Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/1035
Karar No: 2018/14659
Karar Tarihi: 19.11.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/1035 Esas 2018/14659 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/1035 E.  ,  2018/14659 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : MÜLKİYETİN TESPİTİ


    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tespit davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;


    -K A R A R-

    Dava, 5737 sayılı Yasanın 17.maddesine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tespit isteğine ilişkindir.
    Davacı, zemini .. ... Bey Vakfı’ndan mukataalı, 1638 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 89/384 payının.. oğlu ... kayıtlı olduğunu, ... 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/389 Esas sayılı Kamulaştırma Bedelinin Tespiti davasında kayıt malikine ulaşılamadığından ... Defterdarının kayyım tayin edildiğini, 5737 sayılı Yasanın 17. maddesi uyarınca taşınmazın vakfına rücu edeceğini ileri sürerek çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile vakfı adına tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1638 ada 5 parsel sayılı 1.434,00 m2 miktarlı tarla nitelikli taşınmazın 89/384 payının ... oğlu ... adına tesis kadastrosu ile 09.12.1937 tarihinde tescil edildiği, zemini ... ... B. Vakfı’ndan mukataalı şerhinin bulunduğu, tapu kaydına dayanak belgelerin mercinden getirtilmediği, davacı ... İdaresinin çekişmeli taşınmazın değerini göstermeksizin ve harç yatırmaksızın eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; Vakıf Hukukumuzda, icareteynli ve mukataalı vakıfların kuru mülkiyeti (rekabesi) vakfa, kullanma (tasarruf) hakkı ise mutasarrıfa ait bulunmakta, mutasarrıfın bu hakkı ölmesi üzerine mirasçılarına intikal etmekteydi. Mutasarrıfın mirasçısının bulunmaması halinde ise vakıf mal mahlulen vakfına dönmekteydi. Ne var ki, Medeni Kanunun kabulünden sonra aynı taşınmaz üzerinde kuru mülkiyet (rekabe) hakkı ile mirasçılara kalan, nesilden nesile geçen tasarruf hakkı gibi iki hakkın varlığı getirilen yeni mülkiyet kuralları ile bağdaşı görülmemiş, vaki vakıf hukukumuzu yeniden düzenleme, Medeni Kanunun kabul ettiği mülkiyet rejimine uyarlama zorunluluğu doğmuştur. Bu amaçla 2762 sayılı Vakıflar Yasası 5.6.l935 tarihinde kabul edilmiş, 13.6.1935 tarihinde yayınlanmış, 6 ay sonra 13.12.1935 tarihinde yürürlüğe konulmuştur. Söz konusu kanun ile vakıf taşınmazların icareteyn ve mukataya bağlanması yasaklanmış, daha önce kurulmuş bu tür vakıfların tasfiyesi yoluna gidilmiştir. Söz konusu yasanın özellikle 27, 29 ve 30 maddelerinde özetle (.. mukataalı toprakların ve icareteynli taşınmazların mülkiyetinin yirmi misli bir taviz karşılığında mutasarrıfına geçirileceği on yıl içerisinde taviz vermek yoluyla icareteyn veya mukataa kayıtları terkin edilmemiş olanların mülkiyetinin ise on yıl sonunda kendiliğinden mutasarrıfına geçeceği ve vakfın hakkının ivaza dönüşeceği ) hükme bağlanmıştır. Görülen lüzum üzerine 13.6.1945 tarih 4755 sayılı yasa ile bu süre 13.12.1955 tarihine kadar on yıl daha uzatılmıştır. Anılan bu vakıf yasalarının hükümlerine göre taviz bedeli ödendikten veya taviz bedeli ödenmese dahi öngörülen yirmi yıllık süre geçtikten sonra vakıf taşınmazların tam mülkiyeti mutasarrıfa geçmiş, diğer bir söyleyişle vakıf taşınmaz özel mülk, mutasarrıf malik olmuştur. Mutasarrıf iken malik olan kişilerin mirasçı bırakmadan ölmeleri üzerine taşınmazları M.K"nun 501. (eski 448.Md.) maddesi uyarınca son mirasçı sıfatıyla Hazineye kalmıştır. Ancak, yasa koyucu öncesi vakıf olan taşınmazların vakfına(aslına) dönmesini daha uygun görmüş,bazı ayrıcalıklar dışında, Hazineye intikal yolunu kapatmak istemiştir. İşte bu nedenle 22.9.1983 tarih 2888 sayılı yasanın 2. maddesiyle 2762 sayılı yasanın 29. maddesini değiştirip ayrıca ikinci bir fıkra ekleyerek Medeni Kanunun 501.maddesinin Hazinenin mirasçı olacağı yönündeki genel hükmünden ayrılmış "mülkiyeti mutasarrıfa geçmiş olan taşınmazlarda maliklerin bu yasanın yürürlük tarihine kadar ölmeleri üzerine son mirasçı sıfatıyla Hazineye intikal edipte bu husus tapu kaydına bağlanmış bulunanlar ayrık bırakılarak işlenmemiş olan taşınmazların mahlulen vakfına rücu edeceği" kuralını getirmiştir. Yukarıda belirtilen yasa hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, 2888 sayılı yasanın