Esas No: 2004/4662
Karar No: 2005/1596
Karar Tarihi: 21.3.2005
Munzam Zarar - Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2004/4662 Esas 2005/1596 Karar Sayılı İlamı
15. Hukuk Dairesi 2004/4662 E., 2005/1596 K.
15. Hukuk Dairesi 2004/4662 E., 2005/1596 K.
- MUNZAM ZARAR
- 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 105 ]
- 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 355 ]
"İçtihat Metni"
Mahalli mahkemesinden verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından İstenmiş olmakla temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra İşin gereği konuşulup düşünüldü:
Dava, BK.nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan munzam zarar alacak istemine ilişkindir.
Yerel mahkemede görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş hüküm davalı tarafça temyiz olunmuştur.
Borçlar Yasasının 105. maddesi uyarınca alacaklının uğradığı zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu takdirde borçlu kendisine hiçbir kusur İsnat edilemeyeceğini kanıtlamadıkça bu zararı dahi ödemekle mükelleftir
Yasa koyucu para borcunun geç ödenmesi halinde bir zararın mevcut olduğunu kural olarak benimsemiştir. Bu zararın karşılanması iki bölümde düşünülmüştür. Birinci bölüm, kanıtlanmadan tahsili talep edilecek zarar miktarıdır ki bu temerrüt faizidir. Diğer bir deyişle temerrüt faizi miktarınca alacaklının zarara uğradığı yasal bir karine olarak kabul edilmiştir. Bunun dışında davacının herhangi bir karineden İstifade etmek olanağı yasal olarak mevcut değildir.
Davacı temerrüt faizini aşan bir zararının mevcut olduğunu kanıtlama-mıştır. Yüksek enflasyon, dolar kurundaki artış, serbest piyasadaki farz oranlarının yüksek oluşu davacıyı ispat yükünden kurtarmaz. Zira davacı para alacağını zamanında alması halinde ne şekilde kullanacağını ispat etmemiştir. Ayrıca alacaklı, uğradığı zararın kendisine ödenen temerrüt faizinden fazla olduğunu kanıtlamak zorundadır. Soyut, enflasyonun ya da bankalarda mevduat için ödenen faizin, temerrüt faizinden yüksek oranda olması munzam zararın gerçekleştiği ve kanıtlandığı anlamına gelmez. Burada davacının kanıtlaması gereken husus enflasyon ve mevduat faizinin yüksekliği gibi yerel olgular değil, kendisinin şahsen ve somut olarak geç Ödemeden dolayı zarar gördüğü keyfiyetidir. Örneğin, alacağını tahsil edememekten ötürü, başkasına olan borcunu ödemek için daha yüksek oranda faizle borç aldığını, alacaklı olduğu parayı zamanında alsa idi yabancı para ile ödemek durumunda olduğu borcunu, geçen süre içinde gerçekleşen bu fark nedeniyle daha yüksek kurdan ödemek zorunda kaldığını kanıtlamak durumundadır.
Dava dilekçesinde İleri sürüldüğü gibi enflasyon ve paranın satın alma gücü, döviz kurlarındaki artışlar, devlet tahvili faiz oranlan gibi faktörler genel, afaki ve doğrudan davacının zararını ifade etmeyen ekonomik konjonktürel olgular olup, BK.nun 105. maddesinde sözü edilen munzam zararın tazminini gerektirmez. Somut olayda faiz oranlan döviz kur artışları Tüfe, Tefe oranlan dikkate alınarak hazırlanan bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi de isabetli olmamıştır. Tüm bu nedenlerle davacı zararın varlığını açıklanan olgular ışığında ortaya koyup kanıtlayamadığından yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönünde hüküm kurulması yerinde görülmediğinden karar bozulmalıdır.
Sonuç: Yukarıda yazılı nedenlerle kararın temyiz eden davalı yararına (BOZULMASINA), 400.00 YTL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 21.3.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.