8. Hukuk Dairesi 2010/456 E. , 2010/3335 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne dair Varto Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 06.11.2008 gün ve 54/140 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ve müştereği adına tesbit ve tescil edilen parsellerin miktar fazlası olarak 58, 65, 73 ve 77 nolu parsellerin Hazine adına tesbit edildiğini açıklayarak, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 46. maddesi gereğince davalı Hazine üzerindeki tapu kayıtlarının iptali ile 1/2 payının adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddine karar karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 65, 73, 77 parseller ile 58 parselin teknik bilirkişinin rapor ve krokisinde A harfi ile gösterilen 36.666 m2 bölümüne ilişkin tapu kayıtlarının iptali davacı adına tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davanın kısmen reddine, kısmen açılmamış sayılmasına ilişkin önceki hüküm davacı ... ve Orhan Kaya tarafından temyiz edilmekle Dairenin 19.01.2006 tarih ve 2005/8844 Esas, 2006/161 Karar sayılı ilamı ile özet olarak ".... Davanın Orhan ve ... tarafından birlikte açıldığı, yargılama oturumlarına katılmayan davacı Orhan Kaya bakımından açılan ilk davanın açılmamış sayılmasına, ikinci kez aynı hususta açılan ve birleştirilen davanın ise, hak düşürücü süreden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle hükmün buna ilişkin bölümünün onanmasına; davacı ... yönünden ise, dava konusu parsellere revizyon gören tapu kayıtlarının 4753 sayılı yasa gereği Hazine adına oluşturuldukları belirlendiğine göre, tapu kayıtlarının dayanağı belirtmelikler getirtilmeden ve Hazine adına belirtme sebebi üzerinde durulmadan, bundan başka davacı adına tesbit ve tescil edilen parsellerin dayanak kayıtları ve içerdiği sınırlar nazara alınmadan hüküm kurulmasının da eksiklik teşkil ettiği...." gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece, bozma ilamına uyulmakla yukarıda yazılı hüküm kurulmuştur. Bozma ilamına uyulmakla tarafı yararına usuli kazanılmış hak doğar ve mahkemece bozmada belirtilen esaslar çerçevesinde araştırma ve inceleme yapma ve hüküm verme yükümlülüğü doğar.
Dava konusu 58 parsel 27.12.1962 tarih 18,65 parsel aynı tarih 19,7 3 parsel aynı tarih 23 ve 77 parsel aynı tarih 24 nolu tapu kayıtlarının revizyonu ile 11.11.1968 tarihinde Hazine adına tesbitle; 58, 73 ve 77 parsel itirazsız 13.08.1969 tarihinde, 65 parsel ise komisyon kararı ile 30.10.1971 tarihinde tescil edilmişlerdir. Dava, 22.01.1988 tarihinde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 46. maddesinde belirtilen süre içinde açılmıştır. Davalı parsellerin dayanak tapu kayıtları 4753 sayılı Kanun hükümleri uyarınca oluşturulmuştur. Dosya arasında mevcut toprak tevzi belgeleri, belirtmelikler ve ekleri ile tablendikatif cetvelleri ile krokilere göre; nizalı parsellerin toprak tevzi çalışmalarında davacı ve müştereği adına belirtilen ve bilahare tapulama çalışmalarında adlarına tesbit edilen 59, 66 ve 76 nolu tapulama parsellerine uygulanan tapu kayıtlarının miktar fazlası olarak ifrazen tarla vasfı ile Hazine adına belirtildikleri anlaşılmıştır. Dosya içeriğine göre davacılar adına tespit ve tecsil edilen 59 parsel 22.06.1959 tarih 17,66 parsel 22.06.1959 tarih 20 ve 76 parselde yine 22.06.1959 tarih 16 nolu tapu kayıtlarına dayanılarak tesbit edilmişlerdir. Tapu kayıtlarının edinme sebepleri sütunundaki bilgilere göre söz konusu her üç tapu kaydı da Varto Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.12.1958 tarih 1956/103 Esas, 1958/95 Karar sayılı tescil hükmüne dayanılarak oluşturulmuştur ve krokileri mevcuttur. Her üç tapu kaydında yazılı miktarlar fazlası ile kayıt malikleri olan davacılar adına tesbit ve tescil edilmiştir. Dava konusu taşınmazlar davacılar adına belirtilen tescil ilamı üzerine oluşturulan tapu kayıtlarının revizyonu üzerine tesbit edilen parsellerin sınırlarında ve devamında yer almaktadır. Davacılar adına kayıtlı parsellerin tespitlerine esas tescil ilamlarının kesinleştiği tarihten 4753 sayılı Yasa uyarınca Hazine adına oluşturulan kayıt tarihine kadar zilyetlikle edinim süresi ve koşulları oluşmamıştır. Her ne kadar yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından davacının paydaşı olduğu 22.06.1959 tarih 16 ve 17 nolu tapu kayıtlarının hudut itibariyle nizalı 58, 73 ve 77 parselleri de kapsadığı, yine 22.06.1959 tarih 15 sıra nolu tapu kaydının dava konusu 65 parsele uyduğu ve revizyonu yapılmamış olduğu bildirilmekte ise de, yukarıda açıklandığı üzere söz konusu 16 ve 17 numaralı tapu kayıtları miktarı kadar revizyonu yapılmış olduğundan nazara alınamaz. Yani tapu kayıtlarının revizyon gördüklerinin kabulü gerekir. Kaldı ki, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 46. maddesiyle tespitte belirlenen haklara karşı durma ve hak arama için tanınan iki yıllık ek süre, 766 sayılı Tapulama Kanununun yürürlük döneminde mülk edinmede dayanılıp ileri sürülme imkanı olmayan, imar-ihya ve işlemleri tamamlanmamış olsa dahi iskan ve toprak tevzi suretiyle verilen yerler hakkındaki düzenleme ile ilgilidir. Yani, 766 sayılı Yasa döneminde yapılan tespitte belirlenen haklara karşı durma için başvurma imkanı varken, bu hakkını hak düşürücü süre içinde kullanmamış olanları da kapsar biçimde yeniden ek başvuru imkanı sağlanması söz konusu değildir. Dava konusu 65 parsele uyduğu tesbit edilen, revizyon görmediği bildirilen ve yine Varto Asliye Hukuk Mahkemesinin 1956/103 Esas, 1958 Karar sayılı tescil ilamına göre oluşturulan 15 sıra nolu tapu kaydı tesbit tarihi itibariyle oluşmuş durumdadır ve bu kayda dayanılarak tutanağın kesinleşme tarihinden itibaren on yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılmamıştır. Buna göre, açıklanan kayda dayanılarak da iptal ve tescil kararı verilemez. Davanın reddine karar verilmesi gerekirken, toplanan delillerin hatalı değerlendirilmesi suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Kabul şekline göre de; davacı uyuşmazlık konusu parsellerin 1/2"sinin iptali ile adına tesciline karar verilmesini istediği halde, talep aşılmak suretiyle tümü bakımından iptal ve tescil kararı verilmesi de isabetsiz bulunmuştur.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 17.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.