"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki “
“tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Denizli 1.İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 22.02.2007 gün ve 2006/1744 E.-2007/178 K. sayılı kararın incelenmesi taraflar vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 13.09.2007 gün ve 2007/13210 E., 2007/13300 K. sayılı ilamı ile; (...1-Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tescil ve tespiti yönünden; dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; tarafların yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün; Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tescil ve tespitine ilişkin bölümün ONANMASINA,
2-Davacının, hükmün; yeniden yapılandırma hakkının saklı tutulmasına ilişkin talebinin reddine ilişkin temyiz incelemesine gelince;
Mahkeme kararının, Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 388 ve 389.Maddelerinde tanımlanan unsurları taşıması ve “
“iki tarafa tahmil ve bahşedilen haklar şüphe ve tereddüdü mucip olmayacak surette gayet sarih ve açık yazılması”
” yönündeki hükümlerinin kararın yazımında dikkate alınması gerekirken , davacının 5458 sayılı yasa kapsamında yeniden yapılandırmadan yararlandırma hakkının saklı tutulmasına yönelik isteminin, gerekçe gösterilmeksizin reddine karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi; davanın yasal dayanağını teşkil eden 04.03.2006 gün ve 26098 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01.04.2006 tarihinde yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Prim Alacaklarının Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında 5458 sayılı Kanunun 2.maddesinde “
“17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa göre, 31.03.2005 tarihine kadar tahakkuk ettiği halde bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar ödenmemiş olan prim ve sosyal güvenlik destek primi borçları; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki ay içerisinde Kuruma yazılı olarak başvurmak şartıyla, bu madde ve 3 üncü madde hükümlerine göre yeniden yapılandırılır “
“hükmünün öngörülmesine, 3.maddenin 1.fıkrasında ise“
“ Borçların yeniden yapılandırılmasında; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle aylık bazda borcun ağırlıklı yaşı ve miktarına göre taksitlendirme süresine esas olan yöntemi tespit etmeye, yapılandırılan borcun peşin veya altmış aya kadar eşit taksitler halinde ödenmesine, ilk taksit ödeme süresini belirlemeye, başvuru süresini bir aya kadar uzatmaya, “
“çok zor durum”
” halinin uygulanmasına ilişkin hususlar ile diğer usul ve esasları belirlemeye Sosyal Sigortalar Kurumu ve Bağ-Kur Yönetim Kurulları yetkilidir.”
” Hükmüne istinaden Bağ-Kur Yönetim Kurulu’nun 30.05.2006 tarih ve 327 sayılı kararı ile başvuru süresinin 30.06.2006 tarihine kadar uzatılmış olması karşısında, işbu tescil ve tespit davasının da anılan süre içerisinde (30.06.206. tarihinde) açılmış bulunmasına, ayrıca 2926 sayılı Kanunun 36.maddesi uyarınca, Kurumun prim alacaklarının ürün bedellerinden tevkifat yoluyla tahsil edilmesinin mümkün bulunmasına, anılan yasanın 5.maddesinde “
“Sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemez ve kaçınılamaz”
” hükmünün, 9.maddesinde “
“Bu Kanuna göre sigortalı sayılanlardan, sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren üç ay içinde Kuruma kayıt ve tescillerini yaptırmayanların tescil işlemleri, Kurumca resen yapılır.”
” hükmünün öngörülmesine, tarımda kendi adına bağımsız çalışanlarla ilgili sigorta primlerinin; ürün bedellerinden tevkifat yoluyla kesilerek ilgili kişi adına Bağ-Kur hesabına yatırılmak suretiyle ödenmesi halinde, kayıt ve tescil için Kuruma başvuru olmasa dahi belirtilen şekildeki prim ödeme olgusunun, tarımda kendi adına bağımsız çalışan kişinin kayıt ve tescil konusundaki iradesini ortaya koyduğunun delili olarak kabulü ile Bağ-Kur’un iş bu primleri tahsil etmesine rağmen, sigortalıyı tevkifat tarihi itibariyle resen kayıt ve tescil etmemesi, yasanın kendisine yüklediği bu mükellefiyete açık bir aykırılık oluşturmasına, bu bağlamda davalı Kurumun, Yasa ile kendisine yüklenen resen tescil görevini yerine getirmemesinin sonuçlarının sigortalıya yükletilmesinin Medeni Kanunun 2.maddesinde ifadesini bulan evrensel nitelikleri objektif iyiniyet kuralıyla bağdaştırılmasının mümkün bulunmamasına, mahkemece yapılanın, Kurumca yapılması gerektiği halde yapılmayan tescil ve tespit işlemine ilişkin bulunmasına göre, davacının 5458 sayılı yasadan yararlanma hakkının saklı tutulmasına yönelik isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
0 halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…
…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Taraflar vekilleri
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
I-Davalı SSK vekili 04.07.2008 günlü dilekçesinde, temyiz isteminden “
“sarfınazar”
” ettiklerini bildirmiş ise de; dosyaya sunulan vekaletnamesinde temyizden vazgeçme yetkisi bulunmadığı gibi bu konuda davalı Kurum tarafından verilmiş bir talimat da mevcut olmadığından ortada geçerli bir temyizden feragat bulunmadığı kabul edilmiştir.
Ancak, davalı Kurum vekilinin, ilk hükme yönelik temyiz itirazları Özel Dairece reddedildiğinden hüküm, davalı yönünden kesinleşmiştir. Bu nedenle direnme kararını temyizde hukuki yararı bulunmadığından, temyiz dilekçesi reddedilmelidir.
II-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle;
Hukuk Genel Kurulu’nun 27.02.2008 gün ve 2008/10-151 E.-2008/206 K. sayılı ilamında da aynı ilkenin kabul edilmiş olmasına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : 1-Davalı Kurum vekilinin temyiz dilekçesinin (I).bentte açıklanan nedenlerle REDDİNE,
2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarının (II).bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.’un 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 17.12.2008 gününde, oybirliği ile karar verildi.