20. Ceza Dairesi Esas No: 2017/1745 Karar No: 2020/1612 Karar Tarihi: 05.03.2020
Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma - Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2017/1745 Esas 2020/1612 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, sanığın uyuşturucu madde bulundurma suçundan mahkumiyetine karar vermiştir. Ancak, sanığın bilinen son adreslerine yapılan tebligatın usulsüz olduğu ve kamu davasının açılmasının ertelenmesine dair kararın kesinleşmediği anlaşılmıştır. Bu nedenle, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun ilgili maddesi uyarınca kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden, kamu davasının durmasına karar verilmesi gerekmektedir. Ayrıca, sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının süresi konusunda çelişki yaratılmıştır. Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı da gözetilmediği için karar bozulmuştur. Kanun maddeleri: Türk Ceza Kanunu'nun 191/2 ve 4 ve 62/1, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/8 ve 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 53.
20. Ceza Dairesi 2017/1745 E. , 2020/1612 K.
"İçtihat Metni"
Mahkeme : KARS 3. Asliye Ceza Mahkemesi Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma Hüküm : Mahkûmiyet
Dosya incelendi. GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : 1-Sanığın 29/09/2015 tarihli eylemi nedeniyle Kars Cumhuriyet Başsavcılığının 04/11/2015 tarihli "kamu davasının açılmasının ertelenmesine dair" kararının 12/11/2015 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre sanığın mernis adresi olan Yusufpaşa Mah. Kazımpaşa Cad. no:126 iç kapı no: 1 Merkez/Kars adresine yapılan tebligat üzerine kesinleştirildiği, belirtilen tarihe kadar sanığın bilinen son adreslerinin, 29/09/2015 tarihinde kollukta ikametgah olarak bildirdiği Karşıyaka Mah. Bayındır Cad. Ramazan Sok. No:2 Merkez/ Kars ile işyeri adresi olarak bildirdiği Tatvan Sanayi Sitesi Doğumevi üstü Turan Metal, Tatvan/ Bitlis olduğu, Tebligat Kanunu"nun 10/1-2. madde ve fıkralarında yer alan "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır." şeklindeki düzenleme nazara alındığında; muhatabın en son beyan ettiği adresine yapılmayan tebligatın usulsüz olduğu ve 04/11/2015 tarihli "kamu davasının açılmasının ertelenmesine dair" kararın kesinleşmediğinin anlaşılması karşısında; 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesinin 2. ve 4. fıkraları uyarınca "kamu davasının açılmasının ertelenmesine dair" kararın kovuşturma şartı niteliğinde olduğu, bu kararın usulsüz tebligata dayalı olarak kesinleşmemesi nedeniyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8. maddesi uyarınca kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden bahisle kamu davasının durmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi, Kabule göre de; 2- Sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 191/1. maddesi gereğince hükmedilen 2 yıl 6 ay hapis cezasından aynı Kanun"un 62/1. maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılması halinde 2 yıl 1 ay hapis cezasına hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden öncelikle 1 yıl 8 ay hapis cezasına hükmedildiğinin belirtilip, tekrar sonuç ceza olarak 2 yıl 1 ay hapis cezası tayin edilmesi suretiyle, hükmedilen hapis cezasının süresi konusunda çelişki yaratılması, 3- TCK"nın 53. maddesinin uygulanması esnasında, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete"de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 05/03/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.