11. Hukuk Dairesi 2017/833 E. , 2018/7200 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 18/05/2016 tarih ve 2014/751-2016/377 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl ve birleşen davada davacı vekili asıl davada, 506 sayılı Kanun"un ek 36 ncı maddesi uyarınca, bütün aktif ve pasifleriyle ..."ya devredilen ... A.Ş. Memur ve Müstahdemleri Sosyal Sigorta ve Yardım Sandığı"nın iştirakçilerini istihdam eden kuruluş olan davalı bankanın fiili ve teknik açık tutarının Hazine hesaplarına yatırılmasının 25.02.2004 günlü yazısıyla istenmiş olmasına rağmen bahse konu borcun kabul edildiği veya sıra cetveline kaydedildiği konusunda herhangi bir bildirimde bulunulmadığını ileri sürerek 61.036.950.318 TL"nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Birleşen davada, asıl davacının bankacılık faaliyetinin sonlandırıldığı ve tasfiye işlemlerini birleşen davalının yürüttüğünü ileri sürerek asıl davada belirtilen gerekçelerle 61.036.950.318 TL"nin asıl ve birleşen davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Asıl davalı ... A.Ş. vekili, ... Bankası A.Ş"nin 1971 yılında tasfiyeye girmesi üzerine, müvekkili bankanın da aralarında bulunduğu bazı bankaların bir protokol düzenleyerek 31.12.1971 tarihi itibari ile...Bankası A.Ş. Memur ve Müstahdemleri Sosyal Sigorta ve Yardım Sandığının 10 Emekli, 7 dul ve 8 yetime ödediği aylıkların meydana getirdiği teknik açığı paylaştıklarını, müvekkili bankanın protokolden doğan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, ancak ..."nun 15.06.2001 tarihli kararıyla bankacılık işlemleri yapma tarihinde
yapılan olağanüstü Genel Kurul toplantısında da bankanın tasfiyesine karar verilmesi nedeniyle ortaya çıkan olumsuz koşullara bağlı olarak sözkonusu protokole ilişkin yükümlülüklerini fiilen yerine getirememeye başladığını, sandığın yönetiminin ... Bankası ... yönetildiğini ve (86.090.070.785) TL teknik açık tutarının talep edildiğini, bilahare ilgili Vakfa bankanın içinde bulunduğu koşullar nedeniyle bağıştan rücu ettiklerinin, bu nedenle borçlarının bulunmadığının bildirildiğini, ancak karşı tarafın talebinde ısrarlı olması üzerine ... 1.Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2003/439 Esas sayılı dosyasından Sandık aleyhine açılan dava ile bağışlamadan rücu nedeniyle ve/veya sözleşmenin yeni şartlara uyarlanması sonucunda protokolden dolayı borçlu bulunmadıkları tespitine karar verilmesinin istenildiğini, davanın devamı sırasında Sandığın ..."ya devredildiğini ve Hazine Müsteşarlığınca (61.036.950.318.-) TL"nın ödenmesinin talep edildiğini, bunun üzerine davanın Hazine Müsteşarlığı"na yöneltildiğini ve halen derdest olduğunu, somut olayda 506 sayılı Kanun"un ek 36. maddesinin uygulanamayacağını, müvekkilinin Sandık iştirakçilerini istihdam etmediğini, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, talep edilen miktarın fahiş olduğunu, 506 sayılı Yasa"nın ek 36. maddesinin 2. paragrafının Anayasa"ya aykırı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davalı ... vekili, husumetin müvekkiline yöneltilemeyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, uyulan Dairemiz bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, asıl ve birleşen davanın dayanağınını davalı bankanın da aralarında bulunduğu 10 bankanın bir araya gelerek yaptıkları sandık üyelerinin sosyal güvenliğini sağlamayı üstlenerek bağış taahhüdü altına girdikleri protokol olduğu, davalı banka tarafından bağışlamadan rücu edildiği ve bu nedenle borçlu olmadığının tespitine dair dava açıldığı, ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27/12/2011 Tarih ve 2010/512 E. 2011/480 K. sayılı ilamı bağışlamadan rücu koşullarının oluşması nedeniyle işbu davanın davalısı bankanın protokelden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, kararın kesinleşmiş olduğu, bu durumda işbu davada davacı tarafından belirtilen protokole göre alacak isteminde bulunulamayacağı gerekçesi ile asıl davanın reddine, birleşen davada verilen kararın kesinleştiği bu nedenle yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, asıl ve birleşen davada davacıdan harç alınmasına yer olmadığı, 20/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.