8. Hukuk Dairesi 2010/761 E. , 2010/3310 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ... Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 13.11.2009 gün ve 651/1373 karar sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, miras yoluyla intikal ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayanarak Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan 127 ada 168 parsel kapsamında kalan ve aynı ada 156 parsel ile birlikte kullanılan taşınmaz bölümünün tapu kaydının iptaliyle adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, zilyetlikle kazanılamayacağını, taşınmazın mera olarak tahsis edildiğini, taşınmazla ilgili olarak ...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/154 Esas sayılı dosyasında derdest dava bulunduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, teknik bilirkişi raporunda A harfiyle gösterilen 6083.01 m2 yüzölçümlü taşınmaz bölümünün tapu kaydının iptaliyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Ham toprak niteliğindeki 2290598 m2 yüzölçüme sahip dava konusu 127 ada 168 parsel, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, ileride ekonomik yarar sağlanması mümkün bulunduğu açıklanarak 09.08.2006 tarihinde Hazine adına tespit edilmiş, tutanağın 23.10.2007 tarihinde kesinleşmesi üzerine tapuya tescil edilmiş, 20.06.2008 tarihinde İl Mera Komisyonu kararıyla Kozluca Köyü merası olarak tahsis edilmiştir.
Dava; TMK. nun 713/1, 3402 sayılı Kanunun 14.maddesine dayalı iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece kazanma koşullarının davacı lehine gerçekleştiği görüşünden hareketle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli değildir. Dava dilekçesi ve keşifte taşınmazın babası ...’dan miras yoluyla intikal ettiği ileri sürülmüş, intikal şekli hususunda bir açıklamada bulunulmamıştır. Davacının babası ...’nın öldüğü anlaşıldığına göre, miras bırakanın ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olup, taksim hakkında bir açıklama yapılmamıştır. TMK.nun 701. maddesinde; “Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti elbirliği mülkiyetidir” şeklinde tanımlanmıştır. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp hakları taşınmazın tamamı üzerine yayılmış olup terekenin tamamını kapsar. Aynı kanunun 702. maddesinde topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerektiği belirtilmiştir. Dava açmakta tasarrufi bir işlem olduğuna göre, davacının tek başına dava açma sıfat ve yetkisi yoktur. Başka bir anlatımla davacının elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi bir taşınmaz üzerinde tek başına tasarrufda bulunma yetkisi bulunmamaktadır. Davacının kendi adına açtığı dava diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da dava açılmadığından, diğer mirasçıların katılması (olurlarının alınması) veya TMK.nun 640.maddesi uyarınca miras ortaklığına temsilci tayin edilmek suretiyle davaya devam edilmesi de mümkün değildir. Mahkemece, taşınmazın davacıya intikal şekli araştırılarak taşınmazın terekeden çıkmasına yol açan bir tasarrufla davacıya intikal ettiğinin belirlenmesi halinde davacı lehine kazanma koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılması, taşınmazın elbirliği mülkiyeti şeklinde olduğunun anlaşılması halinde yukarda açıklanan ilke çerçevesinde dava koşulu yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece dava koşulunun mevcut olup olmadığının dikkate alınmamış olması doğru değildir.
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, taşınmazın Nevşehir 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/154 Esas sayılı dosyasında dava konusu edildiğini bildirmiş, mahkemece anılan dava dosyası getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde gözönünde tutulmamış, davacı adına tespit ve tescil edilen 127 ada 156 parselin dayanağı olan 1977 tarih 412/2 sayılı vergi kaydı istenilerek dava konusu taşınmaz yönünü ne ve nasıl gösterdiği belirlenmemiş, çevresinde bulunan parsellere ait tapu kayıtları, kadastro tutanakları ile varsa dayanak belgeleri getirtilerek taşınmazın niteliği tespit edilmemiştir.
Bundan ayrı, davacı dilekçesinde, mevki ve sınır göstermeden 5256.58 m2’lik bölümün iptalini istemiş, mahkemece talep miktarı aşılarak yazılı şekilde iptal ve tescile karar verilmiştir. HUMK.nun 74. maddesi uyarınca, hakim iki tarafın iddia ve savunmasıyla bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. İstek ve dava olmadan HUMK.nun 74. maddesine aykırı şekilde talep aşılarak 6083.31 m2 yerin iptal ve tesciline karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Diğer yönden dosyadaki bilgi ve belgelere göre; dava konusu 127 ada 168 parsel, 20.06.2008 tarihinde 4342 sayılı Kanunun 5.maddesi uyarınca İl Mera Komisyonu tarafından Kozluca Köyü merası olarak tahsis edilmiştir. İl Mera Komisyon kararının iptali için süresinde bir dava açıldığı ileri sürülmediğine göre, tahsis kararının usulüne uygun olarak kesinleşmesi üzerine taşınmaz orta malı mera niteliğindeki kamu malına dönüşmüş olur. Taşınmaz tahsisli meraya dönüştüğüne göre TMK.nun 713/3 maddesi uyarınca husumetin Kozluca Köyü Tüzel kişiliğine yöneltilmesi, Köy Tüzel Kişiliğinin ileri süreceği deliller birlikte değerlendirildikten sonra sağlıklı bir sonuca ulaşılması gerekmektedir.
Mahkemece yapılacak iş; davacı tarafa Kozluca Köyü Tüzel kişiliğini davaya dahil etmesi için süre ve imkan verilmesi, taşınmazın çevresinde bulunan parsellere ait tapu kayıtları, kadastro tutanakları ile varsa dayanak belgeleri, Nevşehir 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/154 Esas sayılı dava dosyası ile 156 parselin dayanağı olan 1977 tarih 412/2 sayılı vergi kaydının bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmesi, HUMK.nun 258 ve 259. maddeleri uyarınca tanık, yerel ve teknik bilirkişiler aracılığı ile taşınmaz başında yeniden keşif yapılmak suretiyle uygulanması, dava konusu yerin davacıya ne şekilde intikal ettiğinin sorularak belirlenmesi, HUMK.nun 74. maddesi uyarınca dava dilekçesindeki talebin göz önünde tutulması, tespit tarihinden geriye doğru davacı lehine kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin duraksamaya yol açmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması, teknik bilirkişi ve uzman ziraat bilirkişiden denetime elverişli rapor alınması, temyiz incelemesi sırasında göz önünde tutulmak üzere HUMK.nun 366. maddesi hükmü uyarınca tescil konusu taşınmaz ve çevresinin resimlerinin çektirilip mahkeme hakimi tarafından onaylandıktan sonra dosya arasına konulması, taşınmazın elbirliği mülkiyeti şeklinde olduğunun belirlenmesi halinde dava koşulu yönünden davanın reddine karar verilmesi, davacı lehine kazanma koşullarının gerçekleştiğinin tespiti halinde ise, dava konusu parsel mera olarak tahsis edilmekle kamu malına dönüştüğünden davacının mülkiyetinin tespitine karar verilmesi gerektiğinin nazara alınması, mevcut ve elde edilecek tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması olmalıdır. Mahkemece yukarıda açıklanan araştırmalar yapılmadan yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi hükmü uyarınca BOZULMASINA,17.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.