13. Hukuk Dairesi 2018/3453 E. , 2020/4221 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı-... A.Ş. avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalılardan ... vekili olarak diğer davalılar ... ve ...ye karşı açılan ... 1. Aile Mahkemesinin 2013/276 E. ve 2013/384 E. sayılı dosyalarını takip ettiğini, davalar devam ederken davalıların kendisine bilgi vermeksizin davalardan feragat ettiklerini, her üç davalının da vekalet ücretinin ödenmesinden Avukatlık Kanunun 165. maddesi uyarınca müteselsilen sorumlu olduğunu ileri sürerek, iki dosya bakımından alacaklı olduğu vekalet ücretinin tespiti ile tespit edilecek alacaktan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL"nin feragat tarihi olan 22.10.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiş; bilahare talebini ıslah suretiyle 56.065,00 TL"ye çıkartmıştır.
Davalı ...Ş. ve davalı ... davanın reddini dilemişler, diğer davalı ise cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 56.065,00 TL"nin (41.320,00 TL"sinden davalı ..., 14.745,00 TL"sinden ise davalılar ... ve ... A.Ş. Sorumlu olmak üzere) dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiş; hükmün davacı ve davalı ...Ş. tarafından temyizi üzerine Dairemizin 24/11/2016 tarih 2015/10801 E. 2016/216/21839 K. sayılı ilamı ile davalının hak etmiş olduğu vekalet ücretinin tamamından davalıların müteselsilen sorumlu olduğu gerekçesi ile bozulmuş,mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulüne; 56.065,00TL nin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı ...Ş. tarafından temyiz edilmiştir.
1-Hemen belirtilmelidir ki; kural olarak sonradan yürürlüğe giren yasa hükümlerinin ve İçtihadı Birleştirme Kararlarının kazanılmış hak (usulü müktesep hak) ilkesinin 28.6.1960 tarihli, 21/9 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince istisnai niteliği gereği kesin hüküm halini almamış eldeki davalarda da gözetilmesi ve uygulanması gerekeceği tartışmasızdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu tarafından 05.10.2018 tarihinde 2017/6 esas 2018/9 karar sayılı ilamla "İçtihadı birleştirmenin konusu, Avukatlık Kanununun 165. maddesinde yer alan ücret dolasıyla müteselsil sorumluluk hallerinden olan sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken akdi vekalet ücretinin girip girmediği hususudur.... Avukatlık bir kamu hizmeti olmakla birlikte ücret karşılığında müvekkiline hukuksal yardım hizmeti sunan avukat ile iş sahibi/müvekkili arasındaki ilişki bir özel hukuk ilişkisidir...Özel hukukta, bir borç ilişkisinden doğan alacak hakkı da nisbi hak niteliğindedir. Böyle olunca, alacak hakkı ancak o borç ilişkisi nedeniyle borçlu olan kişi ya da kişilere karşı ileri sürülebilir, yargısal kararlarda ve doktrinde borç ilişkilerinin nispiliği ilkesi denilen bu ilke uyarınca sözleşmeler kural olarak yalnızca sözleşmenin tarafları bakımından hüküm ve sonuç doğururlar.... Akdi vekalet ücretinin iş sahibi ile hasmın müteselsil sorumluluğu kapsamında bulunduğunun kabul edilmesi hukuk güvenliği ilkesini zedeleyecektir. Ayrıca vekalet ücreti avukatın yaptığı hukuki yardımın karşılığı olan bir meblağ veya değeri ifade ettiği halde avukattan hiçbir hukuki yardım almayan hasmın, karşı yanın yaptığı sözleşmeden doğan vekalet ücreti nedeniyle onun avukatı lehine müteselsilen sorumlu tutulması, avukatlık ücretinin mahiyet ve amacına da uygun değildir. Tarafların aralarındaki dava ve uyuşmazlığı sulh ile sonuçlandırmaları her şeyden önce dava açılmakla bozulan toplumsal barış ve huzurun yeniden tesis edilmesini sağladığı gibi tarafların bir an önce hak ve alacaklarına kavuşmasını da temin etmektedir. Nitekim 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK"nın 140/2. maddesinde hakimin tarafları sulhe davet edeceği düzenlenerek sulh teşvik edilmiştir. Böyle olunca, usul hukuku bakımından bu kadar önemli bir müessesenin önüne sözleşmenin tarafı olmayan kişinin akdi vekalet ücretinden sorumlu tutulması şeklindeki bir engelin konulması da doğru olmayacaktır....Hal böyle olunca, Avukatlık Kanunu"nun 165. maddesinde düzenlenen "ücret dolasıyla müteselsil sorumluluk" hallerinden olan "sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde" karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken "akdi vekalet ücretinin" dahil olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır" şeklinde karar verilmiş olup, somut olaya ilişkin anılan İçtihadı Birleştirme Kararına göre, davalı ...Ş.’nin davacının hak ettiği akdi vekalet ücretinden sorumlu olmayacağının kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece, yukarıda anlatılan İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre davalı ...Ş.’nin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no"lu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davalı ...Ş. yararına BOZULMASINA, (2) no"lu bent gereğince davalı ...Ş.’nin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın davalı-... A.Ş."ne iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.