10. Hukuk Dairesi 2017/6398 E. , 2018/2185 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hak sahibi konumunda yer alan davalının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı gerekçesiyle kesilen ölüm aylığı nedeniyle kendisine yapılan yersiz ödemenin 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hakkında verilen boşanma kararı 21.11.1996 tarihinde kesinleşen davalıya, 26.05.1996 günü yaşamını yitiren sigortalı babası üzerinden 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının/gelirinin, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davalı Kurumca 2010 yılında gerçekleştirilen işlemle 01.11.2008 tarihi itibarıyla kesilerek, 01.11.2008-28.02.2010 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar/gelirler yönünden borç tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılan ilk yargılama sonunda davanın reddine karar verilmesi üzerine, temyiz denetimini yerine getiren Dairemizce, mahkemenin eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verilmesi nedeniyle bozulmuştur. Bozma sonrası yapılan yargılamada; Mahkemece; davanın reddine karar verilmişse de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye elverişli değildir.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin ikinci fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, özellikle Anayasa"nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59.,100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45.,
5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 3.,45-53., 4857 sayılı İş Kanununun 32., 01.10.2011 günün yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6., 24-33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6., 19., 20. maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, davalı ve boşandığı eşinin talep konusu dönemde verdikleri medula sisteminde kayıtlarda görülen adreslerinin de ilgili sağlık kuruluşlarından araştırılmalı, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge/bölgeler yönünden geniş kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı ve davalı ve eşini tanıyabilecek kişiler tespit edilip dinlenmeli, anılan mahallelerde görev yapmış/yapmakta olan muhtar ve azalardan istem hakkında düşünce edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, 02.06.2010 tarihli Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı araştırma raporunda beyanı alınan ... ve ... Mah. ... Cad. No: 23/1 ve No: 26 Keçiören/ANKARA adreslerinde araştırma yapılarak davalı ve eşini tanıyabilecek kişiler tespit edilip dinlenerek "boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama" olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerde BOZULMASINA, 15.03.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.