11. Hukuk Dairesi 2019/1759 E. , 2020/156 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 26/12/2017 tarih ve 2016/417 E- 2017/472 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 22/02/2019 tarih ve 2018/798 E- 2019/180 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun"un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davalının 2015/39907 başvuru numarasıyla "şekil + SEWSTAR" ibareli markanın tescili için davalı kuruma başvurduğunu, markanın içerdiği esas itibariyle iki "L" harfinin karşılıklı olarak konumlandırılmasıyla elde edilen şeklin müvekkiline ait 86679 numaralı "ŞEKİL" markası ile 25. ve 28. sınıflar bakımından tescilli olduğunu, ayrıca 85432 ve 2004/26417 numaralı "ŞEKİL+LOTTO" ibareli tescilli markalarının bulunduğunu, davalı marka başvurusunda yer alan şeklin müvekkili markalarında yer alan şekil ile birebir aynı denecek kadar benzer olduğunu, itiraza konu bu başvurunun müvekkiline ait markalar ile tertip tarzının şekil unsurunun marka başında-kelime unsurunun ise devamında ve aynı düzlemde tertip edilmiş olmaları itibariyle de benzer olduklarını, söz konusu şeklin iki adet "L" harfinin bir biri ile karşılıklı gelecek bir biçimde konumlandırılmasıyla elde edilmiş olan özgün bir tasarım olduğunu, karşılıklı "L" harflerinin müvekkilinin aynı zamanda ticaret unvanını da oluşturduğunu, itiraza konu markadaki şeklin, bir çok farklı biçimlerde tertip edilme imkanı varken, müvekkilinin markasında esas unsur olarak yer alan şekle iltibas teşkil edecek bir şeklin esas unsur olarak seçilmesinin iyiniyet ile bağdaşmayacağını, müvekkiline ait markaların tanınmış marka olduğunu ileri sürerek TPMK YİDK’nın 10.10.2016 tarih ve 2016-M-9604 sayılı itirazın reddine dair kararının ve davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket cevap vermemiştir.
İlk derece mahkemesince tüm dosya kapsamına göre; taraf markalarını oluşturan şekillerin "L" harfinin farklı şekillerde birleştirilmesi ile elde edilen geometrik şekiller olduğu, davaya konu marka başvurusunda yer alan şekil unsurunun davacı markalarında yer alan şekil unsurundan farklı olarak bir baklava dilim görüntüsünü anımsatsığı, davacı markalarında yer alan şekil unsurunun ise iki ters yönlü ok şekli izlemini verdiği, ayrıca kullanılan renklerin de farklı olduğu, bu durumda davaya konu marka başvurusunun davacı markaları karşısında yeterli düzeyde farklılaştığı, davalı markasında yer alan şekil unsurunun tek başına markaların benzerliğine yol açmayacağı, taraf markaları arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil, anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik ve iltibas tehlikesi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi"nce; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 08/01/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.