1. Hukuk Dairesi 2016/1027 E. , 2018/14656 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ :TAPU İPTALİ-TESCİL-TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
- KARAR -
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar; mirasbırakanları...’ın 138, 356, 361, 362, 440 ve 767 parsel sayılı taşınmazlarını mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak ölünceye kadar bakım akdi ile torununun eşi davalıya temlik ettiğini ileri sürerek çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adlarına tesciline, olmazsa tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, ölünceye kadar bakım akdinin yükümlülüklerini yerine getirdiğini, mirasbırakana ölünceye kadar eşi ile birlikte baktıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan 1929 doğumlu ...’ın 05.08.2006 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacı çocukları ..., ..., .... ve ...’in kaldıkları, mirasbırakanın ... 2. Noterliğinin 25.07.2001 tarih ve 6531 yevmiyeli vekaletnamesi ile, ... ili ... ilçesinde bulunan tüm taşınmazlarını satış ve ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile devretme yetkisiyle torunu davalının eşi....’ı vekil tayin ettiği, vekil ...’nin de anılan vekaletnameyi kullanarak 17.07.2002 tarihinde dava konusu 138, 356, 361, 362, 440 ve 767 parsel sayılı taşınmazları ölünceye kadar bakma akdi ile davalıya devrettiği anlaşılmaktadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda miras bırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca somut olaya bakıldığında, mirasbırakan adına kayıtlı dava dışı başka taşınmazların da bulunduğu saptanmış olmasına rağmen, bu taşınmazlar göz önünde bulundurularak mirasbırakanın kastının açıklığa kavuşturulabilmesi amacıyla mahkemece yeterli bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
Hal böyle olunca, mirasbırakan adına kayıtlı temlik dışı taşınmazların araştırılması, tapu kayıtlarının celbedilmesi, bu taşınmaz mallar ile dava konusu taşınmazların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınması, temlikin makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığının tespiti böylece yukarıda değinilen anlamda mirasbırakanın mal kaçırma kastının bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmekte olup, mahkemece bu yönde yeterli araştırma yapılmadan sonuca gidilmesi isabetsizdir.
Davalının değinilen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.