16. Ceza Dairesi 2017/1839 E. , 2018/42 K.
"İçtihat Metni" Mahkeme Kararı : Ağır Ceza Mahkemesinin 2
Hüküm : TCK"nın 314/2, 62, 53, 58, 3713 sayılı Kanunun 5. maddeleri gereğince mahkumiyet
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı ve ekindeki dava dosyası, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 99. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesine eklenen 2 ve 3. fıkralar kapsamında bir bütün olarak incelenerek gereği düşünüldü:
Sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan açılan davada yapılan yargılama neticesinde Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.11.2013 gün ve 2011/224 esas, 2013/215 sayılı kararı ile TCK"nın 314/2, 62, 53, 58, 3713 sayılı Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılmalarına karar verildiği, kararın sanıklar müdafileri tarafından temyiz edildiği, Dairemizin 06.04.2017 gün ve 2016/3685 esas, 2017/3609 karar sayılı ilamı ile bu kararın sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... yönünden oy çokluğu ile bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 07.07.2017 tarihli itirazda;
“İtirazın konusu, sanıklara atılı suç yönünden verilen mahkumiyet hükmüne dayanak teşkil eden iletişimin tespitlerinin yasak delil niteliğinde olmadığına ilişkindir.
Sanıklar hakkında yürütülen soruşturma sırasında Kilis Sulh Ceza Mahkemesi"nin 14/04/2010 gün ve 2010/471 D. İş sayılı kararı ile haklarında verilen mahkumiyet hükümleri onanan sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... hakkında iletişimin tespitine karar verildiği, daha sonra bu kararların bir kaç kez usulüne uygun bir şekilde uzatıldığı, haklarında bozma kararı verilen sanıklar hakkında ise ayrıca bir karar alınmadığı, haklarında iletişimin tespiti kararı bulunan sanıklarla yaptıkları telefon görüşmeleri ve kısa mesaj içeriklerinin haklarında iletişimin tespiti kararı bulunan sanıklar dolayısıyla dosya içine konulduğu ve yerel mahkemece sanıklar aleyhine delil olarak kabul edilerek mahkumiyet hükmü kurulduğu sabittir.
Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... hakkında ayrıca alınmış iletişimin tespiti kararı bulunmadığı, haklarındaki mahkumiyet hükmü onanan diğer sanıklar hakkında alınmış, iletişimin tespiti, dinlenilmesi, kayda alınması kararına dayanılarak yapılan dinlemelerde ortaya çıkan ve suç teşkil eden ilk iletişime dair tespitin, tesadüfü delil olarak hükme esas alınmasında hukuka aykırılıktan söz edilemeyeceği, sanıkların ilişkili olduğu davanın diğer sanıkları ..., ..., ..., ..., ..."in kendileri hakkında verilen iletişimin tespiti dinlenilmesine ilişkin karar üzerine yapılan dinleme çözümlerine ilişkin olarak müdafileri huzurunda verdikleri aşamalardaki savunmalarında, gerek kendileri ve gerekse hakkında dinleme kararı bulunmayan sanıkların eylem ve faaliyetlerine ilişkin anlatımlarda bulunarak bu konuşmaların içeriklerini doğrulamaları, haklarında iletişimin tespiti, dinlenilmesi, kayda alınması kararı bulunmayan ..., ..., ..., ..., ..."in müdafileri huzuru ile verdikleri ve susma hakkını kullanmadıkları aşama beyanlarında konuşma içeriklerini doğrulayarak konuşmalarda örgütsel nitelik bulunmadığı yönündeki savunmaları karşısında hukuka uygun olarak elde edilen kendi ifadeleri ve davanın diğer sanıklarının hukuka uygun savunmaları ve suç teşkil eden ilk iletişimin tespiti dinlenmesine ilişkin delilin de tesadüfü delil olarak hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı, bu delillerden hareketle sanıkların örgütle organik ilişki kurarak örgütsel içerikli toplantı ve faaliyetlerde bulundukları örgütte eleman kazandırma çalışmaları yaptıkları faaliyetlerindeki süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gözetildiğinde silahlı örgüt üyesi olma suçlarının sübuta erdiği ve bu nedenle hükmün onanmasına karar verilmesi gerektiği düşüncesine varıldığından sanıklar hakkındaki mahkumiyet hükmünün, kabule göre bozma nedeni mahallinde infaz aşamasında gözetilmesi mümkün olduğuna işaret edilmek suretiyle onanması gerektiği” ileri sürülerek, Dairemizin 06.04.2017 gün ve 2016/3685 esas, 2017/3609 karar sayılı kararının sanıklar ..., ..., ..., ..., ... bakımından kaldırılması talep edilmiştir.
İtiraz yazısı ve ekindeki dosya incelendiğinde; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının yerinde olmadığı ve Dairemizin 06.04.2017 gün ve 2016/3685 esas, 2017/3609 karar sayılı kararırım düzeltilmesini gerektiren bir neden bulunmadığı anlaşıldığından, itirazın değerlendirilmesi için dava dosyasının Yargıtay Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, sayın üyeler ... ile ..."ın itirazın kabulü gerektiği yönündeki karşı görüşü ile ve oyçokluğuyla 18.01.2018 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY:
Sayın çoğunluğun, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Dairemizin 06.04.2017 tarih ve 2016/3685 esas, 2017/3609 sayılı kararına yapmış olduğu itirazın reddi ile dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine ilişkin kararına Dairemizin mezkur kararında yazmış olduğum karşı görüşün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazında ileri sürmüş olduğu görüş ile müterafik olması sebebiyle itirazın kabulü gerekirken reddi ile dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
KARŞI OY:
Sayın çoğunluğun Dairemizin 06.04.2017 tarih ve 2016/3685 esas, 2017/3609 karar sayılı kararına yapmış olduğu itirazın reddi ile dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine ilişkin karara aşağıdaki gerekçelerle katılmak mümkün olmamıştır.
Anılan karara yönelik itirazın içerik ve gerekçesi, Dairemizin 06.04.2017 tarih ve 2016/3685 esas, 2017/3609 karar sayılı kararında yazmış olduğum karşı görüş yazısı ile bire bir aynı olup, itirazla örtüşmesi nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı yerinde olup, itirazın kabulü gerekirken itirazın reddi ile dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine ilişkin sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.