı..."in grubun yanına giderek açıklamada bulunduğu ve devamında grupla birlikte yol üzerinde oturma eylemine geçmeleri üzerine emniyet görevlilerince gruba defaten uyarı anonslarında bulunulduğu, bu esnada grup içinden yüzleri puşi tabir edilen bezle kapalı şahıslar tarafından güvenlik görevlilerine taşlama yapılması üzerine ...Bulvarı üzerinde oturma eylemi yapan ve grup içinden taş atan şahıslara TOMA aracıyla su ve gazla müdahalede bulunulduğu, müdahale sonrası grubun taşlama yaparak ara sokaklara kaçmak ...etiyle dağıldığı, olay tarihinde sözde bağımsızlık ilan edilen hendek kazarak yolları kapatıp devletin egemen güçlerine karşı silahlı direnişte bulunan ... ..., ... ve ... ilçelerindeki terörle mücadele kapsamında yapılan işlemleri protesto etmek amacıyla toplanan grupla birlikte hareket edip grubun "PKK Halktır halk burada, Biji serok Apo, Gerilla Gerilla" diye slogan atarak terör örgütü propagandasını destekleyip grubun içerisinde bulunup kendisinin de örgüt propagandası yapmak ve 2911 sayılı yasaya muhalefet suçlarını işlediğinden Kanuna Aykırı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Düzenleme Yönetme Bunların Hareketlerine Katılma, Terör Örgütü Propagandası Yapmak suçlarından, TMK"nın 7/2, 2911 sayılı Kanunun 28/1 ve TCK"nın 53/1 maddelerinden cezalandırılması istenilmiştir.
... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, "14.11.2016 tarih", 2016/165 sayılı kararı ile iddianamenin kabul edilmesine müteakip sanık hakkında mahkemenin 2016/347 esas sayılı dosyasına kayden kovuşturma yürütülmüştür. 14.11.2016 tarihli tensiple iş bu dava dosyası mahkemenin 2016/343 Esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 14.11.2016 tarih, 2016/347 esas ve 2016/362 karar sayılı kararının gerekçesinde özetle; sanık hakkında Kanuna Aykırı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Düzenleme Yönetme Bunların Hareketlerine Katılma, Terör Örgütü Propagandası Yapmak suçunu işlediği iddiasıyla kamu davası açıldığı, mahkemenin 2016/343 esas sayılı dosyası ile yargılamaya konu eylemlerin benzer mahiyette olduğu, aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu, davaların birlikte görülmesinin usul ekonomisi yönünden ve maddi gerçeğin tespiti açısından gerekli olduğundan, aralarında hukuki ve fiili bağlantı olması sebebiyle dosyanın 2016/343 esas sayılı dosya ile birleştirilmesine karar verildiği belirtilmiştir.
g) ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/343 esas sayılı dava dosyasında özetle;
08.01.2015 (2016) tarihli olay tutanağı ve 08.01.2016 tarihli internet araştırma tutanağı kapsamında, 07.01.2016 günü tüzel kişiği olmayan KJA (Özgür Kadın Kongresi) organizesinde PKK/KCK Terör Örgütü Üyesi oldukları bilinen, 09.01.2013 tarihinde Paris"te öldürülen... .... ile; 05.01.2016 tarihinde PKK/KCK terör örgütüne yönelik yapılan operasyonlarda ..."de öldürülen ...., ...,.... için yapılan kanuna aykırı gösteri ve yürüyüşte ... Milletvekili ..."ın "Direnişte ısrar komploya cevaptır" yazısı ile ...., ...,....,... ......."ın resimlerini bulunduğu pankartı tutarak yürüdüğü ve kanuna aykırı yürüyüşe katıldığı tespit edilmiştir.
... Cumhuriyet Başsavcılığının 16.03.2016 tarihli 2016/20 nolu fezlekesi ile 2911 sayılı kanuna muhalefet suçundan sanık hakkında, 08.01.2016 günü ... ... isimli yerel gazetede “Öcalan’la ilgili neyi gizlemeye çalışıyorlar” başlıklı haber ve ... ...isimli yerel gazetede ise “KJA’lı kadınlardan yürüyüş” başlıklı haberlerin içeriğinde "KJA öncülüğünde, 9 Ocak 2013’te Paris’te ve 5 Ocak 2016’da ...’de hayatını kaybeden ..., ... .... ve ... için ... Halk Evi ’nden.... Parkı "na kadar yürüyüş gerçekleştirdi.” şeklinde haberlerin yer aldığı ve düzenlenen kanuna aykırı yürüyüşe katıldığı anlaşıldığından yasama dokunulmazlığının kaldırılması istenilmiştir. Düzenlenen fezleke, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 21.06.2016 tarihli yazısı ve eki Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğünün 10.06.2016 tarihli yasama dokunulmazlığı tezkerelerinin iadesi konulu yazıları ile 6718 sayılı Kanun"un 1.maddesi ile Anayasa"ya eklenen "Geçici 20 madde kapsamında kaldığından iade" edilmiştir.
... Cumhuriyet Başsavcılığının, "25.10.2016 tarih, 2016/1227 soruşturma, ... numaralı iddianamesi" ile sanığın özetle, 08.01.2016 günü çıkan ... ... isimli yerel gazetede “Öcalan’la ilgili neyi gizlemeye çalışıyorlar” başlıklı haber ve ... ...isimli yerel gazetede ise “KJA’lı kadınlardan yürüyüş” başlıklı haberlerin içeriğinde "KJA öncülüğünde, 9 Ocak 2013’te Paris’te ve 5 Ocak 2016’da ...’de hayatını kaybeden ..., ... .... ve ... için ... Halk Evi’nden.... Parkı"na kadar yürüyüş gerçekleştirdi. ”şeklinde haberlerin yer aldığı ve düzenlenen kanuna aykırı yürüyüşe HDP ... Milletvekili ...’ın da katıldığı tespit edildiği, olay tarihinde sözde bağımsızlık ilan ettiğini söyleyen ve devletin egemenliğine karşı silah kullanarak direnişte bulunmaları nedeniyle güvenlik görevlilerinin kanundan kaynaklanan yetkilerini kullanarak etkisiz hale getirdiği örgüt üyelerini sanki kahramanmış gibi göstererek "terör örgütü propagandası yaptığı ve 2911 sayılı yasaya muhalefet suçlarını" işlediğinden, TMK"nın 7/2, 2911 sayılı Kanunun 28/1, TCK"nın 53/1 maddelerince cezalandırılması istenilmiştir.
... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.11.2016 tarih, 2016/161 dosya sayılı kararı ile iddianame kabulüne müteakip, "2016/343" esasa kayden yürütülen kovuşturmada özetle; yukarıda ayrıntıları kısaca belirtilen 2016/344, 2016/346 ve 2016/347 esas sayılı dosyaların birleştirildiği; 18.07.2017 tarihinde yapılan duruşmada sanığın savunmasının alınması, diğer sanık...nin ise birleşen dosyadan savunmasının alınması için haklarında yakalama emri düzenlenmesine karar verildiği; 29.07.2017 tarihinde yakalanan sanık ...nin ... 3. Ağır Ceza Mahkemesinde 2017/210 ve 2017/211 değişik iş sayılı sorgularında savunmalarını yaptığı; 31.07.2017 tarihinde ise sanık ..."ın yakalanması üzerine resen duruşma açıldığı ve 2016/343, 2016/344, 2016/346, 2016/347 esas sayılı dosyalar yönünden savunmasını yaptığı; devam eden safahatlarda ... 1. Asliye Ceza Mahkemesi ve 5. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan bağlantı nedeni ile birleştirme istemlerine muvafakat verilmediği; yeniden milletvekili seçilen sanık hakkında süreçte dokunulmazlığı yeniden kazanması nedeni ile durma kararı verilmesine ve emsal karar sunularak CMK"nın 161/9 maddesince görevsizlik karar verilmesine dair sanık müdafiince istemlerde bulunulduğu; hükmün tefhim olunduğu 07.03.2019 tarihli duruşmada ise ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/1490 esas sayılı dosyasının ... Bölge Adliye Mahkemesi 10.Ceza Dairesinin 22.01.2019 tarihli ... karar sayılı kararına istinaden;...1.Ağır Ceza Mahkemesinin 21.12.2018 tarihli müzekkeresi ile de 2017/250 esas sayılı kamu davasının muvafakat sorulmadan birleştirilmesine karar verilerek gönderildikleri belirtilerek yapılan yargılama sonunda tefhim olunan hükümle, sanık hakkında 2911 Sayılı Yasaya muhalefet ve terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan yargılama yapma hususunda ... Ağır Ceza Mahkemeleri"nin görevli olduğundan, 15.08.2017 tarihli 694 sayılı KHK"nın 146.maddesinde 01.02.2018 tarihli 7078 Sayılı Kanunun 141.maddesi ile kabul edilen 5271 Sayılı CMK"nın 161/9. maddesi gereğince görevsizlik; sanık...yönünden ise dosyanın tefriki ile yeni bir esasa kaydına itiraz kanun yolu açık olmak üzere karar verildiği görülmüştür.
... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.03.2019 tarihli, 2016/343 E. ve 2019/127 K. sayılı kararının gerekçesi belirtildiği şekli ile şöyledir;
"Sanık ... hakkında 3713 sayılı kanunun 7. Maddesine ve 2911 sayılı kanunun 28/1 maddesine muhalefet ettiğinden bahisle kamu davası açıldığı, mahkememizin işbu dosyası ile birleşen dosyaların içeriği nazara alındığında,
... İl Seçim Kurulundan gelen yazı cevabında sanık ..."ın 24 Haziran 2018 tarihinde yeniden milletvekili seçildiği belirtilmiştir.
15/8/2017 tarihli 694 sayılı KHK"nın 146. Maddesi ile eklenen ve 1/2/2018 tarihli 7078 sayılı Kanun"un 141. maddesi ile aynen kabul edilen 5271 sayılı CMK"nın 161/9 maddesi "Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma yapma yetkisi, ... Cumhuriyet Başsavcılığı ve bu yer ağır ceza mahkemesine aittir. Soruşturmayı Cumhuriyet Başsavcısı veya görevlendireceği vekili bizzat yapar. Başsavcı veya vekili, suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısından soruşturmanın kısmen veya tamamen yapılmasını isteyebilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısı zorunlu olan delilleri toplar ve gerekmesi hâlinde alınacak kararlar bakımından bulunduğu yer sulh ceza hâkimliğinden talepte bulunur." şeklinde düzenlenmiştir.
Bu fıkra ile milletvekillerinin yargılanmasına ilişkin özel bir yetki ve görev kuralı getirilmiştir. Milletvekillerine ilişkin söz konusu madde yetkiyle birlikte göreve ilişkin bir düzenleme içermekte olup görev yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önünde bulundurulması gereken usul kuralları arasında yer almaktadır. Bu çerçevede suç tarihi itibariyle ve halen milletvekili olan sanığın yargılamasının CMK"nın 161/9 maddesi gereğince yetkili ve görevli ... Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılması gerektiği kanaatine varılmakla, mahkememizin görevsizliğine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..."
08.03.2019 tarihli dilekçesi ile Cumhuriyet savcısı, anılan usul hükmünün yürürlülük tarihinden sonraki olaylara uygulanabileceğinden bahisle görevsizlik kararına itirazda bulunmuştur.
Mahkemenin 01.04.2019 tarihli kararı ile Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı yerinde görülmediğinden, itiraz konusunda karar verilmek üzere dosya, ... 3 Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiştir.
İtiraz merciine sunulan Cumhuriyet savcısı mütalaasında itirazın kabulüne karar verilmesi istenilmiştir.
... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.04.2019 tarihli, 2019/219 değişik iş sayılı kesin kararı ile itirazın kabulü ile görevsizlik kararının kaldırılmasına, kesin olarak oy birliği ile karar verilmiştir. Kararın gerekçesi belirtildiği şekli ile şöyledir;
"...dosya içindeki evraklar da kül halinde değerlendirildiğinde, usul hükümlerini yürürlüğe girdiği tarihten sonraki olaylarda uygulanabileceğinden görevsizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğu kanaatine varılmakla, ... C.Başsavcılığının itirazının kabulüne... karar verilmiştir."
ğ) ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/212 esas sayılı dava dosyasında özetle;
... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.04.2019 tarih, 2019/219 değişik iş sayılı kararı kapsamında gönderilen dosya, mahkemenin 2019/212 esasına kaydedilmiştir.
İş bu dosya kapsamında yapılan kovuşturmada ise özetle; 26.09.2019 tarihli duruşmada süreçte birleşen 2017/250, 2017/249, 2017/466 ve 2018/1490 esas sayılı dosyalarda sanığın savunması alınmadığından, duruşma gün ve saatini bildirir, iddianameler ekli davetiye çıkarılmasına karar verildiği ayrıca UYAP sorgulamasında zincirleme suç hükümlerinin uygulanma ihtimali bulunan 2015/6845 soruşturma sayılı dosyasının bulunduğunun tespit edildiği ve süreçte bu dosyaya yönelik olarak Cumhuriyet Başsavcılığının 26.12.2019 tarihli yazısıyla 2015/6845 soruşturma sayılı dosya kapsamında hakkında sanık hakkında tefrik kararı verildiği ve 2019/22849 sayılı soruşturma dosyasından soruşturmanın devam ettiğinin bildirildiği; 16.01.2020 tarihli duruşmada, sanık Saadet Becerekli hakkında birleştirilerek gönderilen dosyanın tefriki ile yeni esas üzerinden karşı birleştirme kararı verilerek uyuşmazlığın giderilmesi için Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine karar verildiği; ... 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.03.2020 tarihli müzekkeresi ile Kanuna Aykırı Toplantı ve Yürüyüşlere Silahsız Katılarak İhtara Rağmen Kendiliğinden Dağılmama suçundan sanık hakkında yürütülen 2019/539 esas sayılı dosyasının birleştirilmesine yönelik muvafakat istenildiği ancak 13.08.2020 tarihli müzekkere ile muvafakat verilmediği; sanık müdafiinin 09.10.2020 tarihli dilekçesi ile Anayasa Mahkemesinin ... hakkında verdiği kararı ibraz ederek durma kararı verilmesini talep ettiği; 03.12.2020 tarihli duruşmada iddia makamınca yeniden milletvekili seçilen sanığın, Anayasa"nın 83. maddesi uyarınca yeniden milletvekili dokunulmazlığı kazandığından durma kararı verilmesine yönelik mütalaada bulunduğu duruşmada belirtildiği şekilde;
"..İddia makamının talebi ile sanık müdafinin talebinin kabulü ile sanığın 2018 yılı seçimlerinde yeniden ... Milletvekili seçildiğinin anlaşıldığı, her ne kadar yargılama sürecinde dosya kapsamında milletvekili dokunulmazlığı kaldırılmış ise de yeniden milletvekili seçildiği anlaşılmakla Anayasa"nın 83. maddesi uyarınca yeniden milletvekili dokunulmazlığı kazandığı anlaşıldığından CMK"nın 223/8-2. cümle hükmü gereğince sanık hakkındaki dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmayacağına ilişkin değerlendirme yapılarak verilecek kararın mahkememize bildirilmesine kadar yargılama hakkında durma kararı verilmesine, bu husustaki gerekli evrakların usulüne uygun tanzim edilerek dosyanın kül halinde Türkiye Büyük Millet Meclisi"ne gönderilmesine..." dair, itiraz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen hüküm tefhim olunmuştur.
... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 03.12.2020 tarih, 2012/212 esas, 2020/193 karar sayılı kararının gerekçesi belirtildiği şekli ile şöyledir;
"...Sanık hakkında Terör Örgütü Propagandası Yapmak, Kanuna Aykırı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Düzenleme Yönetme Bunların Hareketlerine Katılma eylemlerinden mahkememiz tarafından yapılan yapılan yargılama sırasında sanığın; 2018 yılı seçimlerinde yeniden ... Milletvekili seçildiği anlaşılmıştır. Yargılama konusu dosya kapsamında daha önceden sanığın milletvekili dokunulmazlığı kaldırılmış ise de yargılama devam ettiği sırada yeniden milletvekili seçilmesi nedeniyle; Anayasa"nın 83. maddesi uyarınca yeniden milletvekili dokunulmazlığına sahip olduğu anlaşılmakla sanık hakkındaki milletvekili dokunulmazlığının Türkiye Büyük millet meclisi tarafından kaldırılması amacıyla, dosya hakkında CMK"nın 223/8-2. cümle hükmü gereğince durma kararı verilerek dosyanın kül halinde Türkiye Büyük Millet Meclisi"ne gönderilmesine karar verilmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..."
07.12.2020 tarihli yazı ile Cumhuriyet savcısı özetle; mütalaaya uygun olarak karar verilmiş ise de dosyanın tetkikinde sanık hakkında ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/1025 esasına kayden yürütülen davanın, sanıklarının ... ve ... olduğu ... 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/496 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği ancak ... 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/496 esas sayılı dosyasında da dosyanın ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/1025 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, bu kapsamda oluşan birleştirme uyuşmazlığına yönelik verilen ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı ile de dosyaların ... 1.Asliye Ceza Mahkemesinde görülmesine karar verildiği, bunun üzerine dosyaların ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/1490 esasına kaydedildiği fakat tensip zaptında ve dosyanın devam eden aşamalarında sanık ... ile ilgili herhangi bir işlem yapılmadığı, dosyasının süreçte ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/343 esas sayılı dosyası ile birleştiği ve yargılamanın sadece sanık ... hakkında yapıldığı, diğer sanık ... hakkında herhangi bir karar verilmediği anlaşıldığından, gerekli işlemlerin icrası için durma kararının kaldırılması hususunda itirazda bulunulmuştur.
... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.12.2020 tarih 2020/524 değişik iş sayılı kararı ile ... Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulü ile ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin durma kararının kaldırılmasına oy birliğiyle, kesin olarak karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde özetle, ... hakkında hiçbir işlem yapılmadığı anlaşıldığından, dosyaya sanık olarak eklenmesi ve kovuşturma işlemlerinin yapılabilmesi için itirazının kabulü ile durma kararının kaldırılmasına karar verildiği belirtilmiştir.
h) ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2021/11 esas sayılı dava dosyasında ise özetle;
... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.12.2020 tarih 2020/524 değişik iş sayılı kararı ile durma kararının kaldırılmasına müteakip bu kez dava dosyası, mahkemenin 2021/11 esasına kaydedilmiştir
Mahkemenin 31.12.2015 tarihli tensibi ile sanık ... yönünden davanın tefrik edilerek yeni esasa kaydedilmesine ve yargılamaya yeni esas sayılı dosya üzerinden devam edilmesine; sanık ... hakkında ise Anayasa Mahkemesinin güncel kararları nazara alınarak, her ne kadar yargılama sürecinde milletvekili dokunulmazlığı kaldırılmış ise de yeniden ... Milletvekili seçilen sanığın, Anayasanın 83. maddesi uyarınca yeniden milletvekili dokunulmazlığı kazandığı anlaşıldığından, CMK"nın 223/8-2. hükmü gereğince durma kararı verilerek, dosyasının Türkiye Büyük Millet Meclisi"ne gönderilmesine dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, itiraz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verilmiştir.
... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.01.2021 tarih, 2021/11 esas ve 2021/17 karar sayılı kararının gerekçesi belirtildiği şekli ile şöyledir;
"Sanık ... hakkında Terör Örgütü Propagandası Yapmak, Kanuna Aykırı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Düzenleme Yönetme Bunların Hareketlerine Katılma suçlarından mahkememiz tarafından yapılan yargılama sırasında sanığın 2018 yılı seçimlerinde yeniden ... Milletvekili seçildiği anlaşılmıştır. Yargılama konusu dosya kapsamında daha önceden sanığın milletvekili dokunulmazlığı kaldırılmış ise de yargılama devam ettiği sırada yeniden milletvekili seçilmesi nedeniyle; Anayasa"nın 83. maddesi uyarınca yeniden milletvekili dokunulmazlığına sahip olduğu anlaşılmakla sanık hakkındaki milletvekili dokunulmazlığının Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kaldırılması amacıyla, dosya hakkında CMK"nın 223/8-2. cümle hükmü gereğince durma kararı verilerek dosyanın kül halinde Türkiye Büyük Millet Meclisi"ne gönderilmesine karar verilmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."
16.02.2021 tarihli dilekçesi ile sanık müdafii kararar itiraz etmeyeceklerini, itiraz hakkından feragat ettiklerini bildirmiştir. 17.02.2021 tarihli kesinleşme şerhlerine göre 16.02.2021 tarihinde itiraz edilmeyen karar kesinleşmiştir.
17.02.2021 tarihli yazı ile durma kararı Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilmiştir.
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 28.04.2021 tarihli yazısı ile Kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme yönetme ve bunların hareketlerine katılma, terör örgütü propagandası yapmak suçlarından şüpheli ... hakkında düzenlenen ve ... Cumhuriyet Başsavcılığının 22.02.2021 tarihli, B.M. 2021/791 sayılı yazısı ekinde alınan ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.01.2021 tarihli 2021/11 esas ve 2021/17 sayılı kararına karşı kanun yararına bozma yoluna gidilip gidilmeyeceği hususunun değerlendirilmesi yönünden dosyanın Kanun Yararına Bozma Bürosuna çevrilmiştir.
