Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından, murislerinin borcu nedeniyle borçlular aleyhine ilamsız icra takibine başlandığı, borçluların mirasın reddi davası açtıklarını belirterek, bu davanın sonuçlanmasına kadar takibin durdurulmasına karar verilmesi talebiyle icra mahkemesine başvurdukları görülmüştür.
Başvuru bu hali ile İİK"nun 53.maddesine dayalı İİK"nun 16.maddesi uyarınca yapılmış şikayet niteliğindedir. İİK.nun 16/1.maddesi gereğince; "konunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere, icra ve iflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir." Aynı kanunun 18/3.maddesinde de; "Aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesi, şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir." düzenlemesine yer verilmiştir.
O halde mahkemece İİK"nun 53.maddesi uyarınca mirasçı borçlular tarafından açıldığı bildirilen mirasın reddi davasının sonucu beklenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken 27.07.2010 tarihli oturuma borçlular vekili duruşmaya katılmadığı ve alacaklı vekilinin de davayı takip etmediği nedeniyle olayda uygulanma yeri olmayan HUMK.nun 409.maddesine göre önce dosyanın işlemden kaldırılmasına ve devamında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ  : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 02.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.