Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/3336 Esas 2016/14793 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/3336
Karar No: 2016/14793
Karar Tarihi: 15.11.2016

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/3336 Esas 2016/14793 Karar Sayılı İlamı

19. Hukuk Dairesi         2016/3336 E.  ,  2016/14793 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ve davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    - K A R A R -

    Davacı vekili, davalı tarafından asıl borçluya kefil olduklarından cihetle icra takibi başlatıldığını, gayrimenkul ve menkul malları üzerine haciz konulduğunu, asıl borçlu olan şirket ile bir ilgilerinin olmadığını, takibe konu kredi genel sözleşmesinin kefalet bölümünde kredi limitinin belirlenmediğini,hesap kat ihtarnamesinin gönderilmediğini,temerrüde düşürülmediğinden dolayı %72 temerrüt faizinin istenemeyeceğini,icra dosyasındaki tebliğatın usulsüz olduğunu belirterek davalı bankaya borçlu olmadıklarının tespiti ile alacağın %20’si oranında tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının asıl borçlu ile imzalanan genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi bedeli geri ödenmediğinden hesap kat ihtarnamesi çekilerek icra takibine başlanıldığını,davacı hakkındaki takibin itiraz olmadan kesinleştiğini, borcu ödediğine dair iddiasını ispatlaması gerektiğini, davacının kefalet limitinin belirlenmediğini iddia etse de genel kredi sözleşmesindeki tüm borca kefil olduğunun belli olduğunu,icra dosyasındaki tebliğatın usulüne uygun yapıldığını savunarak davanın reddini ve %10 icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
    Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, kredi sözleşmesinin kefalet başlıklı 18. maddesinde kefilin sorumlu olduğu azami miktar belirtilmediği için yasal düzenlemelere uygun olmayan kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığı kabul edilerek davacının borçlu olmadığının tespitine, davalı kötüniyetli kabul edilemeyeceğinden davacının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Taraflar arasındaki sözleşme 17/12/2009 tarihli olup, sözleşmenin 1. sayfasında kullandırılacak kredi limiti belirtilmiştir. Kefalet sözleşmesinde kefilin sorumlu olacağı azami miktar gösterilmemiş olmakla birlikte sözleşme içeriğinden kefilin sorumlu tutulabileceği miktarın anlaşılabilir olması halinde kefaletin geçerli olacağı 12.04.1944 tarih 14/13 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile kabul edilmiştir. Bu durumda mahkemece, davalı bankanın talep ettiği alacağın, hangi kredi sözleşmesinden kaynaklandığının, banka kayıtları üzerinde konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla yapılacak inceleme sonucu belirlenmesi, alacağın davacının kefalet imzasını taşıyan sözleşmeden doğduğu belirlenir ise kefilin kefalet limiti olarak kabulü gereken sözleşme limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile sorumlu olduğu ilkesi dikkate alınarak düzenlenecek rapor tüm delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken, sözleşme tarihi gözetildiğinde somut olayda uygulama yeri bulunmayan 6098 Sayılı Yasa hükümlerine göre yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı banka yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 15/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.