III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
"Terör Örgütü Propagandası Yapmak" ve "Kanuna Aykırı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Düzenleme Yönetme Bunların Hareketlerine Katılma" suçlarından yürütülen yargılama esnasında tekrar milletvekili seçilen sanık hakkında verilen durma kararına konu davanın Anayasa"ya eklenen Geçici 20. madde kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve buna bağlı olarak anılan durma kararında hukuki isabet bulunup bulunmadığına ilişkindir.
IV- HUKUKİ DEĞERLENDİRME;
Konu ile ilgili hukuki düzenlemeler şöyledir:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
III. Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamaması
Madde 14 – (Değişik: 3/10/2001-4709/3 md.)
Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.
Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz.
Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir.
Yasama dokunulmazlığı
Madde 83 – Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisce başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar.
Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam durumu hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında, seçiminden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır; üyelik süresince zamanaşımı işlemez.
Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclisin yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki siyasi parti gruplarınca, yasama dokunulmazlığı ile ilgili görüşme yapılamaz ve karar alınamaz.
Geçici Madde 20 – (Ek: 20/5/2016-6718/1 md.)
Bu maddenin Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edildiği tarihte; soruşturmaya veya soruşturma ya da kovuşturma izni vermeye yetkili mercilerden, Cumhuriyet başsavcılıklarından ve mahkemelerden; Adalet Bakanlığına, Başbakanlığa, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına veya Anayasa ve Adalet komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Başkanlığına intikal etmiş yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin dosyaları bulunan milletvekilleri hakkında, bu dosyalar bakımından, Anayasanın 83 üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi hükmü uygulanmaz.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş gün içinde; Anayasa ve Adalet komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Başkanlığında, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığında, Başbakanlıkta ve Adalet Bakanlığında bulunan yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin dosyalar, gereğinin yapılması amacıyla, yetkili merciine iade edilir.
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu;
Yasaklara aykırı hareket
Madde 28 – (Değişik: 23/1/2008-5728/422 md.)
Kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşleri düzenleyen veya yönetenlerle bunların hareketlerine katılanlar, fiil daha ağır bir cezayı gerektiren ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde bir yıl altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
10 uncu madde gereğince verilecek bildirimde düzenleme kurulu üyesi olarak gösterilenlerden 9 uncu maddede belli edilen nitelikleri taşımayanlar, toplantı veya yürüyüşün yapılması hâlinde, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
11 ve 12 nci maddelerde yazılı görevleri yerine getirmeyen düzenleme kurulu üyeleri, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Güvenlik kuvvetlerine veya (…)(1) toplantı veya yürüyüş safahatının teknik araç ve gereçlerle tespit için görevlendirilenlere bu görevlerini yaptıkları sırada cebir ve şiddet veya tehdit veya nüfuz ve müessir kuvvet sarfetmek ...etiyle mani olanlar hakkında, fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası hükmolunur.
Direnme
Madde 32 – (Değişik: 22/7/2010 - 6008/1 md.)
Kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşlerine katılanlar, ihtara ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar ederlerse, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçu, toplantı ve gösteri yürüyüşünü tertip edenlerin işlemesi halinde, bu fıkra hükmüne göre verilecek ceza yarı oranında artırılarak hükmolunur.
İhtara ve zor kullanmaya rağmen kolluk görevlilerine karşı cebir veya tehdit kullanılarak direnilmesi halinde, ayrıca 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 265 inci maddesinde tanımlanan suçtan dolayı da cezaya hükmolunur.
23 üncü maddede yazılı hallerden biri gerçekleşmeden veya 24 üncü madde hükmü yerine getirilmeden yetki sınırı aşılarak toplantı veya gösteri yürüyüşlerinin dağıtılması halinde, yukarıdaki fıkralarda yazılı fiilleri işleyenlere verilecek cezalar, dörttebire kadar indirilerek uygulanabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
3713 sayılı TMK"nın
Terör örgütleri
Madde 7 – (Değişik: 29/6/2006-5532/6 md.)
Cebir ve şiddet kullanılarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemleriyle, 1 inci maddede belirtilen amaçlara yönelik olarak suç işlemek üzere, terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanlar Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesi hükümlerine göre cezalandırılır. Örgütün faaliyetini düzenleyenler de örgütün yöneticisi olarak cezalandırılır.
(Değişik ikinci fıkra: 11/4/2013-6459/8 md.) Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenmesine iştirak etmemiş olan yayın sorumluları hakkında da bin günden beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. (Ek cümle:17/10/2019-7188/13 md.) Haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz. Aşağıdaki fiil ve davranışlar da bu fıkra hükümlerine göre cezalandırılır:
a) (Mülga: 27/3/2015-6638/10 md.)
b) Toplantı ve gösteri yürüyüşü sırasında gerçekleşmese dahi, terör örgütünün üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde;
1. Örgüte ait amblem, resim veya işaretlerin asılması ya da taşınması,
2. Slogan atılması,
3. Ses cihazları ile yayın yapılması,
4. Terör örgütüne ait amblem, resim veya işaretlerin üzerinde bulunduğu üniformanın giyilmesi.
(Ek fıkra: 27/3/2015-6638/10 md.) Terör örgütünün propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde, kimliklerini gizlemek amacıyla yüzünü tamamen veya kısmen kapatanlar üç yıldan beş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Bu suçu işleyenlerin cebir ve şiddete başvurmaları ya da her türlü silah, molotof ve benzeri patlayıcı, yakıcı ya da yaralayıcı maddeler bulundurmaları veya kullanmaları hâlinde verilecek cezanın alt sınırı dört yıldan az olamaz.
İkinci fıkrada belirtilen suçların; dernek, vakıf, siyasî parti, işçi ve meslek kuruluşlarına veya bunların yan kuruluşlarına ait bina, lokal, büro veya eklentilerinde veya öğretim kurumlarında veya öğrenci yurtlarında veya bunların eklentilerinde işlenmesi halinde bu fıkradaki cezanın iki katı hükmolunur.
(Ek fıkra: 11/4/2013-6459/8 md.) Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına;
a) İkinci fıkrada tanımlanan suçu,
b) 6 ncı maddenin ikinci fıkrasında tanımlanan suçu,
c) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 28 inci maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılma suçunu,
işleyenler hakkında, 5237 sayılı Kanunun 220 nci maddesinin altıncı fıkrasında tanımlanan suçtan dolayı ayrıca ceza verilmez.
5271 sayılı CMK"nın
Cumhuriyet savcısının görev ve yetkileri
Madde 161 –
...(9) (Ek: 15/8/2017-KHK-694/146 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/141 md.)
Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma yapma yetkisi, ... Cumhuriyet Başsavcılığı ve bu yer ağır ceza mahkemesine aittir. Soruşturmayı Cumhuriyet Başsavcısı veya görevlendireceği vekili bizzat yapar. Başsavcı veya vekili, suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısından soruşturmanın kısmen veya tamamen yapılmasını isteyebilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısı zorunlu olan delilleri toplar ve gerekmesi hâlinde alınacak kararlar bakımından bulunduğu yer sulh ceza hâkimliğinden talepte bulunur.
Belirtilen yasal düzenlemeler çerçevesinde konunun, Anayasa"nın 83. Maddesinin İkinci Fıkrasında yer alan "Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar" kapsamında kalıp kalmadığı ve Anayasanın geçici 20. Maddesine tabi olup olmadığı yönleriyle değerlendirilmesi gerekecektir.
Geçici Madde 3-(Ek:15/8/2017-KHK-694/149 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/144 md.)
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar milletvekilleri hakkında açılmış olan davalarda, bu maddeyi ihdas eden Kanun Hükmünde Kararname ile bu Kanunun 161 inci maddesine eklenen dokuzuncu fıkra hükmü uyarınca yetkisizlik ve görevsizlik kararı verilemez; bu davalara kesin hükümle sonuçlandırılıncaya kadar bu mahkemelerce bakılmaya devam olunur. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar milletvekilleri hakkında başlatılmış soruşturmalarda da bu maddeyi ihdas eden Kanun Hükmünde Kararname ile bu Kanunun 161 inci maddesine eklenen dokuzuncu fıkra hükmü uyarınca yetkisizlik kararı verilemez.
Belirtilen yasal düzenlemeler çerçevesinde konunun, Anayasa"nın 83. Maddesinin İkinci Fıkrasında yer alan "Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar" kapsamında kalıp kalmadığı ve Anayasanın geçici 20. Maddesine tabi olup olmadığı yönleriyle değerlendirilmesi gerekecektir.
A-) Anayasa"nın 83. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar" ibaresinin kapsamı yönünden yapılan incelemede;
I- YASAMA SORUMSUZLUĞU:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83/1. maddesi, milletvekillerinin yasama sorumsuzluğunu düzenlemektedir. Yasama sorumsuzluğu, yasama çalışmalarıyla ilgili fiiller yönünden milletvekilleri için tam ve sürekli bir koruma sağlar. Milletvekilleri sorumsuzluk kapsamına giren bir eylemden ötürü milletvekilliği sıfatı sona ermiş olsa dahi kovuşturulamazlar. Düzenlemenin amacı, milletvekillerinin yasama işlevlerini çekinmeksizin yerine getirebilecekleri bir ortam sağlamaktır.
İddianamede olayın anlatılış biçimi ve suç teşkil ettiği ileri sürülen eylemin şekil ve icra tarzı itibariyle sanığın, yasama sorumsuzluğundan faydalanamayacağında kuşku bulunmadığından, hukuki niteliği ve amacı itibariyle yasama dokunulmazlığından farklı olan bu kurum değerlendirme konusu yapılmayacaktır.
II- YASAMA DOKUNULMAZLIĞI:
a-Tanımı: Yasama organı üyelerinin korkusuzca görev yapabilmelerini sağlayacak, niteliği yönünde milletvekilinin fikir ve söz hürriyetinin eksiksiz ve serbestçe kullanması amacını güden bir anayasal hukuku kuralıdır(H.G.K1981/4- 1166,1984/365). Milletvekilleri aleyhinde yasama sorumsuzluğuna girmeyen ve suç olan fiillerinden ötürü meclisin kararı olmadıkça kovuşturmaya girişilememesidir (Dönmezer-Erman Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku cilt 1 sayfa 272)
b-Konu Bakımından Kapsamı: Yasama dokunulmazlığı aynı maddenin 2. fıkrasında milletvekillerine nispi ve geçici bir koruma sağlamaktadır. Dokunulmazlık kapsamında kalan eylemleri nedeniyle milletvekilleri, ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar saklı kalmak üzere, seçimden önce veya sonra bir suç işlediği iddiasıyla, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Yasama dokunulmazlığı ile sorumsuzluktan farklı olarak, yasama çalışmaları dışındaki fiillerden dolayı milletvekillerine nispi ve geçici nitelikte bir koruma sağlanmaktadır. Bu şekilde milletvekillerinin keyfi ve asılsız ceza kovuşturmaları ve tutuklamalar ile vazife yapmaktan alıkonulmasının önüne geçilmek istenmiştir. Bahsedilen koruma iki şekilde ortaya çıkmaktadır; muhakeme engeli ve infaz engeli.
i-Muhakeme engeli olarak Yasama Dokunulmazlığı:
Anayasanın 83/2 inci fıkrası hükmü yasama dokunulmazlığını bir “kovuşturma engeli" olarak düzenlemiştir. Bu nedenledir ki, tahdidi olarak sayılan, tutulma/yakalama - gözaltına alma, sorguya çekilme ve tutuklama dışında kalan tüm soruşturma işlemleri yapılabilir. Soruşturma sonunda şartları oluşmuşsa kamu davası açılabilir. Fakat kovuşturma yapılamaz. 5271 sayılı CMK"nın 223/8 maddesi gereğince açılan davanın durmasına karar verilmelidir.
ii- İnfaz engeli olarak Yasama DokunulmazIığı:
Anayasanın 83/3 üncü fıkrasında yer alan dokunulmazlık ise bir infaz engeli olarak düzenlenmiştir. Bu dokunulmazlık, başlamış veya henüz başlamamış olan ceza mahkumiyetinin infazını milletvekilliğinin sona ermesine bırakmaktadır. Cezanın infazına engel olan bu dokunulmazlığın kalkması mümkün değildir. Söz konusu dokunulmazlık sadece milletvekilinin yeniden seçilememesi veya mahkum olduğu suç milletvekili seçilmeye engel bir suçsa 84.madde gereğince milletvekilliğinin meclis kararı ile düşürülmesi ile sona erer(M.... Yasama Dokunulmazlığı sh.23-24).
Dokunulmazlığı kendiliğinden kalkan ya da meclis kararı ile kaldırılan milletvekili yapılan yargılama neticesinde mahkum olursa, kesinleşen mahkumiyet hükmü infaz edilmez, tutuklu milletvekili salıverilir.
c-İstisnaları: Yasama dokunulmazlığına 2. fıkrada iki istisna getirilmektedir;
aa- Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali: Ağır Ceza Mahkemesinin görevine giren suçlarla ilgili suçüstü halinin anlaşılması gerektiğinde tereddüt etmemek gerektir. 5271 sayılı CMK"nın tanımlar başlıklı 2. maddesinin 1/j bendinde suçüstü hali; 1. İşlenmekte olan suçu, 2. Henüz işlenmiş olan fiil ile fiilin işlenmesinden hemen sonra kolluk, suçtan zarar gören veya başkaları tarafından takip edilerek yakalanan kişinin işlediği suçu, 3.Fiilin pek az önce işlendiğini gösteren eşya veya delille yakalanan kimsenin işlediği suçu ifade eder. Ağır Ceza Mahkemesinin görevi ise 5235 sayılı kanunun 12. maddesinde düzenlenmiştir,
bb- Seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14"üncü maddesindeki durumlar:
Anayasanın ne 83/2"inci ne de 14"üncü maddelerinde, yasama dokunulmazlığı dışında kalacak bir suç tipine yer verilmektedir. 14. maddenin son fıkrasında "bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir," denilmekle yetinilmiştir. Tam da bu nedenle düzenlemenin, ceza hukukunun temel ilkelerinden olan “kanunilik” ilkesine açık aykırılık oluşturduğu ve sonuç olarak belirsizlik-öngörülemezlik hali ile malül olduğu hususunda doktrinde ittifak bulunduğu görülmektedir (Kemal Gözler Türk Anayasa Hukuku sh. 326, Yavuz Sabuncu Anayasaya Giriş sh.194,) Böylece anayasa vazı"ının, hangi suçların 14. madde kapsamında kalacağı yönündeki takdir hakkının hakime ait olmasını isteyen bilinçli bir boşluk oluşturduğu söylenebilir.
Anayasanın 83/2 inci maddesinde, “Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar” olarak işaret olunan, anılan maddede de "Devletin ülkesi ve Milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik, laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler...” "i, aynı maddenin son fıkrası gereğince yaptırıma bağlayan ceza normlarının hangileri olduğu ya da olması gerektiği hususunda da doktrinde güçlü bir önerinin olmadığı görülmektedir.
Hakimin takdir yetkisini kullanırken suçta ve cezada kanunilik ilkesinin bir sonucu olarak, belirlilik (Lex Certa) ve kıyas yasağı (Lex stricta) yönünden sorunlu yanına işaret olunan düzenlemeyi, devletin müdahale/cezalandırma yetkisini “demokratik sisteme yönelik tehdidin ağırlığı ve süresi ile sıkı sıkıya orantılı bir şekilde, kullanma..."(AİHM.Da Becker/ Belçika, B. No: 214/56, 27.3.1962 kararı) zorunluluğunu da gözeterek mümkün oldukça dar yorumlaması gerektiği açıktır. Bu cümleden olarak devletin siyasal fonksiyonlarına karşı işlenen ve konusunu, "Devletin ülkesi ve Milletiyle bölünmez bütünlüğü ve insan haklarına dayanan demokratik, laik Cumhuriyet” oluşturan suçların bu nev’iden suçlar olduğunda kuşku duymamak gerekir. Gerek mülga 765 sayılı TCK’nın 125-173.maddelerinde, gerekse mer’i 5237 sayılı TCK"nın 247-343. maddelerinde düzenlenen Devlete karşı suçlardan, anılan değerleri doğrudan koruyan suçların, 3713 sayılı Yasanın 1"inci maddesindeki tanım da dikkate alındığında aynı yasanın 3 üncü maddesinde tahdidi olarak sayılan suçlar olduğu söylenebilir. Uygulamada terör örgütünün propagandasını yapmak suçu da 14. madde kapsamında kabul edilmektedir (9.C.D.2007/9370-2008/617sy, 16.C.D.2015/8449- 2016/4723)
Bu istisna halinin uygulanması, iki şartın birlikte gerçekleşmesine bağlanmıştır;
aa-Failin eyleminin, ”Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetleri” cezalandıran bir suçu oluşturduğu iddia edilmeli,
bb-Bu suçlarla ilgili soruşturma seçimden önce başlatılmalıdır.
Diğer taraftan; 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun "Tanımlar" başlıklı ikinci maddesinde "toplantı"nın; "Belli konular üzerinde halkı aydınlatmak ve bir kamuoyu yaratmak ...etiyle o konuyu benimsetmek için gerçek ve tüzel kişiler tarafından bu kanun çerçevesinde düzenlenen açık ve kapalı yer toplantılarını", gösteri yürüyüşünün ise, "Belirli konular üzerinde halkı aydınlatmak ve bir kamuoyu yaratmak ...etiyle o konuyu benimsetmek için gerçek ve tüzel kişiler tarafından kanun çerçevesinde düzenlenen yürüyüşü" ifade ettiği açıklanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın "Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı" başlıklı 34. maddesinde, "Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir...";
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin "Dernek kurma ve toplantı özgürlüğü" başlıklı 11. maddesinde de, "Herkes, asayişi bozmayan toplantılar yapmak, dernek kurmak, ayrıca çıkarlarını korumak için başkalarıyla birlikte sendikalar kurmak ve sendikalara katılmak haklarına sahiptir" şeklinde düzenlemelere yer verilmiş;
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu"nun 3. maddesinde ise herkesin, önceden izin almaksızın, bu Kanun hükümlerine göre şiddet veya silah kullanmadan kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla gösteri veya toplantı yürüyüşü düzenleyebileceği hüküm altına alınmıştır.
Toplantı ve gösteri yürüyüşleri yapma hakkı, çoğulcu demokrasinin kurulması, farklı kültürel, dini, siyasi, sanatsal ve benzeri fikirlerin oluşabilmesi ve bir arada yaşayabilmelerinin toplum içinde içselleşmesi açısından önemlidir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 34. maddesine göre, "Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, ancak millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir."; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 11. maddesinin ikinci fıkrasına göre de, "Bu hakların kullanılması, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak milli güvenliğin, kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amaçlarıyla ve ancak yasayla sınırlanabilir. Maddede, bu hakların kullanılmasında silahlı kuvvetler, kolluk mensupları veya devletin idare mekanizmasında görevli olanlar hakkında meşru sınırlamalar konmasına engel değildir" şeklinde sınırlama öngörülmek ...etiyle, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının sınırsız olmadığı ortaya konulmuştur.
Görüldüğü gibi gerek Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının, ancak "demokratik bir toplumda gerekli olma" kriteri gözetilmek şartıyla, kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın ya da ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla sınırlanabileceğini düzenlemektedir. Bununla birlikte soyut kamu düzeni ve kamu güvenliği tehlikesine dayanarak toplantı ve gösteri yürüyüşü yasaklanmamalı; göstericilerin saldırgan ve tehdit edici herhangi bir davranış sergileyip sergilemedikleri tespit edilmelidir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ile ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından, "Kendine özgü rolü ve özel uygulama alanı bulunmakla birlikte, 11. maddede düzenlenen haklar, 10. maddenin ışığında incelenmelidir. Sözleşmenin 11. maddesinde yer alan toplanma ve örgütlenme özgürlüklerinin hedeflerinden biri, 10. maddede güvence altına alınan kişisel görüşlerin korunmasıdır." (Ollinger/Avusturya, 29.06.2006, No: 76900/01) "Kamuya açık alanda düzenlenen gösteriler, trafiği aksatmak gibi etkilerle günlük yaşam düzenini bir derece bozabilir. Göstericiler şiddet içeren hareketlerde bulunmadıkları sürece, resmi makamların, Sözleşmenin 11. maddesi kapsamında güvence altına alınan toplantı hakkının özüne halel gelmemesi için barışçıl nitelikteki toplantılara belirli derecede hoşgörü göstermesi gerekmektedir." (Disk-Kesk/Türkiye, 27.11.2012, No: 38676/081; Nurettin Aldemir/Türkiye, 18.12.2007, No: 32124/02, 32126/02, 32129/02, 32132/02, 32133/02, 32137/02, 32138/02)
"Toplantı özgürlüğü ile bu özgürlük kapsamında düşüncelerini ifade etme hakkı, demokratik bir toplumun temel değerlerini oluşturmaktadır. Demokrasinin özünde açık bir tartışma ortamıyla sorunları çözebilme gücü yer almaktadır. Şiddete teşvik ve demokrasinin ilkelerini reddetme durumları dışında toplantı ve ifade özgürlüğünün ortadan kaldırılmasına yönelik önleyici nitelikli radikal tedbirler -yetkililere göre kullanılan ifade ve bakış açıları şaşırtıcı ve kabul edilemez görünebilir; ayrıca söz konusu gereklilikler yasadışı da olabilir- demokrasiye zarar vermekte ve hatta sık sık demokrasinin varlığını tehlikeye atmaktadır. Hukukun üstünlüğüne dayalı demokratik bir toplumda kurulu düzene itiraz eden ve barışçıl yöntemlerle gerçekleştirilmesi savunulan siyasi fikirler; toplantı özgürlüğü uygulanırken diğer yasal araçlarla da kendini ifade edebilme imkânı sunmalıdır." (Gün/Türkiye, 18.06.2003, No: 8029/07) "Önceden izin alınmamış olsa bile barışçıl bir şekilde yapılan gösterilerde kolluğun bir miktar tolerans göstermesi gerekmektedir." (Oya Ataman/Türkiye, 05.12.2006, No: 74552/01) şeklinde kararlar verilmiştir.
Öğretide de, "Sözleşmenin 11. maddesinde yer alan toplanma ve örgütlenme özgürlüklerinin hedeflerinden birisi de, 10. maddede güvence altına alınan kişisel görüşlerin korunmasıdır. Barışçıl olarak toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, ifade özgürlüğünün bir başka görünümü olarak değerlendirilebilir ve bu çerçevede demokratik bir toplum bakımından temel hak niteliğindedir. Kişiler, siyasi, sosyal, kültürel ve benzeri nedenlerle toplanırlar ve gösteriler, yürüyüşler, mitingler düzenleyerek görüşlerini toplu olarak ifade ederler. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kullanılmasına sınırlama getirilirken, Sözleşmenin 11. maddesinin ikinci fıkrası dar yorumlanmalı ve Sözleşmenin 10. maddesi altında geliştirilen içtihatlar ile birlikte değerlendirilmelidir. Barışçıl olarak toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkı, ifade özgürlüğü benzeri bir korumadan faydalanır." (Osman Doğru-Atilla Nalbant, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi Açıklama Ve Önemli Kararlar, 2. Cilt, Council of Europe, Türkiye Cumhuriyeti Yargıtay Başkanlığı, 1. Baskı, ... 2013, s. 430); "İfade özgürlüğü ve dolayısıyla toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma özgürlükleri belirli bir ölçüde abartmayı hatta tahrik etmeyi de kapsar." (Ziya Çağa Tanyar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İçtihadında Toplantı Ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı, ... Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2011 s. 599);
2911 sayılı Kanunda "toplantı ve gösteri yürüyüşü" kavramlarının, "halkı aydınlatmak ve bir kamuoyu oluşturmak ...etiyle o konuyu benimsetmek" olarak tanımlanması ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Ollinger/Avusturya (29.09.2006, 76900/01) ve Barankevich/Rusya (26.07.2007, 10519/03) kararlarında, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin ifade özgürlüğü ile ilişkisinin açıkça vurgulanması hususları gözetildiğinde, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin bizzat yöntem olarak meşru ve mutat olduğu; düşünce ve kanaat açıklamanın özüne uygun bulunduğu ve sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemlerinden biri olduğu kabul edilmelidir. İstikrar kazanmış Yüksek Yargıtay içtihadları da aynı doğrultudadır. (Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.07.2014 tarih 2013/9-386 esas, 2014/353 sayılı kararı)
Şu hale göre, somut olay yönünden 2911 sayılı yasanın 28/1 maddesinde düzenlenen suçun, soruşturmasının seçimden önce başlatıldığında ve öngörülen cezanın tür ve miktarı itibariyle "ağır cezayı gerektiren" bir suç olmadığında kuşku bulunmadığı gibi, 3713 sayılı kanun kapsamında bir terör suçu ve/veya "Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetleri” cezalandıran bir suç tipi olmadığında da tereddüt edilmemelidir.
Bu nedenle sanığa atılı suçun niteliği itibariyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83/2. maddesinde işaret olunan ve 14/2. maddesi kapsamında kalan suçlardan olmadığı ve kovuşturma sürecinde yeniden milletvekili seçilen sanık hakkında yasama dokunulmazlığı nedeniyle Anayasanın 83/2. maddesi uyarınca işlem yapılması gerektiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan, İfade özgürlüğü T.C. Anayasasının 26. ve Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına dair Sözleşmenin 10. maddesi ile teminat altına alınmıştır.
İfade özgürlüğünün kullanımına meşru bir müdahale için;
1-Müdahalenin kanunlarda öngörülmüş olması,
2-Ulusal güvenlik, toprak bütünlüğü, kamu emniyeti, kamu düzeninin sağlanması ve suçun işlenmesinin önlenmesi, sağlığın korunması, ahlakın, başkalarının şöhret ya da haklarının korunması, gizli tutulması kaydıyla alınmış bilgilerin açıklanmalarının engellenmesi ve yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanmasına ilişkin değerlerden bir veya bir kaçını korumaya yönelik olmalıdır.
3-Müdahale demokratik bir toplumda gerekli bulunmalıdır.
İfade özgürlüğü terörle mücadele kapsamında en çok müdahale ve sınırlamaya maruz kalan temel haklardandır. Nitekim 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7/2. maddesindeki propaganda yasağı bu duruma örnek teşkil etmekle birlikte kanun koyucu madde de zaman zaman yaptığı değişikliklerle özgürlüğü genişletmiştir. Bu amaçla 11.04.2013 tarih ve 6459 sayılı Kanunun 8. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu; terör örgütünün propagandası suçunun oluşabilmesi için; örgütün “cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da teşvik edecek şekilde” yapılması zorunlu kılınarak, sınırlamanın AİHS uygun hale getirilmesi amaçlanmıştır. Ancak, aynı Kanunun 7. maddesinin 2. fıkranın b bendinde ise; toplantı ve gösteri yürüyüşünde gerçekleşmese dahi, terör örgütünün üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde;
1-Örgüte ait resim veya işaretlerin asılması ya da taşınması,
2-Slogan atılması,
3-Ses cihazları ile yayın yapılması,
4-Terör örgütüne ait amblem, resim veya işaretlerin üzerinde bulunduğu üniformanın giyilmesi,
Şeklindeki fiil ve davranışlar propaganda suçundan cezalandırılacaktır. Bu düzenleme ile kanun koyucu herhangi bir un...un varlığına bağlı olmaksızın bu suçun oluşacağı kabul edilmek ...etiyle ifade özgürlüğü parametrelerini dışlayan tipe uygun eylem tanımlaması yapmıştır.
T.C. Anayasasının 90/son fıkrasında “usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konularda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.”
Temel hak ve hürriyetlere ilişkin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ekli protokoller Türkiye Büyük Millet Meclisince onaylanmıştır. Anayasal düzenleme karşısında, ifade özgürlüğüne ilişkin Avrupa Sözleşmesinin 10. maddesi bir iç düzenleme şekline dönüşmüştür.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de; kişinin hakkı ile toplumun çıkarı ve özellikle kişinin temel ifade özgürlüğü hakkı ve demokratik toplumun terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı kendini korumaya ilişkin meşru hakkı arasında bir denge kurulması ihtiyacını beraberinde getirmektedir. (Zana v. Türkiye) Devletlerin terör ile mücadelesinin zorluklarına vurgu yaparak, müdahalenin acil bir toplumsal ihtiyaçtan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, hedeflenen meşru amaca uygun olup olmadığını, devlet yetkililerince ileri sürülen gerekçelerin ilgili ve yeterli bulunup bulunmadığı ortaya konulmalıdır. (Yılmaz ve Kılıç/ Türkiye davası)
Terör ile mücadele kendine özgü bir takım zorlukları barındırdığından devletler bu mücadelede daha geniş bir takdir marjına sahip olduğu kabul edilmekle birlikte terör ile mücadelede bir hukuk rejimidir. Uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerin ihmal edilebileceği bir alan değildir.
Toplantı veya gösteri yürüyüşünde olsun veya olmasın; yazı veya sözler (atılan slogan, taşınan pankart veya giyilen üniforma) ile verilen mesajın şiddete çağrı, tahrik ve teşvik edici ya da silahlı direnişe ve isyana davet şeklinde veya insanda saldırgan duygular oluşturacak biçimde anlamsız bir nefret yaratarak şiddetin doğmasına uygun bir ortamı kışkırtacak nefret söylemi olup olmadığı değerlendirilmeli, doğrudan veya dolaylı şiddete çağrı var ise sanığın kimliği, konumu, konuşulan yer ve zamanı gibi açık ve yakın tehlike testi bakımından analize tabi tutulmalıdır.
İfade özgürlüğü sadece memnuniyetle karşılanan zararsız veya önemsiz sayılan insanların kayıtsız kalabileceği bilgi ve fikirler için değil, aynı zamanda demokratik toplumu şekillendiren çoğulculuğun, hoşgörünün ve geniş fikirliliğin doğasında bulunan bir gereklilik olarak saldırgan, şok eden, rahatsızlık veren veya ayrılık yaratabilen fikirler içinde uygulanabilmelidir.
Ancak, devletin birliği ve anayasal düzenine karşı suçları işlemek amacı ile oluşturulan silahlı terör örgütünün propagandasını yapmak suçunun 14. madde kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği doktrinde tartışmalıdır. Bu madde de 2001 yılında yapılan değişiklik ile, Anayasada yer alan hak ve özgürlüklerin, bu hak ve özgürlükleri yıkmak "amacı ile kullanılamayacağı" hükmü yerine, bu hak ve özgürlükleri yıkmayı "amaçlayan faaliyetler" olarak kullanılamayacağı hükmü getirilmiştir. Yapılan değişiklik ile madde metninde yer verilen "faaliyet" deyiminin sadece eylemi mi yoksa ifade hürriyeti sınırları dışında kalan yasalarda suç olarak tanımlanan düşünce açıklamalarını da içerip içermediği sorunun özünü teşkil etmektedir. Doktrinde "faaliyetin" maddi eylemi içerdiğini ileri sürenler olduğu gibi, eylem ve söylemi içerdiğini ifade eden görüşler de mevcuttur. Nitekim ...; “Bu düzenleme, fiil ya da suç tipini değil amacı esas almaktadır.” görüşünü savunarak, farklı bir bakış açısı sergilemiştir.
Yargısal içtihatlara bakıldığında Anayasa Mahkemesi 29.01.2008 tarih 2002/1 Esas, 2008/1 Karar sayılı kararında;
"Düşünce açıklamalarının Anayasanın 14. maddesi kapsamında kötüye kullanma olarak değerlendirilebileceğini, ancak her düşünce açıklamasının değil, demokratik yaşam için doğrudan açık ve yakın tehlike oluşturan düşünce açıklamalarının bu kapsamda olduğu değerlendirilmelidir." sonucuna varmıştır.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi yerleşik içtihatlarında, terör örgütü propagandası suçunun Anayasanın 14. maddesi kapsamında hakkın kötüye kullanımı olduğunu kabul edegelmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Da Becker/ Belçika, B. No: 214/56, 27.03.1962 tarihli kararında, "demokratik sisteme yönelik tehdidin ağırlığı ve süresi ile sıkı sıkıya orantılı bir şekilde, kullanılmalıdır." demek ...etiyle 14. maddenin Devlete verdiği yetkinin çerçevesini çizmiştir.
