Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2014/480 Esas 2014/1609 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/480
Karar No: 2014/1609
Karar Tarihi: 04.02.2014

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2014/480 Esas 2014/1609 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2014/480 E.  ,  2014/1609 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İscehisar Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 28/11/2013
    NUMARASI : 2013/61-2013/524

    Davacı B.. Ş.. vekili tarafından, davalı B.. Ş.. aleyhine 25/03/2013 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın usulden reddine dair verilen 28/11/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 04/02/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.


    KARŞI OY YAZISI

    Dava haksız fiil nedeniyle tazminat talebine ilişkindir.
    Davacı, işletmekte olduğu akaryakıt istasyonunun girişine davalı şirketin kanal inşaatı yaptığını, işi 10 günde tamamlama sözüne rağmen sürüncemede bırakıp gittiğini, bu yüzden zarara uğradığını belirterek 100 TL asgari bedelle bedelsiz alacak davası açmıştır.
    Davalı taraf, söz konusu inşaatın Karayollarıyla yapılan sözleşmeye istinaden, karayolu istimlak sınırı içerisinde yapıldığını, inşaat sırasında mutlaka davacının akaryakıt istasyonuna giriş-çıkış bırakıldığını, zararın oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Yerel mahkemece, HMK 107 gereği, belirsiz alacak davasının, alacağın miktarının tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği durumlara hasredildiği, somut olayda ise davacının kendi ticari defterleri vasıtasıyla buna imkânının olduğu, dolayısıyla eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle usulden davanın reddine karar verilmiştir.
    Davaya konu alacak miktarı başlangıçta tam ve kesin olarak belli değilse ve objektif olarak bunu belirlemek te imkânsızsa belirsiz alacak davası açılabilir. Özellikle haksız fiilden kaynaklanan tazminat taleplerinde, zararın miktarını tam olarak belirlemek için mutlaka uzman veya bilirkişi görüşüne ihtiyaç duyulacağından belirsiz alacak davası açılabilir. (Aynı doğrultuda görüşler için bakınız: 1-KURU, Prof. Dr. Baki-ARSLAN, Prof. Dr. Ramazan ve YILMAZ, Prof. Dr. Ejder, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Ankara 2013, Yetkin Yayınları, sh: 263, 264; 2- PEKCANITEZ, Prof. Dr. Hakan-ATALAY, Prof. Dr. Oğuz ve ÖZEKES, Prof. Dr. Muhammet, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, Ankara 2011, Yetkin Yayınları, sh:304)
    Davaya konu olayda da, davacı elindeki ticari defterlerine bakabilirse de, bunlar hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Zararın miktarını belirlemek için mutlaka bilirkişi incelemesi gereklidir. Dolayısıyla, talebin belirsiz alacak davası olarak ileri sürülmesi mümkündür. Bu nedenle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.04/02/2014

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.