12. Ceza Dairesi 2018/8261 E. , 2019/6852 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza
Suçlar : Tehdit, bilişim sistemine girme ve görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal
Hükümler : 1- Tehdit suçundan dolayı TCK’nın 106/1-2, 62/1-2, 53/1-3, 51/1-3.maddeleri gereğince mahkumiyet
2- Bilişim sistemine girme ve görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından dolayı TCK’nın 44. maddesi yollamasıyla aynı Kanunun134/2, 62/1-2, 53/1-3, 51/1-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
Tehdit ve görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 34. maddeleri uyarınca bütün mahkeme kararlarının, karşıoy da dahil olmak üzere gerekçeli olarak yazılması zorunludur. Gerekçe, hükmün dayanaklarının, akla, hukuka ve dosya içeriğine uygun açıklanmasıdır. Ceza Muhakemesi Kanununun 230. maddesinde ise hükmün gerekçesinde, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin yazılması, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça ifade edilmesi, suç oluşturduğu kabul edilen eylemin gösterilmesi, bunun nitelendirilmesinin yapılması, Ceza Kanununda öngörülen sıra ve esalara göre cezanın ve ayrıca cezaya mahkumiyet yerine veya yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirinin belirlenmesi, cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine ya da ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususa ilişkin istemlerin kabul veya reddine dair dayanakların gösterilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, yasa koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, uygulamada da keyfiliğe yol açacaktır. Bu itibarla keyfiliği önlemek, tarafları tatmin etmek, sağlıklı bir denetime olanak sağlamak bakımından, hükmün gerekçeli olmasında zorunluluk bulunmaktadır. Hükmün gerekçeyi ihtiva etmemesi ise 1412 sayılı Kanunun 308/7 ve 5271 sayılı CMK"nın 289/1-g bendi uyarınca hukuka kesin aykırılık halini oluşturacaktır.
Yerel mahkemece, bu ilkelere uyulmadan, sanığın suç oluşturduğu kabul edilen eylemlerinin ve suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğu, hangi nedenle hangi delillere üstünlük tanındığı tartışılıp değerlendirilmeksizin, iddianameye atıf yapılmak suretiyle yasal gerekçeden yoksun şekilde hükümler kurulması,
2- Kabul ve uygulamaya göre de:
a) Sanık hakkında düzenlenen iddianamede; sanığın, mağdura ait facebook ve telefon hesaplarına rızası dışında girerek bilişim sistemine girme, mağdurun orijinal fotoğrafları ile birlikte çıplaklık içeren fotoğrafları mağdura aitmiş gibi internette paylaşarak görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarını işlediği iddia edilmiş olup, sanığa yüklenen farklı eylemlerden dolayı ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği, TCK’nın 44/1. madde ve fıkrasındaki fikri içtima koşullarının bulunmadığı gözetilmeden, “bilişim sistemlerine girme ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarının sabit olmakla birlikte tek bir eylem ile icra edildiğinden TCK"nın 44. maddesinin bu suçlar yönünden tatbik edilmesine” biçimindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle yazılı şekilde görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
b) TCK"nın 50/3. madde ve fıkrası gereğince, daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş bulunan onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş sanıkların bir yıl ve daha az süreli, diğer sanıkların ise otuz gün ve daha az süreli hapis cezalarının aynı maddenin birinci fıkrasında yazılı yaptırımlara çevrilmesi zorunlu olup, kayden 29.04.1992 doğumlu ve suç tarihinde 21 yaşını bitirmiş olan sanığın, adli sicil kaydındaki ilam hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı olup, hapis cezasına ilişkin mahkumiyetinin bulunmadığı anlaşılmakla, sanık hakkında tehdit suçundan hükmedilen 25 gün hapis cezasının, TCK"nın 50. maddesinin 1. fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi gerekirken, mecburi olan hükümlerin takdiri hükümlerden önce uygulanacağı gözetilmeksizin, sanık hakkında tehdit suçundan hükmolunan 25 gün hapis cezasının TCK"nın 51. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verilmesi ve sanığa asgari hadden tayin edilen hapis cezasının ertelenmesine karar verildikten sonra hükmedilen sonuç ceza miktarı ile orantısız şekilde TCK"nın 51/3. madde ve fıkrası gereğince 2 yıl denetim süresi belirlenmesi,
c) Tehdit suçundan kısa süreli hapis cezası ertelenmiş olan sanık hakkında, TCK"nın 53/4. madde ve fıkrası gereğince, aynı maddenin birinci fıkrasında öngörülen hak yoksunluklarına hükmedilmeyeceğinin gözetilmemesi ve tehdit suçundan kısa süreli, görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan uzun süreli hapis cezaları ertelenmiş olan sanık hakkında, TCK"nın 53. maddesinin 1. fıkrasında yazılı hak yoksunluğuna hükmedildikten sonra, her iki hükümde, “aynı yasanın 53/4. maddesi uyarınca da 53/1. maddesindeki hususların uygulanmasına taktiren YER OLMADIĞINA;” ibarelerine yer verilerek çelişkiye neden olunması,
d) TCK"nın 51/7. madde ve fıkrasında, denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işleyen hükümlünün, ertelenen cezasının kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verileceğinin düzenlendiği gözetilmeden, tehdit ve görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından hükmolunan hapis cezaları ertelenen sanık hakkında, “Sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi hâlinde; ertelenen cezanın 5237 Sayılı TCK’nın 51/7. maddesi uyarınca kısmen veya tamamen infaz kurumunda ÇEKTİRİLMESİNE;” şeklinde, infazı kısıtlar biçimde hükümler kurulması,
e) Tehdit ve görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarının 28.06.2014 tarihinden önce işlendiğinin kabul edilmesi karşısında, 28.06.2014 tarihinden önce işlenen suçlar açısından, 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 72. maddesi ile değişik CMK"nın 231/8. madde ve fıkrasının 2. cümlesinin uygulanamayacağı ve daha önceden verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın yargılama konusu suçlarla ilgili hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına engel teşkil etmeyeceği gözetilmeden, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda ulaşılacak kanaate göre hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediğine karar verilmesi gerekirken, “Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları bulunduğundan” biçimindeki yasal olmayan gerekçeyle sanık hakkındaki hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sair yönleri incelenmeksizin hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 29.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.