Avrupa Sözleşmesinin 17. maddesindeki hak ve özgürlüklerin, yine hak ve özgürlükler kullanılarak ortadan kaldırılmasının yasaklanacağına dair ilke ile, Anayasamızın 14. maddesindeki benzer düzenlemenin amacı yönünden, yukarıda yer verilen yargısal karar ve doktrindeki görüşler Dairemizce de benimsenmiş olup; ülkenin bölünmez bütünlüğüne ve anayasal düzene yönelik suç oluşturan söylem ve eylemler Anayasanın 14. maddesi kapsamında hakkın kötüye kullanılması niteliğinde görüldüğünden, demokrasi ile yönetilen ülkelerde, halkın iradesinin tecelli ettiği parlamentoda görevli üyelerin bu sisteme bağlı kalacaklarına dair yemin ettikleri ve demokrasiyi koruma yükümlülükleri de bulunduğu gözetildiğinde, demokratik sisteme yönelik suç işlemeleri halinde milletvekili dokunulmazlığından istifade edememesi Anayasanın lafzına ve ruhuna uygun olacağının kabulü gerekmektedir.
Hüküm, ancak iddianamede un...ları gösterilen suça ilişkin fiil ve fail hakkında verilir. Mahkeme fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalara bağlı değildir (CMK 225. m.). Mahkeme, iddianamede gösterilen eylem/eylemler ile bağlı ise de, iddia makamı tarafından suçun vasıflandırılmasıyla bağlı değildir. Suçun vasıflandırılmasında ceza hukuku kuralları çerçevesinde özgürce karar verebilecektir. Dolayısıyla iddianamede terör örgütünün propagandası olarak nitelendirilen fiilin bu vasfı taşıyıp taşımadığını belirlemek mahkemenin görevi kapsamındadır.
Diğer taraftan Anayasanın 12. maddesinin "Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder." biçimindeki ikinci fıkrası, kişilerin sahip oldukları temel hak ve hürriyetleri kullanırken ödev ve sorumluluklarının da bulunduğuna gönderme yapmaktadır.
Demokratik hukuk devletinde, halkın iradesinin tecelli ettiği parlamentoda görevli milletvekillerinin, demokratik toplum düzenini koruma yükümlülüklerinin bulunduğunda kuşku yoktur. Bu sisteme bağlı kalacaklarına dair yemin eden vekillerin, ülke bütünlüğüne ve demokratik sisteme yönelik suç işlemeleri halinde milletvekili dokunulmazlığından istifade edemeyeceklerine dair kabulün, Anayasanın lafzına ve ruhuna uygun düşeceği değerlendirilmelidir.
Şu hale göre, Terör Örgütünün Propagandasını Yapmak suçunun 3713 sayılı yasanın 7/2 maddesinde düzenlenmiş terör suçu olması itibariye Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83/2. maddesinde işaret edilen ve 14/2. maddesinde gösterilen temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılması kapsamında değerlendirilmesi gerekir.
B-Anayasanın Geçici 20. maddesi yönünden yapılan değerlendirme:
İncelemeye konu talepnamede de işaret olunduğu üzere geçici 20.madde ile ilgili olarak Dairenin görüşü şöyledir;
6718 sayılı Kanunun 1. maddesiyle 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına eklenen geçici 20. maddenin birinci fıkrası, maddenin TBMM’de kabul edildiği 20.05.2016 tarihi itibariyle; soruşturmaya veya soruşturma ya da kovuşturma izni vermeye yetkili mercilerden, Cumhuriyet Başsavcılıklarından ve mahkemelerden; Adalet Bakanlığına, Başbakanlığa, TBMM Başkanlığına veya Anayasa ve Adalet komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Başkanlığına intikal etmiş yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin dosyaları bulunan milletvekilleri hakkında, bu dosyalar bakımından, Anayasanın 83. maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi olan “Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. " hükmünün uygulanmayacağını öngörmektedir.
Anayasanın yasama dokunulmazlığını öngören 83. ve milletvekilliğinin düşmesini düzenleyen 84. maddeleri gözetildiğinde, Anayasa"nın 85. maddesinde sözü edilen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine ilişkin TBMM kararlarının hukuki niteliği itibarıyla münferit birer parlamento kararı olduklarında duraksama bulunmamaktadır.
Geçici 20. madde ise, 316 milletvekili imzasıyla 12.4.2016 tarihinde TBMM Başkanlığına sunulan “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” ile başlayan yasama süreci sonunda kabul edilmiştir. “Teklif’ ile başlayan süreç, “Anayasanın değiştirilmesi, seçimlere ve halk oylamasına katılma” başlığını taşıyan Anayasanın 175. maddesinin öngördüğü “özel” süreçtir. Bu sürecin teklif, oylama, kabul ve yürürlüğe girme yönlerinden özel biçim koşulları olduğu gibi, bu süreç sonunda ortaya çıkan Meclis iradesine özel hukuksal sonuçlar bağlanmıştır... (Anayasa Mahkemesi. 2016/54- 2016/117 sayılı ve 3.6.2016 tarihli kararı)
Talep konusu, suç teşkil eden eylem gerçekleştirdikleri gerekçesi ile haklarında fezleke hazırlanıp dosyaları ilgili kurumlara iletilen ve Anayasasının geçici 20. maddesi ile dokunulmazlığı kaldırılmış olan milletvekillerinin, yeniden seçilmeleri halinde, Anayasanın 83/4. maddesindeki teminattan yararlanıp yararlanamayacağıdır. Bilindiği üzere, süreli veya geçici kanunlar olağanüstü halleri ve geçici durumları karşılamak amacıyla ve dolayısıyla nitelikleri yönünden geçici olarak veya kanun metninde açıkça belirtilen süre kadar yürürlükte kalmak üzere meydana getirilirler. Bu ilke Anayasamızda yer alan geçici hüküm niteliğindeki düzenlemeler içinde geçerlidir.
Geçici 20. maddenin düzenlenmesindeki yasa koyucunun amacı madde metninden açıkça anlaşılmakta mıdır? Yoksa bu amacı belirlemek açısından yorum yöntemine mi başvurulmalıdır. Yorum, bir pozitif hukuk metni olan kanunun anlam ve kapsamını belirlemek amacıyla kanun koyucunun iradesinin ne olduğunu anlamak için yapılan fikri faaliyetler olarak adlandırılmaktadır. Kanun koyucunun amacı tam olarak anlaşılamıyorsa bu yönteme başvurulmalıdır. Bir kanun hükmünün yorumlanmasında ilk başvurulacak araç bu hükmün lafzıdır (Erem, Türk Ceza Hukuku syf. 101). Bu yorum, kanun hükmünde yer alan kelimelerin anlamının tespiti ve gramer kurallarının uygulanması ...etiyle yapılmaktadır (Tosun, Ceza Hukuku syf. 111).
Lafzı yorum ile, bir kanun hükmünün anlam ve kapsamı tam olarak anlaşılamamış ise, yorum yapabilmek için; kanunun hazırlık çalışmalarından, kanunun sistematiğinden, kanununda düzenlenen hukukun müessesesi tarihçesinden, kanunla düzenlenen müesseseye ilişkin mukayeseli hukuktaki düzenlemelerden ve hukukun genel ilkelerinden yararlanmak gerekir.
"Bir kanun maddesinde yer alan hükümle ilgili olarak hazırlık çalışmaları sırasında yapılan tartışmalar, ileri sürülen görüşler sonucunda ortaya çıkan madde gerekçesinin, kanunun hükmünün anlam ve kapsamının tam olarak anlaşılmasına katkıda bulunan önemli bir yorum aracı olduğundan kuşku yoktur. Ancak belirtmek gerekir ki, madde gerekçesi bir hüküm değildir... madde gerekçesinin bağlayıcı olup olmadığı yönünde yapılan tartışmaların hukuk bilimi ile telifi kabil bir yönü bulunmamaktır.” (Özgenç, TCH, 7. basım syf. 115).
Doktrinde de tartışmalı olan konuyla ilgili olarak şu görüşler ileri sürülmektedir; “Anayasanın geçici 20. maddesi kapsamına giren milletvekilleri hakkında, yukarıda değindiğimiz Anayasa m.83/4 uygulanır mı? İlk bakışta Anayasa m.83/4 "im tüm vekilleri kapsayacağı, bu nedenle de geçici 20. madde kapsamına giren ve dokunulmazlığı bu madde ile kaldırılan milletvekilinin yeniden seçilmekle, hakkında geçici 20. madde uyarınca yürütülen yargılamanın ve yargılamaya bağlı olarak tatbik edilen koruma tedbirlerinin son bulacağı, geçici m. 20 ile dokunulmazlığı kaldırılsa bile tekrar seçilen vekil hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için, Meclisin dokunulmazlığı kaldırması gerektiği, aksi halde yalnızca 26. Dönemi kapsayan geçici 20. maddenin tatbiki ...etiyle yargılamaya ve koruma tedbirlerine 27. Dönemde otomatik olarak devam edilemeyeceği fikri ileri sürülebilir. Gerçekten de bu bakış açısı, Anayasa m. 83/4 "ün mantığına da uygundur.
Bununla birlikte; geçici m.20’nin özel düzenleme olduğu, 20.05.2016 tarihine kadar işlem görmüş vekil dosyaları ile ilgili dokunulmazlığın kaldırılmasının veya vekilliğin bitmesinin beklenmeyeceği, Meclis kararına gerek olmaksızın geçici md. 20 ile dokunulmazlığı kaldırılan vekilin doğrudan yargılanacağı, bu bakımdan Anayasa md.83/4 ’ün konu ile ilgili “genel hüküm” olması nedeniyle, “özel hüküm” niteliği taşıyan geçici 20. maddeyi etkilemeyeceği, kaldı ki Anayasa m.83/4’ün Meclisin dokunulmazlığını kaldırdığı vekillerle ilgili durumu düzenlediği, bu nedenle de Anayasa m.83/2"den ve 83/4"ün, dokunulmazlığı geçici m.20 ile kaldırılan milletvekillerini korumayacağı, geçici m.20’nin bu tespitin aksini öngören bir açıklığa da sahip olmadığı, sonuç olarak geçici m. 20 kapsamına giren milletvekilleri hakkında yargılama süreçlerinin, buna bağlı olarak tutuklama ve adli kontrol tedbirlerinin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’ha göre değerlendirileceği belirtilmelidir ki, kanaatimizce geçici 20. maddenin lafzı, İçeriği, amacı ve gerekçesi bu ikinci görüşe daha uygun düşmektedir. ” (www..hukukihaber.net.makale5942 Erişim tarihi: 19.07.2018 prf Dr. Ersan Şen)
"Değişiklik ile Anayasa’nın 83. maddesi ikinci fıkrasının birinci cümlesinin yürürlüğe girecek geçici 20. maddesi hükmü ile yine 83. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları arasında tutarsızlıklar bulunmakta; maddenin son fıkrası da örtülü olarak yürürlük değerini kaybetmektedir." (www.güncelhukuk.com, dokunulan dokunulmazlık, Erişim tarihi: 19.07.2018 Prof Dr. Koksal Bayraktar).
Anayasa yapıcının amacı ve kanunun kapsamının belirlenmesi açısından uygulama ve doktrindeki görüşler dikkate alındığında; madde metninden açıkça anlaşıldığı üzere 20.05.2016 tarihi itibariyle ilgili birimlere intikal etmiş dokunulmazlığın kaldırılmasına ilişkin dosyalan bulunan Milletvekilleri hakkında, “bu dosyalar bakımından"” Anayasanın 83. maddesi 2. fıkra 1. cümlesinin uygulanamayacağı öngörülmüştür.
Bu itibarla geçici 20. maddenin, yasama dokunulmazlığına ilişkin genel hüküm niteliğindeki 83/2 inci fıkrasına nazaran “Anayasal bir özel hüküm” olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Anılan hükmün geçici madde olması, hükmün Anayasal hükmü olma niteliğini değiştirmeyeceği gibi özel hüküm olması nedeniyle genel hüküm karşısında öncelikle uygulanma zorunluluğu hukukun temel ilkelerindendir. Madde metninin sarahatine göre, düzenlemenin milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasına dair bir parlamento kararı olmadığı açıktır. Doğrudan Anayasanın 83. maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinin, 20.5.2016 tarihi itibariyle işlem görmüş dokunulmazlık dosyaları bulunan milletvekilleri hakkında, bu dosyalar bakımından uygulanamayacağı öngörülerek, aynı madde fıkrasında yer alan iki istisna durumuna bir üçüncü istisna olarak eklendiği görülmektedir.
Şu hale göre, dokunulmazlık statüleri geçici 20.madde kapsamında kalan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının, tıpkı ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlarda olduğu gibi kendiliğinden kalktığının kabulü gerekir. Böylece kovuşturma hukuku yönünden genel hükümlere tabi olan milletvekilinin, yeniden seçilmesi halinde, önceki dokunulmazlığı hukuki niteliği itibarıyla “münferit bir parlamento kararı olan dokunulmazlığın kaldırılması kararı” ile kaldırılmadığından, Anayasa"nın 83/4. maddesi gereğince yeni bir dokunulmazlık korumasına kavuştuğunun kabulüne de imkan bulunmamaktadır. Hakkındaki kovuşturmanın TBMM"nin dokunulmazlığı yeniden kaldırmasına gerek duyulmaksızın genel hükümlere göre devam etmesi gerekir.
Ancak Anayasa Mahkemesi"nin anılan madde ile ilgili düşüncesi ise 17.09.2020 tarih, 2018/30030 başvuru numaralı,... başvurusunda şu şekilde ifade edilmiştir:
"...86. Somut olayda Anayasa"nın 83. maddesinin "Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz." biçimindeki ikinci fıkrasının genel hüküm; geçici 20. maddenin "bu dosyalar bakımından, Anayasanın 83 üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi hükmü uygulanmaz" biçimindeki hükmünün ise genel hükme getirilen bir istisna hükmü olduğu konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır.
87. Bu kapsamda her bir dokunulmazlık statüsünün bir yasama döneminde kazanılıp yasama dönemi sona erdiğinde de kaybedileceğini ifade eden 83. maddenin "Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclisin yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır." biçimindeki dördüncü fıkrasına getirilmiş bir istisna hükmü bulunmamaktadır. Başka bir deyişle tekrar seçilen milletvekilinin Anayasa"nın 83. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca yeniden dokunulmazlık kazanacağı kuralı esastır ve geçerliliğini korumaktadır.
88. Geçici 20. madde açık bir şekilde ikinci fıkraya bir istisna getirdiğine göre tekrar seçilen milletvekilinin 83. maddenin dördüncü fıkrası uyarınca yasama dokunulmazlığını kazanmasını engelleyen bir istisna hükmü yoktur. Böyle bir istisna hükmü anayasa koyucu tarafından ayrıca ve açıkça konulmadığına göre yeni seçilen milletvekilleri 83. maddenin sağladığı dokunulmazlıktan tam olarak faydalanır, TBMM yeniden dokunulmazlığını kaldırmadığı sürece haklarında soruşturma yürütülemez ve kovuşturma yapılamaz.
89. Anayasa koyucu geçici 20. maddede yeni bir istisna konulması veya yorum yoluyla istisnanın kapsamının genişletilmesi konusunda yargı organına açık bir yetki vermemiştir. Kaldı ki yargı organı kural koyucu bir organ olmadığı için yorum yolu ile istisna da oluşturmaz. İstisna getirmek kuralı değiştirmek olduğuna göre yargı organının böyle bir yetkisi yoktur. Dolayısıyla bir konuda istisna yok ise yargı organı genel kuralı uygulamak zorundadır. Somut olayda geçici 20. maddede tekrar seçilen milletvekilinin yasama dokunulmazlığından faydalanmasını engelleyen ayrı ve açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda yapılması gereken istisnanın kapsamını yorum yoluyla genişletmek veya yorum yoluyla yeni bir istisna getirmek değil genel kuralı uygulamaktır.
90. Eldeki somut uyuşmazlıkta genel kural olan Anayasa"nın 83. maddesi dar, istisna olan geçici 20. madde ise geniş yorumlanmıştır. Bir istisna geniş yorumlanamaz ve istisnanın kapsamı genişletilemez. Bu ilkenin doğal sonucu olarak başvurucunun yeniden milletvekili seçilmesinden sonra statüsünün geçici 20. madde ile getirilen istisna kapsamına girip girmediği konusunda tereddüt oluşmuş ise başvurucunun durumunun o istisnanın kapsamına girmediği, dolayısıyla kaideye tabi olduğu kabul edilmelidir.
91. Anayasal bir kurum olan yasama dokunulmazlığı milletvekillerinin bir engelle karşılaşmadan yasama faaliyetlerine serbestçe katılmalarını sağlamaya yönelik bir koruma mekanizması niteliğindedir. Bu nedenle yasama dokunulmazlığı, temsili demokrasisinin işleyişi bakımından önemli bir işleve sahiptir. Anayasa yargısına hâkim olması gereken hak eksenli yaklaşım yasama dokunulmazlıklarına ilişkin anayasal kuralların yorumlanması için de geçerlidir. Nitekim Anayasa Mahkemesi önceki kararlarında bu yaklaşımının bir sonucu olarak Anayasa"nın 83. maddesine getirilen istisnaların Anayasa"nın 67. maddesinde güvence altına alınan seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı da dikkate alındığında "dar ve özgürlük lehine yorumlanma"sı gerektiğini ifade etmiştir (Mustafa Ali Balbay, 114; Mehmet Haberal, B. No: 2012/849, 4/12/2013, 99).
92. Buna karşın başvurucunun milletvekili seçildikten sonra yargılandığı davada durma kararı verilmeyerek tahliyesine hükmedilmeksizin yargılanmaya devam olunması ve bölge adliye mahkemesinin mahkûmiyet hükmünün onanması Anayasa"nın geçici 20. maddesi ile getirilen istisna hükmünün lafzına ve amacına aykırı olarak geniş bir biçimde ve başvurucunun Anayasa"nın 67. maddesinde koruma altına alınan seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının aleyhine olacak şekilde yorumlanması ile mümkün olmuştur.
93. Sonuç olarak Anayasa"nın geçici 20. maddesi ile getirilen istisna hükmünün yeniden milletvekili seçilen başvurucu hakkında uygulanması mümkün değildir. Yeniden milletvekili seçilen başvurucunun Anayasa"nın geçici 20. maddesi kapsamında değerlendirilerek genel hüküm olan 83. maddesinin dördüncü fıkrasının emredici hükmü gereği dokunulmazlığı tekrar kazandığının kabul edilmemesi, maddenin sözüyle çelişen ve anayasa koyucunun iradesine aykırı bir yorum olmuştur."
AİHM ve AYM kararlarının bağlayıcılığı sorunu:
28.01.1987"de Avrupa İnsan Hakları Komisyonu"na başvuru yetkisinin kabul edilmesiyle iç hukukun bir parçası haline gelen bireysel başvuru ya da anayasa şikayeti, değişiklik gerekçesinde, kamu gücü tarafından, temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen bireylerin başvurdukları olağanüstü bir kanun yolu olarak tanımlanmaktadır.
Anayasanın 90/5 maddesi sarahatine göre AİHS, iç hukukun ayrılmaz bir parçasıdır ve kanunlarla uyuşmazlık halinde uygulanma önceliği bulunmaktadır. Anayasa Mahkemesi sözleşme hükümlerini "destek norm" olarak kabul etmektedir. AİHM ise sözleşmeyi, "yasa sözleşme" olarak vasıflandırmakta, üye devletlerin sözleşmeye uygun hukuki düzenleme yapma ve AİHM içtihatlarına uyma mecburiyetlerini vurgulamaktadır. Esasen Sözleşmenin "Kararların bağlayıcılığı ve infazı" kenar başlıklı 46/1. maddesine göre; Sözleşmeci Taraflar, taraf oldukları davalarda Mahkemenin verdiği kesinleşmiş kararlara uymak mecburiyetindedirler.
AİHS ile AİHM"nin yargı yetkisinin tanınması ile birlikte, ulusal mahkemeler ile AİHM arasında ortaya çıkan yetki çatışmasının,"ikincillik ilkesi", "takdir alanı doktrini" ve "dördüncü derece yargı yeri doktrini" gibi çareler üretilmiş ve geliştirilmiştir. Aynı sorun 07/5/2010 tarihi itibariyle (5982/18 md.) derece ve temyiz mahkemeleri arasında da yaşanmaktadır.
Gerek AİHM (Kemmche/Fransa, B.No:17621/91,24.11.1994), gerekse AYM (B.No:2013/1728,12.11.2014), dördüncü yargı yeri doktrini çerçevesinde ikincil niteliği gözardı edilip, itiraz, istinaf ve temyiz gibi kanun yolu derecesinde görerek yapılan bireysel başvuruları kabul edilemez bulmaktadır. Açık keyfilik veya bariz takdir hatası içermedikçe ulusal hukukun yorumlanıp uygulanmasıyla, ilgili hukuki sorunları her iki mahkeme de incelememektedir.
