Taraflar arasındaki "menfi tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 19.12.2006 gün ve 2005/685-2006/670 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 03.03.2008 gün ve 2007/8342-2008/1900 sayılı ilamı ile; (“...Davacı vekili, davalıdan 40.000 YTL tutarında mandalina alımı yapılıp,bedelin teminatını teşkil etmek üzere 40.000 YTL"lık vadesi açık bono verildiğini,7.1.2006 tarihli 20.200 YTL,8.1.2006 tarihli 16.400 YTL.lık makbuz karşılığında ödeme yapılıp borcun 3.400 YTL kaldığını, bedelsiz kalan senedin iadesi gerekirken 39.400 YTL üzerinden icra takibine konulduğunu iddia ederek, borçlu olmadıklarının tespitini ve takibin iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı savunmasında,40.000 YTL"lık mal bedeline karşılık yapılan ödemenin 600 YTL olduğunu, sunulan ödeme belgelerinin tahrif edildiğini ve asıllarının ibrazı gerektiğini beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, ödeme makbuzlarının aslını davalı yanca ibraz edilemediği sunulan kopyalar üzerinde de tahrifata rastlanmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında 40.000 YTL"lık mandalina alım-satım akdi bulunduğu ve 20.11.2004 tanzim 28.1.2005 vadeli 40.000 YTL"lık bononun mal bedeli olarak düzenlendiğinde uyuşmazlık, yoktur.
Uyuşmazlık bono bedelinin haricen ödenip ödenmediği noktasında olup, davacı ödeme belgesi olarak davalıdan sadır olduğunu bildirdiği 7.1.2005 tarih 20.200 YTL ve 8.1.2005 tarih 16.400 YTL"lık makbuzlara dayanmıştır. Kural olarak ödeme belgesinin aslı borçluda bulunur. Bu durumda ödeme belgesi aslını ibraz edecek taraf borçlu davacıdır.
Öte yandan HUMK.nun 151/4.maddesi "zabıtnamenin şahitlerin ve ehlihibrenin ifadelerine ve iki tarafın ikrar ve sulh feragatine taalluk eden kısımları bunların huzurunda okunarak kendilerine imza ettirilir" hükmünü içermektedir.
Davalı yan 19.12.2006 tarihli oturumda kendi beyanı olarak zapta geçen ifadenin kendisine ait olmadığını, düzeltilmesinin talep olunmasına rağmen bu talebin dikkate alınmadığını ve ifadeyi imzalamadıklarını bildirmektedir. İncelenen duruşma tutanağında davalı vekilinin imzadan imtina ettiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, taraf imzasını taşımayan beyanın hükümde dikkate alınması HUMK.nun 151/4. maddesine aykırılık teşkil eder.
Ayrıca davalı, davacının sunduğu kopya olan ödeme fişlerinin de tahrif edildiğini ileri sürmüştür. Tahrifat iddiası teknik inceleme ile ortaya çıkacak bir savunma olup, mahkemece çıplak göz ile yapılan inceleme ile sonuca varılması da HUMK.nun 275.maddesine aykırıdır...”) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 12.11.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.