11. Hukuk Dairesi 2016/12299 E. , 2018/7188 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 03.12.2014 gün ve 2013/223-2014/523 sayılı kararı onayan-bozan Daire’nin 28.04.2016 gün ve 2015/9500-2016/4813 sayılı kararı aleyhinde asıl ve birleşen davada davacılar vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Asıl davada davacılar vekili, davacıların murisi ... davalı şirketin kurucularından olduğunu, 02.11.2012 tarihinde vefaatından sonra mirasçı olarak davacıları bıraktığını, davalı şirketin hakim ortağı davalı ... tarafından ya da onun yönlendirmesi ile şirket çalışanı ... tarafından sahte imzalar atılmak suretiyle birçok genel kurul toplantısı yapıldığını, bu toplantılarda sermaye artırım kararları alındığını, davacıların murisinin, diğer ortaklar ... ve ... payının azalmasına sebep olunduğunu, 14.05.1997, 20.02.1998, 02.06.1998, 19.08.1998, 06.10.1999, 20.02.1999, 23.05.2000, 27.12.2000, 26.06.2002, 10.10.2002, 03.06.2003, 04.06.2004 tarihli genel kurullarda muris ... , ..., ... , ..., ... "nın imzaları sahte olarak atıldığından alınan kararların yok hükmünde olduğunu, davalı ..."nın davalı şirketin zararına, kendi kurduğu dava dışı şirket yararına olacak şekilde usulsüz kazanç aktarımı sonucu doğuracak işlemler yaptığını, sahte imzalarla yapılan sermaye artırımları ve kar payının kasıtlı olarak dağıtılmaması sonucu zor duruma düşen müvekkillerinin davalının usulsüz işlemleri ile azalan paylarını gerçek değerinin altında çok düşük bedelerle davalı ..."ya devretmek zorunda kaldıklarını, davalı şirketin kar durumunun gerçeği yansıtmadığını, ortak oldukları dönemlere ilişkin şirket kayıtları incelenerek gerçek kar durumu tespit edildikten sonra müvekkillerin mahrum kaldığı geçmiş kar paylarının ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, sahte imza ile alınan tüm genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitini, şirket yönetiminin dava sonuna kadar kayyuma devredilmesini, şirketin geçmiş dönem kar paylarının gerçeği yansıtmadığı, eksik kar payı dağıtıldığı husunun tespiti ile müvekkilerinin paylarına düşen geçmiş gerçek kar paylarının kendilerine ödenmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacılar vekili, müvekkillerinin davalı şirketin kurucularından olduğunu, 14.05.1997, 24.10.1997, 20.02.1998, 02.06.1998, 19.08.1998, 06.10.1999, 20.12.1999, 23.05.2000, 26.06.2002, 10.10.2002, 04.06.2004 tarihli genel kurullarda müvekkillerinin imzalarının sahte olarak atıldığını, bu ... kurullarda alınan kararların yok hükmünde olduğunu, sahte imzalarla yapılan sermaye artırımları ve kar payının kasıtlı olarak dağıtılmaması sonucu zor duruma düşen müvekkillerinin davalının usulsüz işlemleri ile azalan paylarını gerçek değerinin altında çok düşük bedelerle davalı ..."a devretmek zorunda kaldıklarını ileri sürerek, sahte imza ile alınan tüm genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitini, şirket yönetiminin dava sonuna kadar kayyuma devredilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacıların hisselerini asıl ve birleşen dava tarihlerinden önce 16/12/2009 tarihinde ve bakiye hisselerini de 28/02/2013 tarihinde yapılan sözleşme ile devrettikleri, dava tarihi itibariyle davacıların davalı şirkette hisselerinin bulunmadığı, genel kurul kararlarının iptaline yönelik dava açma hakkının ..."nın 445 ve 446.maddeleri gereğince sadece pay sahiplerine tanınan bir hak olduğu, dava tarihi itibariyle davacıların davalı şirkette pay sahibi olmamaları nedeniyle genel kurul kararlarının iptaline yönelik dava açamayacakları, 18/02/2013 tarihli sözleşme ile davacıdan hisselerini devrederken hisse devir nedeniyle bedellerini aldıklarını, paylarını devrettiklerini, pay sahibi sıfatlığının kalmadığını ve pay devrinden dolayı ileriye yönelik bir talep haklarının kalmadığını açıkça beyan ve imza ettikleri, davacıların bu davayı açmadan önce 03/07/2007 tarihli ve 14/06/2006 tarihli genel kurul kararlarına yönelik dava açtıkları, açılan bu davalarda daha önce yapılan genel kurullarda sahtecilik fiilinin işlendiğine dair iddia da bulunmadıkları, en son yapılan genel kurul toplantısından 7 yıl sonra huzurdaki davanın açıldığı gerekçesiyle asıl davada geçmiş dönemlere ait kar payı talebinde bulunulmuşsa da usulüne uygun harçlandırılarak açılmış dava olmadığından bu yönde karar verilmesine yer olmadığına, asıl ve birleşen davadaki genel kurul kararlarına yönelik taleplerin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair verilen kararın asıl ve birleşen davada davacılar vekili tarafından temyizi üzerine karar Dairemizce bozulmuştur.
Asıl ve birleşen davada davacılar vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 14,00 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 314,79 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen asıl ve birleşen davada davacılardan alınarak Hazine"ye gelir kaydedilmesine, 20/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.