Anayasa Mahkemesi, ...Başvurusu ile ilgili olarak 15.3.2018 tarih 2018/3007 sayılı kararında, ilgili AİHM ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu (28/4/2015 tarihli ve E.2013/9-464, K.2015/132) kararlarına da atıfta bulunarak, AİHM ve AYM kararlarının bağlayıcılığı, ikincillik niteliği, inceleme yetki ve sınırları hakkında ayrıntılı tespitlerde bulunmuştur.Anılan kararın ilgili bölümleri şöyledir;
"... Anayasanın 148. maddesi uyarınca herkesin Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunma hakkı bulunmaktadır. Anayasa Mahkemesinin diğer kararları gibi bireysel başvuruları inceleyen Bölüm kararları da yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlamaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM); Sözleşmenin 46. maddesi bağlamında, devletlerin taraf oldukları başvurulara ilişkin olarak verilen AİHM kararlarıyla bağlı olma yükümlülüğü altına girdiğini vurgulamaktadır (Del Rio Prada/İspanya [BD],B. No: 42750/09, 21/10/2013, § 137). AİHM"e göre bu, Mahkemenin bir ihlal bulduğunda davalı devletin sadece Sözleşme"nin 41. maddesine göre hükmedilen tazminatı ödeme yükümlülüğünü değil bunun yanında AİHM tarafından bulunan ihlalin ortadan kaldırılması için iç hukukta bireysel ve/veya -gerekiyorsa- genel tedbirler alma ve başvurucuyu, Sözleşme ihlal edilmemiş olsaydı bulunacağı duruma mümkün olan en yakın konuma getirecek şekilde ihlalin etkilerini telafi etme yükümlülüğünü de barındırmaktadır (Del Rio Prada/İspanya, § 137)
AİHM, Hasan Uzun/Türkiye (B. No: 10755/13, 30/4/2013) kararında Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunun AİHM"e başvurmadan önce tüketilmesi gereken bir iç hukuk yolu olduğu sonucuna varırken Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığını da dikkate almıştır. Bu bağlamda AİHM, Anayasa"nın 153. maddesinin altıncı fıkrasında yer alan ve Anayasa Mahkemesi kararlarının devletin tüm organları ile gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağını ifade eden hükme atıf yapmış ve Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruya ilişkin kararlarına uyulmasına ilişkin bir sorun yaşanmayacağını değerlendirmiştir (Hasan Uzun, § 66).
2010 yılında Anayasanın 148 maddesinde yapılan değişiklikle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruları karara bağlama yetki ve görevi verilmiştir. Bu değişikliğin gerekçesi şöyle ifade edilmiştir:
Anayasanın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı Kanun"un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre herkes, Anayasa"da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden Sözleşme ve buna ek Türkiye"nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Anayasa"nın 148. maddesinin birinci fıkrasında Anayasa Mahkemesine bu başvuruları karara bağlama yetki ve görevi verilmiştir.
6216 sayılı Kanun"un 49. maddesinin (6) numaralı fıkrası uyarınca Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurulara ilişkin incelemesi, "bir temel hakkın ihlal edilip edilmediği" ve "bu ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi" ile sınırlıdır.
Anayasa"nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası ile 6216 sayılı Kanun"un 49. maddesinin (6) numaralı fıkrasına göre kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlar bireysel başvuruda incelenemez. Aynı Kanun"un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre ise ihlal kararı verilmesi halinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilirken yerindelik denetimi yapılamaz.
Bu hükümlerin Anayasa"nın 148. maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarında düzenlenen Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruları karara bağlama yetki ve göreviyle birlikte değerlendirilmesi gerekir. Bu görevi kapsamında Anayasa Mahkemesi, Anayasa ve Sözleşme"nin ortak koruma alanında bulunan temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddiasıyla yapılan bireysel başvuruları incelemek ve karara bağlamak durumundadır. Anayasa Mahkemesi, bu incelemeyi temel hak ve özgürlüklere ilişkin olarak Anayasa"da öngörülen güvencelere göre yapar.
Dolayısıyla Anayasa ve Kanunda bireysel başvuruda inceleme yasağı getirilen alanın temel hak ve özgürlüklere ilişkin olarak Anayasa"da öngörülen güvencelerle ilgili olduğu düşünülemez. Bu alan, bireysel başvuru kapsamı dışındaki hukuka aykırılık iddialarına ilişkindir. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesinin birçok kararında da ifade edildiği üzere temel hak ve özgürlüklere müdahale söz konusu olmadıkça hukuk kurallarının uygulanması ve yorumlanması ile delillerin takdiri ve değerlendirilmesi derece mahkemelerine aittir (örnek olarak bkz. Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42; Sabahat Beğik ve diğerleri [GK], B. No: 2014/3738, 21/12/2017, § 23). Ancak temel hak ve özgürlüklere müdahalenin söz konusu olduğu durumlarda derece mahkemelerinin takdir ve değerlendirmelerinin Anayasa"daki güvencelere etkisini nihai olarak değerlendirecek merci Anayasa Mahkemesidir. Bu itibarla Anayasa"da öngörülen güvenceler dikkate alınarak bireysel başvuru kapsamındaki temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilip edilmediğine ilişkin herhangi bir inceleme "kanun yolunda gözetilmesi gereken hususun incelenmesi" veya "yerindelik denetimi" olarak nitelendirilemez.
Aksinin kabulü durumunda Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruları karara bağlama yetki ve görevinin işlevsiz hale geleceği, bunun da bireysel başvurunun etkili bir hak arama yolu olarak öngörülmüş olması amacıyla (bkz. §§ 40, 48) bağdaşmayacağı ortadadır. Anayasa"daki temel hak ve özgürlüklerle ilgili güvenceler kapsamında inceleme yapılmasının kanun yolu denetimi olarak değerlendirilmesi, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruları inceleme ve karara bağlama görevinin yerine getirilememesi sonucunu doğurur."
Bu durumda (iç) hukukun yanlış yorumlandığını, delillerin yanlış değerlendirildiğini ve uyuşmazlık sonucunun adil olmadığını ileri süren başvurular kural olarak AİHM /(AYM) tarafından, kanun yolu şikayeti olarak görüldüğünden kabul edilemez bulunmaktadır. Bunun istisnası, keyfi uygulama veya bariz kanuna aykırılık halleridir. AİHM ve AYM kararlarında anayasa ve sözleşmede tanınan bir hakkın ihlali ile sonuçlanan hukuka aykırılıklar kanun yolu şikayeti olarak nitelendirilmemektedir (Gökcan H.Tahsin Bireysel Başvuruda Denetim Yetkisinin Sınırları TBB Dergisi).
AİHM sanığın başvurusu üzerine verdiği kararda da, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının, Anayasa’nın 153. maddesinin 6. fıkrasından doğan bağlayıcı niteliğini dikkate alarak,bireysel başvuruya ilişkin olarak Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uygulamada riayet etme hususunun, öncelikle (a priori) Türkiye’de sorgulanmaması gerektiği ve bu mahkemenin ihlâl kararlarının etkin bir şekilde uygulanmasından şüphe duyulmasına yer olmadığı kanaatine varmıştır.
Şu hale göre; özellikle yargılama ve olağan yasa yolları süreci tamamlanmadan yapılan bireysel başvuru incelemelerinde, AYM"nin delil değerlendirmesinin hak ihlali bağlamında da olsa, asıl yargılama mercileri ile bir yetki çatışması sonucunu doğurduğu açıktır. Hak ihlalini netice veren meşru müdahale için ikame olunan delilin yeterli olup olmadığına ilişkin tespitin, yargılama konusu suçun sübut ve/veya vasfının tayini yönünden de belirleyici olacağında kuşku yoktur. Ne var ki, yargılama süreci tamamlanmış ve kanun yolu incelemesinden de geçerek kesinleşmiş hükümler yönünden gerçekleştirilen bireysel başvuru sonucunda tespit edilen hak ihlallerinin, gerektiğinde yeniden yargılama sebebi olarak kabul edildiği (CMK 311) sistemde, yargılamanın devamı sırasında ihlal neticesini doğuracak tespitlerin yargılama mercilerince göz ardı edilmesi düşünülemez. Aslolanın haksız-ölçüsüz bir müdahaleye maruz bırakılan temel hakkın bir an önce teslimi olduğuna göre, sair çatışma ve tartışmaların bu değerin önüne geçmesine "hukuk düzeninin tekliği" ilkesi de müsaade etmez.
Bu nedenle Anayasanın geçici 20. maddesinin, Anayasa Mahkemesinin Daireyi de bağlayan kararı doğrultusunda yorumlanması ve anlaşılması gerektiğinden; Anayasa"nın geçici 20. maddesi ile getirilen istisna hükmünün, yeniden milletvekili seçilen sanık hakkında uygulanması mümkün değildir. Genel hüküm niteliğindeki Anayasanın 83. maddesinin dördüncü fıkrasının emredici hükmü gereği dokunulmazlığı tekrar kazandığının kabul edilmesi gerekir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:
Gerek safahatta birleşen kamu davalarına konu 17.08.2015, 10.10.2015, 18.10.2015, 12.12.2015, 31.12.2015, 01.01.2016, 07.01.2016, 29.03.2016 ve 19.01.2015 tarihlerinde işlendiği iddia olunan müsnet kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme, yönetme, bunların hareketlerine katılma suçunun niteliği itibariyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83/2. maddesinde işaret olunan ve 14/2. maddesi kapsamında kalan suçlardan olmaması ve gerekse Anayasanın geçici 20. maddesi ile getirilen istisna hükmünün, yeniden milletvekili seçilen sanık hakkında uygulanmasının mümkün bulunmaması karşısında, Anayasanın 83. maddesinin dördüncü fıkrasının emredici hükmü gözetilerek verilen durma kararında bu suç yönünden hukuka aykırılık görülmediğinden istemin reddine karar verilmiştir.
Fakat;
3713 sayılı Kanunun 7/2 maddesinde düzenlenmesi itibariyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83/2. maddesinde işaret edilen ve 14/2. maddesinde gösterilen temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılması niteliğinde olduğunda kuşku bulunmayan ve bu nedenle yasama dokunulmazlığının istisnası kapsamında kalan terör örgütü propagandası yapmak suçu ile ilgili olarak verilen durma kararında, soruşturma tarihleri de gözetildiğinde usul ve kanuna aykırı olduğundan kanun yararına bozulmasına, istemin bu suç yönünden kabulüne karar vermek gerekmiştir.
V- SONUÇ;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 21.06.2021 tarih ve ... sayılı kanun yararına bozma isteminin kısmen KABULÜNE, ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.01.2021 tarih, 2021/11 esas ve 2021/17 sayılı kararının, terör örgütünün propagandasını yapmak suçu nedeniyle verilen durma kararı yönünden 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 309. maddesi gereğince kanun yararına BOZULMASINA, talebin kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme, yönetme, bunların hareketlerine katılma suçu ile ilgili durma kararı yönünden REDDİNE, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.11.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.