14. Hukuk Dairesi 2015/18267 E. , 2017/3049 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine 05.07.2010-04.08.2010- 05.10.2010 gününde verilen dilekçe ile asıl dava müdahalenin men"i-ecrimisil, birleştirilen davalar geçit hakkı istemi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davada ecrimisil talebinin reddine, müdahalenin men"i konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen davaların kabulüne dair verilen 16.07.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-davalı ... Müh. İnş. Turzm. Tic. ve San. A.Ş tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar inclenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Asıl dava, müdahalenin men"i ve ecrimisil, birleştirilen davalar ise geçit hakkı tesisi istemine ilişkindir.
Mahkemece, asıl dava yönünden ecrimisil talebinin reddine, müdahelenin men"i talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen davaların kabulü ile geçit hakkı tesisine karar verilmiştir.
Hükmü, asıl dosya davacısı ile davalı-birleştirilen dosya davacısı temyiz etmiştir.
1) Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı-birleştirilen dosya davacısının temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2) Davacı-birleştirilen dosya davalısı... temyiz itirazlarına gelince;
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanunu"nun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Somut olayda, asıl dosya davacısı 39 parsel"in paylı maliki olduğunu, davalının dava konusu taşınmazı herhangi bir muvafakati olmamasına rağmen özel yol olarak kullandığını, bu kullanım nedeniyle müdahalenin men"i ve ecrimisil talebinde bulunmuştur. Davalı-birleştirilen dosya davacısı ise, 154- 155 parsellerin maliki olduğunu, genel yola çıkmak için davacı-birleştirilen dosya davalısının taşınmazını fiili yol olarak kullandığını, fiilen kullandığı bu kısımdan 6 metreden az olmamak üzere lehine geçit hakkı tesisi isteminde bulunmuştur.
Dosya içerisindeki tapu kayıtlarına göre davalı-birleştirilen dosya davacısının paylı maliki olduğu 87 parsel sayılı taşınmazın, ulaşılmak istenilen ana yola cephesi olduğu anlaşılmaktadır. Davacı, isterse 154 ve 155 parsel sayılı taşınmazları lehine, yine kendisinin paylı malik olduğu ve yol cephesi bulunan 87 parsel sayılı taşınmazı üzerinden akdi geçit irtifakı kurabileceğinden bu davada geçit hakkı kurulmasını istemekte hukuki yararı bulunmamaktadır.
O halde mahkemece asıl davada davalının müdahalesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğu gözetilerek müdahalenin men"i ve ecrimisil talebinin kabulüne, birleştirilen davalarda ise davacının hukuki yararının bulunmadığı göz önüne alınarak birleştirilen davaların reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 1. bent uyarınca davalı-birleştirilen dosya davacısının temyiz itirazlarının REDDİNE, 2. bent gereğince davacı-birleştirilen dosya davalısı ..."un temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
17.04.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.