Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/144 Esas 2017/3083 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/144
Karar No: 2017/3083
Karar Tarihi: 17.04.2017

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/144 Esas 2017/3083 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davalı tarafından mirasın hükmen reddi talebiyle açılan davada, davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, tarafların savunması alınmadan ve usulüne uygun tebligat yapılmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir. Mahkeme kararı, bu nedenle bozulmuştur. Mirasın hükmen reddi istemi süreye tabi olmayıp, murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Terekenin borca batık olduğunun tespiti TMK m. 605/2'ye göre yapılır. Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığı araştırılmak zorundadır. Yasal mirasçılar, terekenin ölüm tarihinde borca batık olduğu yönünde tespit kararı verebilirler. Hukuki dinlenilme hakkı Anayasa m. 36 ve HMK m.27'ye göre güvence altındadır.
14. Hukuk Dairesi         2017/144 E.  ,  2017/3083 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Davacılar tarafından, davalı aleyhine 28/04/2014 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27/11/2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    KARAR
    Dava, terekenin borca batık olduğunun tespiti hukuksal nedenine dayalı olarak TMK"nun 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi isteğine ilişkindir.
    Davacı vekili ve asli müdahil, mirasbırakan Bekir Türkoğlu"nun 30.01.2008 tarihinde vefat ettiğini belirterek terekenin borca batık olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir.
    Hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir.
    TMK"nın 605/2. maddesine dayanan mirasın reddi istemi süreye tabi olmayıp mirasçıların iyiniyetli ya da kötüniyetli olmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, murisin tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK m. 605/2).
    Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler ve tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile

    takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
    Yasal mirasçılar, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işleri yapmamış olmaları veya terekeyi sahiplenmemiş bulunmaları halinde terekenin ölüm tarihinde borca batık olduğu yönünde tespit kararı verilmesini isteyebilirler. Terekeyi sahiplenmiş olan veya sahiplenme anlamına gelen işleri yapan mirasçıların, bundan sonra terekenin borca batık olduğunu ileri sürmeleri Türk Medeni Kanununun 2. maddesindeki dürüstlük kuralına aykırı olur. Hakkın açıkça kötüye kullanılmasını da hukuk düzeni korumaz.
    Savunma hakkı, Anayasanın 36. maddesi ile güvence altına alınmış olup, 6100 sayılı HMK’nun 27. maddesinde de “Hukuki dinlenilme hakkı” başlığı altında ayrıca düzenlenmiştir. Hakim, tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Buna göre hakim iddia ve savunma haklarını kullanabilmeleri için tarafları duruşmaya çağırmak zorundadır.
    Somut olayda; davalıya usulüne uygun tebligat yapılmadan ve savunması alınmadan işin esasına girilerek karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
    Öte yandan yukarıda anılan ilkeler ışığında, miras bırakanın taşınmazlarının mirasbırakanın ölüm tarihinden sonra mirasçılar tarafından kullanılıp kullanılmadığı gibi hususlar üzerinde durularak terekenin mirasçılar tarafından sahiplenilip sahiplenilmediğinin ve miras bırakanın terekesinin aktif ve pasifinin zabıta marifeti ile araştırılmamış olması da doğru görülmemiştir.
    Açıklanan hususlar üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve kararın anılan gerekçelerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.04.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.








    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.