
Esas No: 2015/6817
Karar No: 2016/22666
Karar Tarihi: 20.12.2016
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2015/6817 Esas 2016/22666 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile izin ücreti, asgari geçim indirimi, ücret, fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 01.04.2009-13.08.2012 tarihleri arasında davalıya ait fırında tezgahtar olarak çalıştığını, işten ayrıldığında ücretinin haftalık 350.00 TL net olduğunu, 01.06.2012 tarihinden itibaren haftalık ücretlerinin ödenmemesi, işe başladığı tarihten itibaren diğer alacaklarının ödenmemesi üzerine ... 1. Noterliği’nin 13.08.2012 günlü ihtarnamesi ile iş akdini haklı olarak feshettiğini ileri sürerek,kıdem tazminatı, izin ücreti alacağı, asgari geçim indirimi alacağı, ücret alacağı, fazla mesai ücreti alacağı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı ve hafta tatili ücreti alacaklarını istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkiline ait işyerinde 20.05.2009 tarihinde tezgahtar - kasadar olarak işe girdiğini ve 13.08.2012 tarihinde işverene haber vermeksizin kendi isteğiyle işten ayrıldığını, hemen akabinde başka bir iş yerinde işe başladığını, işe girdiği tarihten itibaren bütün hak edişlerini ve ücretlerini aldığını savunarak,davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece toplanan deliller,tanık beyanları,bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde;davacı işçinin davalı işverenlik nezdinde 20/05/2009 - 13/08/2012 tarihleri arasında 3 yıl 2 ay 23 gün süre ile çalıştığı,tanık beyanları, davacının davalıya ait fırında kasiyer ve tezgahtar olarak çalıştığı, emsal ücret araştırması, ...ının fırın iş yerleri ile ilgili kıyasen uygulanan ücret skalası nazara alınarak davacının en son aylık brüt 1.633,20 TL ücret ile çalıştığı,iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından 13/08/2012 tarihinde ücret ve geniş anlamdaki ücretin ödenmemesi sebebiyle işçi tarafından haklı sebeple feshedildiği anlaşıldığından davacının kıdem tazminatına hak kazandığı ,çalışma süresine göre hak kazandığı 42 gün yıllık izninin davacıya kullandırıldığı ya da bedelinin ödendiği işverence kanıtlanmadığından bilirkişi raporunda hesaplandığı şekilde davacı işçinin yıllık izin alacağı bulunduğu , davacı işçinin asgari geçim indirimlerinin işverence maaş bordrolarına yansıtılmak sureti ile davacıya ödendiği anlaşıldığından asgari geçim indirimi alacağı isteminin reddine, davacı işçinin banka hesabına yapılan ödemeler mahsup edildikten sonra davacının bakiye 439,77 TL ücret alacağı bulunduğu,davacı işçinin davalıya ait fırın iş yerinde 45 saati aşan 17 saat fazla mesai yaptığı tanık anlatımları ile belirlendiği,davacının dini ve milli bayramlarda davalı iş yerinde çalıştığı belirlenmiş olup, ödeme olgusu işverence kanıtlanmadığından bilirkişi raporunda hesaplandığı şekilde davacının fazla mesai alacağı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı bulunduğu,davacının çalıştığı hafta tatili ücretlerinin ödendiği belirlendiğinden davacı vekilinin hafta tatili ücreti alacağı isteminin reddine karar verilerek hüküm kurulmuştur.
D) Temyiz:
Kararı davacı ve davalı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin tüm ,davacı vekilini aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
4857 sayılı Yasanın 8 inci maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı yasanın 37 nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece resen araştırılmalıdır. (Yargıtay 9.HD. 23.9.2008 gün 2007/27217 E, 2008/24515 K.).
Çalışma belgesinde yer alan bilgilerin gerçek dışı olmasının da yaptırıma bağlanmış olması, belgenin ispat gücünü arttıran bir durumdur. Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanunun 8 inci ve 37 nci maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup olmamasının da araştırılması gerekir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında işçilik alacaklarına esas ücretin miktarı uyuşmazlık konusudur. Davacı haftalık net 350,00 TL aldığını iddia etmiş, davalı vekili ise davacının asgari ücretle çalıştığını ve ibraz ettiği belgelerden davacıya izin ücretinin ödendiğini savunmuştur. Sunulan izin belgelerinde 2012 yılına ait izin ücreti olarak 1.350,00 TL davacıya ödenmiştir. Hizmet süresine göre davacının 2012 yılı için 14 gün izne hak kazandığı ödeme belgesindeki bu miktar dikkate alındığında davacının haftalık net 350,00 TL ücret ile çalıştığı davalının sunduğu bu belge ile sabittir.
Mahkemece tazminat ve alacakların davacının iddia ettiği ücret üzerinden hesap edilmesi gerekirken daha düşük ücret üzerinden belirlenmesi hatalıdır.
3-Her ne kadar yıllık ücretli izin fesih ile alacağa dönüşür ise de;davalı davacıya her yıl için izin ücreti ödediğine dair makbuzlar sunmuştur. Bu makbuzlara karşı davacıya diyecekleri sorularak bu ödemelerin yıllık ücretli izin alacağından mahsubu değerlendirildikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yıllık ücretli izin alacağının hüküm altına alınması isabetsizdir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 20.12.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.