Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/10808
Karar No: 2017/2992
Karar Tarihi: 12.04.2017

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/10808 Esas 2017/2992 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalı, tapuda adına kayıtlı olan taşınmazın kendisine ait olmadığını, açılan davanın husumetten reddi gerektiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Davacı ise taşınmazın kendisine ait olduğunu, borçların ödendiğini ve hisselerin geri verilmediğini iddia ederek, tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuştur. Mahkeme önce davanın reddine karar vermiş, ancak Yargıtay tarafından bu karar bozulmuştur. Sonrasında müşterek mülkiyete tabi olan taşınmazın diğer mirasçıları da dahil edilmeden tazminat talebinin kabul edilmesine karar verilerek, davalıdan 200.000 TL tahsil edilmiştir. Ancak tüm elbirliği malikleri bakımından karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur. Davanın esası hakkında tarafların gösterdiği delillerin toplanıp değerlendirilerek bir hüküm kurulması gereklidir.
Kanun Maddeleri:
- Borçlar Kanunu 128. madde
- Türk Medeni Kanunu 701-703. maddeler
- Türk Medeni Kanunu 640. madde
14. Hukuk Dairesi         2016/10808 E.  ,  2017/2992 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 03.08.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil olmazsa tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; tazminat isteminin kabulüne dair verilen 14.04.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı,... Konut Yapı Kooperatifindeki ... nolu hisselerini 04.08.1994 tarihli noter senedi ile davalıya devir ettiğini, davalıya yapılan devrin asıl amacın davalıya olan borçlarının teminatını sağlamak olduğunu, bu devrin ardından 05 Ağustos 1994 tarihli "geri verme beyanı" başlığını taşıyan bir belge düzenlendiğini, taraflar arasında düzenlenen geri verme beyanı başlıklı sözleşmenin SS ... Konut Yapı Kooperatifindeki davacı adına isabet eden ve noterden davalıya teminat olarak devir edilmiş ... nolu hisselerin (dairelerin) 174.755 Fransız Frankı tutarındaki borcun ödenmesi halinde davacıya iadesine ilişkin olduğunu, davacının ve ... borcu olan yukarıda belirtilen 174.755 Fransız Frankı tutarındaki borcun sonraki zamanlarda tamamen taksitler halinde ödendiğini, davalıya hiçbir borçlarının kalmadığını, bu aşamadan sonra davalıyla yapılan görüşmeler sonucunda borçların teminatını teşkil eden 71 nolu kooperatif hissesinin geri verildiğini fakat ... nolu hisse (.ili ... ilçesi ... köyü ... mevkii ... pafta ...ada 5 parsel sayılı arsa vasıflı ana taşınmaz üzerindeki ... nolu bağımsız bölüme isabet ettiğini) geri verilmediğini,... İli... İlçesi, ... Köyü,...mevkii, ... pafta, ... ada, 5 parsel sayılı arsa vasıflı ana taşınmaz üzerindeki 58 nolu bağımsız bölüm nolu dublex daire üzerindeki davalı ... adına tescil edilmiş kaydın iptali ile taşınmazın davacı adına tapuda tesciline, tescil talebinin kabul görmemesi veya mümkün olmaması durumunda, yine fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle piyasa fiyatlarına göre tutarının bilirkişiye hesaplattırılarak çıkan rakamın dava tarihinden itibaren hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini istemiştir.
    Davalı, dava konusu taşınmazın şahsına ait olmadığını, açılan davanın husumetten reddi gerektiğini, davanın yetkili mahkemede açılmadığını, davanın davalının ikametgahının bulunduğu mahkemede açılması gerektiğini, alacak davasının zamanaşımına uğradığını, açılan davanın haksız ve dayanaksız olduğunu, borcu ödediğini ve hisseleri iade ettiğini, 88 nolu hissenin kendisine ait olduğunu, davanın reddini savunmuştur.
    Müdahale talep eden ...; dava konusu taşınmazın uzun bir süre önce natamam vaziyette satın alındığını ve tamamladığını, senelerdir kullandığını, açılan davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucu; "Dava konusu kat mülkiyetine tabi 292 ada 5 parsel, 93 adet tamamlanmış 2 adet tamamlanmamış kâgir dubleks mesken ve arsası vasfıyla kayıtlı taşınmaz satış yoluyla 15.09.2003 tarihinde fer’i müdahil ... adına tescil edilmiş, eldeki dava ise 06.01.2009 tarihinde davalı ... aleyhine açılmıştır. Davacının dayandığı ve davalı tarafından kabul edilen 05.08.1994 tarihli ve “geri verme beyanı” başlıklı davalı tarafından imzalanmış olan belge inanç sözleşmesinin kanıtıdır. Davalı aynı zamanda anılan belgedeki borcun daha sonra ödendiğini de kabul etmiştir. Bu durumda yukarıdaki ilkelere göre tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekir ise de; iyiniyetli olmadığı kanıtlanmadan son tapu maliki ...’ın aleyhine açılan bir dava olmadığından yanılgılı değerlendirme ile tapu iptali ve tescil isteminin reddi sonucu itibari ile doğrudur.
