4. Hukuk Dairesi 2014/688 E. , 2014/1619 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Söke 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/10/2013
NUMARASI : 2013/75-2013/613
Davacı E.. E.. vekili Avukat A. A.. tarafından, davalı A.. Ş.. aleyhine 08/02/2013 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 11/10/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın tahsili istemine ilişkindir.
Davacı, evli olduğunu bildiği halde dava dışı eşi S. B.. ile internet ortamında birlikte olup aşk içerikli sözler söyleyen davalının eyleminin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu belirterek uğradığı manevi zararın tahsilini istemiştir.
Davalı, davacının dava dışı eşi ile anlaşmalı olarak boşandığını, boşanma davasında manevi tazminat istenminde bulunulmadığını, kendisinden de bu nedenle manevi tazminat istenemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Yerel Mahkemece, anlaşmalı boşanma davasında dava dışı eş hakkında tazminat isteminde bulunulmadığından tazminat isteminden feragat edildiği bu feragatin davalıya da sirayet edeceği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, davacı ile dava dışı eş Sibel Bilgin’in Söke 2. Asliye (Aile) Mahkemesi"nin 2012/498 Esas, 586 Karar sayılı dosyasında; TMK 166/son uyarınca açılan anlaşmalı boşanma davasında karşılıklı olarak tazminat isteminde bulunmayarak anlaşmalı protokol uyarınca boşandıkları anlaşılmaktadır.
6098 sayılı TBK"nın 61. maddesinde haksız eylemin ve bunun sonucunda doğan zararın birden fazla kişi tarafından meydana getirilmesi durumunda zarar görenin dilediği takdirde eyleme katılanların birisinden, birkaçından veyahut tamamından zincirleme olarak sorumlu tutulmalarını isteme hakkına sahip bulunduğu düzenleme altına alınmıştır.
Davaya konu eylem; davalı ile dava dışı eşin birlikteliği şeklinde olup ancak tarafların birlikte gerçekleştirebilecekleri türden bir eylemdir. Bu nedenle davalı ile dava dışı eşin davacıya karşı sorumlulukları müteselsil sorumluluktur.
Davacının anlaşmalı boşanma davasındaki tazminat istemediğine dair beyanı, genel hükümlere dayalı tazminat isteminden açık bir şekilde vazgeçtiği anlamını taşımayacağı gibi tazminat isteminden feragat edildiği şeklinde de değerlendirilemez. Şu halde davacı dilediğinden tazminat isteminde bulunmakta serbesttir. Yerel mahkemece, işin esasına girilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle istemin reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 04/02/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, evli olduğunu bildiği halde onunla duygusal ve cinsel ilişkiye girmek suretiyle kişilik haklarına saldırı iddiasına dayalı manevi tazminat davasıdır.
Eşler evlenmekle birbirlerine karşı cinsel anlamda sadakat yükümlülüğü altına girerler. (MK.185/III) Bu yükümlülüğün ihlali halinde diğer eş TMK 161 maddesine dayalı olarak zina nedenine dayalı boşanma davası açar ve bu davada MK 174/2 maddesinde düzenlenen manevi tazminat isteminde bulunabilir. Böyle bir boşanma davası açarak eşinden tazminat alan kişinin manevi zararı karşılanmış demektir. Boşanma davası açmayan eş, sadakat yükümlülüğüne uymayan eşi affetmiş demektir. Affeden eş manevi tazminat isteminde bulunamaz. Diğer yandan boşanma davası açmakla birlikte hangi sebeple olursa olsun eşinden bu nedenle manevi tazminat istemeyen eşin durumuda aynıdır.
Davalı eş ile ilişkide olan 3. kişinin durumuna gelince; boşanma davasıyla eşinden manevi tazminat alan davacı manevi tazminatın "tekliği ve bölünmezliği" ilkesi gereğince 3. kişiden tazminat isteyemeyeceği gibi bu tazminatı "sadakat" yükümlülüğü olan eşinden istemeyen, istemeyi ihmal eden davacı elbetteki 3. kişiye yönelemez. Diğer yandan MK 2 maddesi gereğince "herkes haklarını kullanırken iyiniyet kaidelerine uymak zorundadır." Davacının eşinden manevi tazminat almışken ya da sadakat yükümlülüğü olan eşi yerine 3. kişiye yönelmesini hukuk düzeni koruyamaz. 3. kişinin bu eylemden dolayı davalı eş ile müteselsil sorumluluğu da kabul edilemez. Zira; sadakat yükümlülüğü sadece eşe aittir.
Belirtilen nedenler itibariyle çoğunluk görüşüne katılmam olanaksızdır. 04/02/2014