8. Hukuk Dairesi 2020/3957 E. , 2020/7784 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalılardan Emine, Saadet ve Saffet vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Dava dilekçesinde, 25.05.1981 tarihinde düzenlenen miras payı devri sözleşmeleri gereği tarafların ortak murisleri ... ve ...’den intikal eden taşınmazlarda davalıların payının iptali ile davacılar adına tesciline, bunun reddi halinde, sözleşmeden doğan tazminatın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, her bir davalıdan şimdilik 500 milyon liranın tahsiline karar verilmesini istemiştir. 22.01.2010 tarihli ıslah dilekçesiyle de tescilin mümkün olmaması halinde taşınmazların bugünkü parasal değerinin işlemiş faiziyle birlikte dava tarihinden itibaren hesaplanarak hüküm altına alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar ... ve ... ile ... vekili cevap dilekçesiyle diğer beyanlarında; sözleşme tarihi itibari ile muris Nesibe"nin sağ olduğu ve sözleşmede imzasının olmadığı, tapulu taşınmazlarının devrinin resmi şekilde yapılmadıkça geçerli olmadığı, sözleşme metinlerinin taraflara ihtiyar heyeti tarafından okunmadığı için geçersiz olduğu, zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın kabulüne dair mahkemece verilen ilk kararın bir kısım davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 07.12.2012 tarihli ve 2012/4725-2012/11963 sayılı bozma ilamı ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak verilen kararda, davacıların davasının kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, bir kısım davalılar vekili tarafında temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, muristen intikal ve 25.05.1981 tarihinde düzenlenen miras payının devri sözleşmeleri gibi hukuksal sebeplere dayalı olarak TMK"nin 677 ve 678. maddeleri gereğince açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece verilen kısa kararda; “1-Davacıların davasının kabulü ile, ... adına kayıtlı ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 156 ada, 11 parsel sayılı taşınmazın tam hissesinin iptali ile taşınmazın tamamı 2688 pay kabul edilerek, 784 pay Mustafa oğlu ..., 784 pay Mustafa oğlu ..., 196 pay Salih kızı ..., 147 pay Mehmet oğlu ..., 147 pay Mehmet oğlu ..., 147 pay Mehmet oğlu ..., 147 pay Mehmet kızı ..., 112 pay Mustafa kızı ..., 112 pay Mustafa kızı ..., 16 pay Ali oğlu ..., 16 pay Ali oğlu ..., 16 pay Ali kızı ..., 16 pay Ali kızı ..., 16 pay Ali kızı ..., 16 pay Ali Kızı ..., 16 pay Ali kızı ... adlarına tapuya kayıt ve tesciline,
... adına kayıtlı ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 156 ada, 12 parsel sayılı taşınmazın tam hissesinin iptali ile taşınmazın tamamı 672 pay kabul edilerek, 112 pay Mustafa oğlu ..., 112 pay Mustafa oğlu ..., 112 pay Mustafa kızı ..., 112 pay Mustafa kızı ..., 28 pay Salih kızı ..., 21 pay Mehmet oğlu ..., 21 pay Mehmet oğlu ..., 21 pay Mehmet oğlu ..., 21 pay Mehmet kızı ..., 16 pay Ali oğlu ..., 16 pay Ali oğlu ..., 16 pay Ali kızı ..., 16 pay Ali kızı ..., 16 pay Ali kızı ..., 16 pay Ali Kızı ..., 16 pay Ali kızı ... adlarına Tapuya Kayıt Ve Tesciline, ” denildiği halde, gerekçeli kararda; “1- Davacıların davasının kabulü ile, ... adına kayıtlı ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 156 ada, 11 parsel sayılı taşınmazın tam hissesinin iptali ile taşınmazın tamamı 2688 pay kabul edilerek, 784 pay Mustafa oğlu ..., 784 pay Mustafa oğlu ..., 196 pay Salih kızı ..., 147 pay Mehmet oğlu ..., 147 pay Mehmet oğlu ..., 147 pay Mehmet oğlu ..., 147 pay Mehmet kızı ..., 112 pay Mustafa kızı ..., 112 pay Mustafa kızı ..., 16 pay Ali oğlu ..., 16 pay Ali oğlu ..., 16 pay Ali kızı ..., 16 pay Ali kızı ..., 16 pay Ali kızı ..., 16 pay Ali Kızı ..., 16 pay Ali kızı ... adlarına tapuya kayıt ve tesciline, ... adına kayıtlı ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 156 ada, 12 parsel sayılı taşınmazın tapu iptal ve tescil davasının reddine,” şeklinde hüküm kurulmuştur. Görüldüğü gibi her iki hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulmuştur.
T.C. Anayasası"nın 141. maddesi hükmü uyarınca, duruşmaların aleniyeti kuralı gereği tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine aykırı ve çelişik olmaması gerekir. Buna göre, yargılama açık olarak yapılacak ve HMK"nin 297/2. maddesi hükmü gereğince de yargılama sonunda verilen kararda taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan haklar sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde açıkça gösterilecektir. Aynı Kanun"un 298/2. maddesi hükmü ise sonradan yazılacak gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağını amirdir. Bu nedenle Mahkeme hükmü tek olduğundan ve kısa kararla aynı sonuçları taşıyacağından kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki halinde ortada yasaya uygun bir hükmün varlığından söz edilemez. Nitekim Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu"nun 10.04.1992 tarihli ve 7/4 sayılı kararında, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni sayılacağı belirtilmiş olup, Mahkemece yapılacak iş; önceki karar ile bağlı olmaksızın çelişki giderilmek suretiyle yeni bir karar vermekten ibarettir.
Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişki, mahkemelere ve yargıya olan güveni sarsacağı gibi infazda duraksamaya yol açacağı da açıktır. Hükümlerin kurulmasında esas olan kısa karar olup, gerekçeli karar da buna uygun olmalıdır. Hüküm, bu nedenle Kanuna, tarih ve numarası anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"na aykırı olarak tesis edilmiştir.
SONUÇ: Bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle, yerel mahkeme hükmünün, kısa karar gerekçeli karar çelişkisi nedeniyle 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 02.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.