    Mahkemece, tazminata yönelik davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ise de; burada önemli olan zamanaşımı süresinin başlangıç tarihinin tespitidir.
    Gerçekten, Borçlar Kanununun 128. maddesi uyarınca zamanaşımı alacağın muaccel olduğu tarihte başlar. Bu süre, mahkemece kabul edildiğinin aksine sözleşmenin yapıldığı veya borcun ödendiği tarih değil, alacağın muaccel hale geldiği tarihtir. Dairemizin uygulamasına göre de şahsi hak sahibi davacı, karşı tarafın ferağ talebinin reddini bildirmediği, başka bir deyişle ferağ umudunu taşıdığı sürece zamanaşımı işlemeye başlamaz. Davacı ferağ umudunu davanın açıldığı tarihte yitirmiş olacağından zamanaşımının geçirildiğinin kabulüne olanak yoktur.
    Bu durumda mahkemece tazminat istemine yönelik çekişmenin esası hakkında tarafların göstermiş oldukları deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, tazminat isteminin zamanaşımının geçtiğinden bahisle reddi doğru görülmemiş" gerekçesiyle bozulmuştur.
    Mahkemece bozmaya uyulmuş ve tapu iptali tescil isteminin reddine, tazminat isteminin kabulü ile 200.000 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Hükmü davacı vekili ve davalı vekilleri temyiz etmiştir.
    Davacı ... yargılama sırasında 04.07.2014 günü ölmüş, ... mirasçı olarak kalmıştır. Mirasçılardan . davacı avukatına vekalet vermiş, diğer mirasçılara tebligat yapılmış ancak davayı takip etmemişlerdir. ... vekili son celse tazminat isteminin 200.000 TL üzerinden kabul edilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacının tapu iptali ve tesciline yönelik davasının reddine, davacılar ... açmış oldukları alacak davasının kabulü ile 200.000,00 TL"nin muris ..."e ait mirasçılık belgesindeki davacı hisseleri nisbetinde kendilerine ödenmesine karar verilmiştir.
    Davacı ..."nin ölümü ile mirası elbirliği mülkiyet rejimine tabidir.
    Elbirliği halinde mülkiyette, mirasçılar arasında ortaklık bağı vardır. Bu kişiler mirasçı sıfatı ile bir mala veya hakka birlikte malik olmak durumundadır. Türk Medeni Kanunu"nun 701 ila 703. maddeleri uyarınca bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği bulunmadığından ortaklardan her birinin eşya üzerinde doğrudan bir hakkı da yoktur. Bu anlatımın doğal sonucu olarak da mülkiyet bütünüyle ortakların tümüne aittir. Elbirliği mülkiyetinde malikler mülkiyet payını ayırmadığından eşya üzerinde paydaş değil ortaktır. Yine bu tür mülkiyette işin özelliği gereği ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Şayet davalı olacaklarsa davanın ortakların tümü aleyhine açılması gerekir.
    Türk Medeni Kanununda bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki açtığı bu davaya devam edilebilmesi için kural olarak öteki ortakların açılan davaya olur vermeleri ya da davanın miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile sürdürülebileceği benimsendiğinden ve dava ehliyetinin varlığı mahkemece re’sen araştırılması gereken hususlar arasında bulunduğundan davaya katılmayan ortakların olurları alınmaksızın veya Türk Medeni Kanununun 640. maddesi uyarınca miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülebileceği gözardı edilerek davaya devamla karar verilmesi doğru değildir. Somut olayda da davacı ..."nin ölümü ile terekesi elbirliği mülkiyetine tabi olup, tüm ortakların takip etmeleri gerektiği gibi Mustafa mirasçıları dışındaki mirasçıların vekilinin beyanlarının diğer mirasçıları bağlamıyacağı, tereke adına beyan olarak kabul edilemeyeceği kuşkusuzdur. TMK. 640 maddesi uyarınca işlem yapılması gerekirken bu husus gözetilmeksizin karar verilmiş olması doğru değil ise de, hükümden sonra ..."in yasal mirasçıları tarafından Av. ...’un vekil tayin edilmiş olmakla, tüm elbirliği ortaklarının aynı vekille kendilerini temsil ettirdikleri, böylece iştirakin sağlandığı anlaşılmıştır.
    Ne var ki; tüm elbirliği malikleri bakımından karar verilmesi gerekir iken yazılı olduğu üzere bir kısım mirasçılar hakkında ve infaza elverişsiz biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle taraf temyizlerinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.04.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi