Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2008/10-730
Karar No: 2008/732
Karar Tarihi: 03.12.2008

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2008/10-730 Esas 2008/732 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu 2008/10-730 E., 2008/732 K.

Hukuk Genel Kurulu 2008/10-730 E., 2008/732 K.

  • SİGORTALILIK SÜRESİ
  • USULİ KAZANILMIŞ HAK
  • YAŞLILIK AYLIĞI
  • 506 S. SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) [ Geçici Madde 81 ]
  • "İçtihat Metni"

    Taraflar arasındaki “

    “sigortalılık süresinin ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti”

    ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya 1. İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 29.01.2008 gün ve 2006/2-2008/53 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 08.07.2008 gün ve 2008/5690-9895 sayılı ilamı ile; (…

    …Dava, davacının 01.05.1985-15.07.1992 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığının geçerli sayılarak, 01.04.2004 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa gereğince yaşlılık aylığı bağlanması istemine dair olup, mahkemece Dairemizin 17.11.2005 gün ve 8112-11795 sayılı bozma ilamına uyulması sonrası davanın reddine karar verilmiş ise de bozma gereği tam olarak yerine getirilmemiştir.

    Anılan bozma ilamında da belirtildiği üzere, davacının 01.05.1985-15.07.1992 tarihleri arasında 7 yıl 2 ay 14 gün (2594 gün) süreyle 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olduğu ve prim borcu bulunmadığı sabittir. 14.03.1979 olan ilk sigortalılık tarihinden, tahsis talep tarihini takip eden aybaşı olan 01.04.2004 tarihi itibariyle, 14.03.1979 - 31.01.1983 ve 15.09.2001 - 05.01.2002 dönemlerindeki primi ödenmiş 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı (1537 gün) ile 15.07.1992-01.05.2000 ve 01.04.2003-30.09.2003 dönemlerindeki 506 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık süresi (1285 gün) de dikkate alındığında 506 sayılı Yasanın geçici 81/B,a hükmünde öngörülen yaşlılık aylığı bağlama koşullarını yerine getirdiği belirlendiğinden, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

    O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN: Davacı vekili

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

    Dava, davacının 01.05.1985-15.07.1992 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğunun ve tahsis talebini takip eden aybaşı olan 01.04.2004 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa gereğince yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.

    Yerel Mahkemece, ilk kararda; davacının tarımsal faaliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair hüküm, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece; davacının prim ödemeleri dikkate alınarak 01.05.1985-15.07.1992 tarihleri arasında 7 yı,l 2 ay, 14 gün süreyle 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olduğunun anlaşıldığı ve bu süre dikkate alınarak yeniden yapılacak inceleme ile karar verilmesi gerektiğinden söz edilerek bozulmuştur.

    Yerel Mahkemece, bozmaya uyulmasına karşın ikinci kararda davacının sigortalık süresinin yeterli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu hükmün yine davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece içeriği yukarıya alınan gerekçe ile bozulmuştur. Yerel Mahkemece; davacının tarımsal faaliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

    Uyuşmazlığın çözümü, “

    “usuli kazanılmış hak”

    ” kavramının açıklanmasını ve açıklanan olgular karşısında somut olay ve taraflar yönünden gerçekleşip gerçekleşmediğinin irdelenmesini gerekli kılmaktadır.

    Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda “

    “usuli kazanılmış hak”

    ” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.

    Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin yada tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.

    Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “

    “Usuli kazanılmış hak”

    ” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK).

    Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).

    Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2.maddesinde açıklanan “

    “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir”

    ” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.

    Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “

    “usuli kazanılmış hak”

    ” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır:

    Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.

    Benzer şekilde; uygulanması gereken bir kanun hükmü, karar kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilirse , usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (HGK.nun 21.01.2004 gün, 2004/10-44 E, 19 K.).

    Bu sayılanların dışında ayrıca; görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü-6. Baskı, cilt 5, 2001).

    Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün ve 2006/4-519-527 sayılı ilamı, YHGK.’nun 31.05.2006 gün ve 2006/10-307-337 sayılı ilamı, YHGK.’nun 10.05.2006 gün ve 2006/4-230-288 sayılı ilamı).

    Somut olayda, Özel Dairenin 17.11.2005 ilk bozma kararı sonrasında, Yerel Mahkemenin bozmaya uyulmasına karar vermesi karşısında, bozma ilamında değinilen biçimde; davacının, 01.05.1985-15.07.1992 tarihleri arasında 7 yıl, 2 ay, 14 gün süreyle 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olduğu hususu bozma dışı kalarak kesinleşmiş ve davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Doğmuş olan bu usuli kazanılmış hakka Yerel Mahkeme uymak zorunda olduğundan, daha sonra usuli kazanılmış hakkı ihlal eder şekilde, davacının sigortalılık süresi geçerli kabul edilmeyerek davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.

    Hal böyle olunca, ilk bozma kararında işaret edildiği şekilde; 01.05.1985-15.07.1992 tarihleri arasında 7 yıl, 2 ay, 14 gün süreyle 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olduğu bozma dışı kalarak kesinleşen bu dönem hesaba katılarak, 14.03.1979 olan ilk sigortalılık tarihinden, tahsis talep tarihini takip eden aybaşı olan 01.04.2004 tarihi itibariyle, 14.03.1979 - 31.01.1983 ve 15.09.2001 - 05.01.2002 dönemlerindeki primi ödenmiş 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı (1537 gün) ile 15.07.1992-01.05.2000 ve 01.04.2003-30.09.2003 dönemlerindeki 506 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık süresi (1285 gün) de dikkate alındığında 506 sayılı Yasanın geçici 81/B,a hükmünde öngörülen yaşlılık aylığı bağlama koşullarını yerine getirdiği belirlendiğinden, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.

    SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının iadesine, 03.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi