8. Hukuk Dairesi 2010/640 E. , 2010/3307 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ile Hazine ve...aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ....Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 29.04.2009 gün ve 34/79 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesi ve 17.09.2004 tarihli ıslah dilekçesinde, 50 yıldan fazla süren zilyetliğe dayanarak davalı ... üzerinde kayıtlı 101 ada 12 (ifrazen 663) ve Hazine üzerinde kayıtlı 116 ada 93 (ifrazen 101 ada 823,825 ve 826 ) parseller kapsamında kalan taşınmaz bölümlerinin tapu kayıtlarının iptaliyle adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., dava konusu taşınmaz bölümünün davacıya ait olduğunu, yanlışlıkla adına tesbit edildiğini ve davayı kabul ettiğini bildirmiştir.
Davalı Hazine vekili, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden bulunduğunu, kazanma koşullarının oluşmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, davalı ... üzerinde kayıtlı 101 ada 663 parsel kapsamında kalan ve teknik bilirkişi raporunda A harfiyle gösterilen 4634.12 m2 yüzölçümlü taşınmaz ile davalı Hazine üzerinde kayıtlı bulunan 101 ada 823 ve 825 parsellerin tamamı ile 101 ada 826 parsel kapsamında kalan ve teknik bilirkişinin raporunda A harfiyle işaretlenen 4495.65 m2 yüzölçümlü taşınmaz bölümünün tapu kayıtlarının iptaliyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Ham toprak niteliğindeki, 42.000 m2 yüzölçüme sahip dava konusu 116 ada 93 parsel, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, ileride ekonomik yarar sağlanması mümkün yerlerden bulunduğu açıklanarak 09.10.1992 tarihinde davalı Hazine adına tesbit edilmiş, tutanağın 01.04.1993 tarihinde kesinleşmesi üzerine tapuya kaydı oluşmuş, 03.06.2003 tarihinde yapılan kamulaştırma sonunda ifrazen 101 ada 822, 823, 824, 825 ve 826 parseller oluşmuştur.
Dava; TMK. nun 713/1, 3402 sayılı Kanunun 14.maddesine dayalı iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece kazanma koşullarının davacı lehine gerçekleştiği görüşünden hareketle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli değildir. Dava dilekçesi ve keşif sırasında, taşınmazın dede ve babasından miras yoluyla intikal ettiği ileri sürülmüş ancak intikal şekli hususunda bir açıklamada bulunulmamıştır. Davacının babasının öldüğü anlaşıldığına göre, miras bırakanın ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olup, taksim hakkında bir açıklama yapılmamıştır. TMK.nun 701.maddesinde; “kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti elbirliği mülkiyetidir” şeklinde tanımlanmıştır. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp hakları taşınmazın tamamı üzerine yayılmış olup terekenin tamamını kapsar. Aynı kanunun 702.maddesinde topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerektiği belirtilmiştir. Dava açmakta tasarrufi bir işlem olduğuna göre, davacının tek başına dava açma sıfat ve yetkisi yoktur. Başka bir anlatımla davacının elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi bir taşınmaz üzerinde tek başına tasarrufda bulunma yetkisi bulunmamaktadır. Davacının kendi adına açtığı dava diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da dava açılmadığından, diğer mirasçıların katılması (olurlarının alınması) veya TMK.nun 640.maddesi uyarınca miras ortaklığına temsilci tayin edilmek suretiyle davaya devam edilmesi mümkün değildir. Mahkemece, taşınmazların davacıya intikal şekli araştırılarak terekeden çıkmasına yol açan bir tasarrufla davacıya intikal ettiğinin belirlenmesi halinde davacı lehine kazanma koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılması, taşınmazın elbirliği mülkiyeti şeklinde olduğunun anlaşılması halinde yukarda açıklanan ilke çerçevesinde dava koşulunun yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece dava koşulunun mevcut olup olmadığının dikkate alınmaması doğru olmamıştır.
Diğer yönden dava konusu taşınmazlar, 03.06.2003 tarihinde ... Petrol Boru Hattı kamulaştırması nedeniyle ifraz edilmiş olup 101 ada 825 parsel boru hattı altında kalmakta olup uzantısı olan 101 ada 761 parsel de kamulaştırma nedeniyle Botaş Genel Müdürlüğü adına tapuya tescil edilmiştir. Mahkemece taşınmazın bulunduğu yere ait kamulaştırma harita ve belgeleri getirtilerek taşınmaz başında uygulanmamış, TMK.nun 713/3. maddesi uyarınca ilgisi nedeniyle husumet Botaş Genel Müdürlüğü’ne yöneltilmemiştir.
Mahkemece yapılacak iş; taşınmazın bulunduğu yere ait Botaş Genel Müdürlüğü tarafından yapılan kamulaştırmaya ilişkin karar ve haritalarının eksiksiz olarak getirtilmesi, HUMK.nun 258 ve 259.maddeleri uyarınca tanık, yerel ve teknik bilirkişiler aracılığı ile taşınmaz başında yeniden keşif yapılmak suretiyle uygulanması, dava konusu yerin davacıya ne şekilde intikal ettiği, taşınmazın elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olup olmadığının sorulması, tesbit tarihinden geriye doğru davacı lehine kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin duraksamaya yol açmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması, teknik ve uzman ziraatçi bilirkişiden denetime açık ve elverişli rapor alınması, temyiz incelemesi sırasında gözönünde tutulmak üzere HUMK.nun 366.maddesi hükmü uyarınca tescil konusu taşınmaz ve çevresinin resimlerinin çektirilip mahkeme hakimi tarafından onaylandıktan sonra dosya arasına konulması, taşınmazın elbirliği mülkiyeti şeklinde olduğunun belirlenmesi halinde dava koşulu yönünden davanın reddine karar verilmesi, davacı lehine kazanma koşullarının gerçekleştiğinin tesbiti halinde ise, kamulaştırma kararı ile taşınmazlar kamu malına dönüştüğünden davacının mülkiyetinin tesbitine karar verilmesi gerektiğinin nazara alınması, mevcut ve elde edilecek tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması olmalıdır. Mahkemece yukarıda açıklanan araştırmalar yapılmadan yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi hükmü uyarınca BOZULMASINA, 17.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.