1. Hukuk Dairesi 2016/136 E. , 2018/14758 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTAL-TESCİL-TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptal-tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu iptal tescil ve tenkis isteklerine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ..."un 84 parseldeki 1/2 payını eşi davacı ..."a satış vaadiyle sattığını, satış vaadinin tapuya şerh edildiğini, taşınmazın 1/2 payını ise Türkiye Kızılay Derneğine bağışladığını ancak satış vaadi şerhinin 30.05.2005 tarihinde Türkiye Kızılay Derneğinin yetkilisinin yazılı talebi ile terkin edildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile taşınmazın 1/2 payının davacı ... adına tesciline, geri kalan 1/2 pay için de yapılan bağışın iptali ile miras payları oranında adlarına tapuya tesciline, mümkün olmadığı takdirde tenkis hükümlerinin uygulanmasına karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ..."un, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil talebinin husumetten reddine, davacı ..."nın tenkis talebinin kısmen kabulüne; diğer davacılar ... ve ..."in tapu iptal ve tenkis taleplerinin reddine dair verilen karar Dairece “Dava konusu taşınmazın 1/2 payı davalı adına kayıtlı olmayıp muris ... adına kayıtlı olduğundan davacı ..."un satış vaadi sözleşmesi nedeniyle... adına kayıtlı olan 1/2 payın iptali ile adına tescili talebinin reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. Tarafların diğer temyiz itirazlarına gelince; somut olayda, dava konusu taşınmazın ½ payı davalı kuruma bağış biçiminde temlik edilmiştir; davalıya bağış biçimde temlik edilen pay bakımından 01.04.1974 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı, bu şekildeki temliklerin koşullarının varlığı halinde tenkis hükümlerine tabi olacağı açıktır. Davalı da yargılama sırasında taşınmazı verip, bedel almak istediğini beyan etmiştir. Hal böyle olunca;davalı, seçme hakkını kullanarak taşınmaz payını aynen vermek istediğine göre, mahkemece yapılacak iş mirasbırakanın tasarruf nisabının karşılığını
bedel olarak belirleyerek davacı ..."ya bu bedeli mahkeme veznesine depo ettirmek sonrasında tescile karar verilmesi gerekirken bu hususun gözardı edilmesi bozmayı gerektirmiştir.’’ gerekçesi ile bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davacı ...’nın tenkis isteği bakımından davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca tenkis isteği bakımından davacı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde olmadığından reddine.
Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesi uyarınca, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri, hüküm sonucu,yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini, hükmün verildiği tarih ve hakim veya hakimlerin ve zabıt katibinin imzalarını, gerekçeli kararın yazıldığı tarihi içermesi, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur.
Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir.
Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılması bu kısımların bağımsız bir şekilde onandığını göstermez, hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usuli kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır.
Bozma kararı üzerine önceki hüküm tamamen ortadan kalkar. Bu sebeple bozma kararından sonra mahkemece 6100 sayılı Kanun"un 297. maddesinde belirtilen unsurları içeren yeni bir karar verilmek zorundadır.
O halde, bozma sonrası hüküm tesis edilirken bozma kapsamı dışında bırakılan ancak onanmasına da karar verilmeyen hususlarda hüküm tekrarı yapılması gerekirken davacı ...’nın satış vaadine dayalı tapu iptal ve tescil isteği ile diğer davacıların muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil olmadığı takdirde tenkis istekleri bakımından hüküm kurulmaması doğru değildir.
Hal böyle olunca; bozma sonrası hüküm tesis edilirken bozma kapsamı dışında bırakılan ancak onanmasına da karar verilmeyen hususlarda hüküm tekrarı yapılması ve davacılar tarafından temyize getirilmemesi nedeniyle yargılama giderleri yönünden davalı lehine kazanılmış hak oluştuğu da gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken bu hususlarda hüküm kurulmaması isabetsizdir (HGK 2013/9-1989 E.ve HGK 2017/12-705 E.).
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.