yürürlük tarihi 24.9.1983 tarihinden sonra aslı vakıf olan taşınmazların Hazineye geçmesine yasal olanağın kalmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Öte yandan, daha önce Hazine üzerine oluşan tapu kayıtlarının iptal edilememesi içinde; taşınmazın önce mutasarrıfına geçip özel mülk haline gelmesi, mal sahibinin mirasçı bırakmadan ölmesi ve 2888 sayılı yasanın yürürlüğünden önce tapuda Hazine üzerine yazılması gibi üç koşulun gerçekleşmesi gerekmektedir. Vakıflar Yasasının tasfiye hükümlerinin işlemesinden önce vakıf malın kuru mülkiyetinin mutasarrıfa geçtiğinden, mutasarrıfın tam malik sıfatını kazandığından söz edilemez. Anılan yasanın 29. maddesinde açıklanan koşullar gerçekleşmeden, mirasçı bırakmaksızın ölen kişi malik olamayacağı gibi tasarruf hakkı dahi sona ereceğinden taşınmazın mülkiyetinin Hazineye geçtiği ileri sürülemez. Aynı şekilde mutasarrıfı kaçak ve yitik kişi durumuna düşen taşınmazların mülkiyetinin de metruken vakfına dönmesi asıl olup hiçbir surette Hazineye geçmesine yasal olanak yoktur.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bütün bu yasal düzenlemeleri içeren 2762 Sayılı Vakıflar Kanunu 27.2.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5737 Sayılı Yasanın 80.maddesi ile iptal edilmiş ve yeni 5737 Sayılı Yasanın 17.maddesi ile “ Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk ve mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.” düzenlemesine yer verilmek suretiyle taşınmazların Hazineye intikal yolunu kapatmış bulunmaktadır. Esasen, anılan bu hükmün kamu düzeniyle ilgili kazanılmış hakları bertaraf etmeyeceği tartışmasız olup, çekişmelerde bu hususun gözardı edilemeyeceği de kuşkusuzdur.
    Somut olaya gelince; yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ile birlikte değerlendirildiğinde mahkemece hüküm vermeye yeterli inceleme ve değerlendirme yapıldığını söyleyebilme imkanı yoktur.
    Diğer taraftan, davanın belirtilen niteliğine göre taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür harca tabi davanın açıldığının kabul edilebilmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 118 ve 120. maddeleri gereğince başvurma harcı ile nisbi karar ve ilam harcının peşin alınmasının yanı sıra, davaya devam edilip, karara bağlanarak çekişmenin giderilebilmesi açısından 6100 sayılı HMK"nin 120. maddesi ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 26, 27, 28, 30 ve 32. maddelerinin öngördüğü işlemin yerine getirilmesi ve harcın alınması zorunludur.
    Hemen belirtilmelidir ki, Harçlar Kanunu harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (res"en) gözetilmesini hükme bağlamıştır. 492 Sayılı Kanunun 32. maddesinde de yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe takip eden işlemlerin yapılamayacağı ifade edilmiştir.
    Vakıflar İdaresi 5018 sayılı yasa uyarınca hususi bütçeye tabi olup, 5737 sayılı Vakıflar Kanunun 77. maddesindeki “... Tüm iş ve işlemleri, her türlü vergi, resim,harç ve katılım payından istisnadır.” hükmünün yargı harçlarını kapsamadığı, dolayısıyla ..."nün harçtan muaf olmadığı Hukuk Genel Kurulu"nun 24.12.2008 tarih 18-777 esas ve 2008/788 sayılı kararı ile benimsenmiştir.
    Bu durumda, davacı ... İdaresinin harç yatırmaksızın dava açtığı ve yargılama sırasında harç ikmal edilmediği halde, yargılamaya devam edilerek işin esası hakkında karar verilmiş olması da hatalıdır.
    Hâl böyle olunca, öncelikle davacı idareye harç ikmali yaptırılması, ondan sonra yargılamaya devam edilerek çekişme konusu 1638 ada 5 parsel sayılı taşınmazın ilk tesisinden itibaren dayanak tüm belgelerin eksiksiz temini, icareteynli ya da mukataalı vakıf taşınmazı olup olmadığının tereddüde yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması, ayrıca kayıt maliki ya da mirasçılarının kimliğinin tespitine ilişkin başkaca bilgi ve belge bulunup bulunmadığının sorulması, getirtilecek belgelerdeki verilerden yararlanmak suretiyle kayıt malikinin nüfus kaydının ve mirasçıları bulunup bulunmadığının Nüfus Müdürlüğü’nden araştırılması, delil olarak dayanılan dava dosyaları ile kayıt maliki ... oğlu Sabri’ye Defterdarın kayyım olarak atanmasına ilişkin kararın merciinden temini ve 5737 sayılı Yasanın 17. maddesindeki koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

























    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi