Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/1268
Karar No: 2017/9572

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/1268 Esas 2017/9572 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2016/1268 E.  ,  2017/9572 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili 16/03/2015 havale tarihli dava dilekçesi ile; müvekkilinin ... ili, ... ilçesi, 1253 parsel sayılı taşınmazın müvekkillerine ait iken ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/352 Esas sayılı dosyasında verilen karar ile dava konusu taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 3241 m2 kısmı ile (B) harfi ile gösterilen 3636 m2 kısmının orman sınırları içerisinde kaldığı gerekçesi ile tapusunun iptaline karar verildiği, taşınmazların imar planı içerisinde olduğunu bu sebeple arsa olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirterek taşınmazın (A-B) harfli kısımlarının rayiç bedeli olarak fazlaya dair haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10000,00 TL’sinin dava tarihinden işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Mahkemece davanın kabulüne, 10.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava,TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açılan tazminat istemine ilişkindir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1957 yılında yapılan kadastro sırasında ...ilçesi ...mevkiinde bulunan 1523 parsel sayılı 17900 m2 yüzölçümündeki taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak kadastro tespiti yapılmış, 16.11.1973 yılında yapılan satış sonucu ½ paylarla İsmail Taş ve ... adına tescil edilmiştir
    Orman Yönetimi ve Hazine tarafından 1523 parsel sayılı taşınmaza karşı açılan dava sonucu ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/352 E-2010/358 K sayılı ilamıyla taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 3241 m2 kısmı ile (B) harfi ile gösterilen 3636 m2 kısmının orman vasfı ile Hazine adına, (C) harfi ile gösterilen 11021 m2 kısmının ise 2/B vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm Yargıtay incelemesinden geçerek 24/06/2011 tarihinde kesinleşmiş, 16/03/2015 tarihinde ise eldeki dava açılmıştır.
    4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
    Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; Devlet ormanları özel mülkiyete konu olamayacak ise de, genel arazi kadastrosu sırasında taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişi adına oluşturulduğu, bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının tazmininin gerektiği açıktır.
    Ayrıca 1982 Anayasasının 141/3. maddesi uyarınca bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olmak zorundadır. 6100 sayılı H.M.K 297. maddesi uyarınca hükmün “Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri” göstermesi gerekir. Dolayısıyla gerekçe, bir hükmün olmazsa olmaz unsurudur. Taraflar, ancak, kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde hükmün hangi maddi ve hukukî nedene dayandırıldığını anlayabilirler. Ayrıca, karar aleyhine kanun yollarına başvurulduğunda da HUMK"nun 428. maddesi uyarınca Yargıtay incelemesi sırasında gerekçe sayesinde kararın usûl ve kanuna uygun olup olmadığı denetlenebilir.
    Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında mahkemece taşınmazın değerini belirlemeye yönelik iki farklı bilirkişi raporu alındığı, ilk bilirkişi raporunda taşınmazın arsa vasfında olduğu belirtilerek emsal metodu kullanmak sureti ile dava tarihine göre değer belirlemesi yapıldığı, ikinci raporda ise taşınmazın arazi olduğu belirtilerek gelir metoduna göre taşınmazın dava tarihideki değerinin belirlendiği, mahkemece hangi rapora ne gerekçe ile itibar edildiği açıklanmadan dava dilekçesinde talep edilen miktara göre karar verildiği dolayısı ile hükmün gerekçesinin yeterli ve doyurucu olmadığı anlaşılmaktadır.
    Dosya kapsamından tazminat istemine dayanak taşınmazın uygulama ve imar planı dışında olduğu,etrafının meskun olmadığı ve belediye hizmetlerinden de yararlanmadığı anlaşıldığına göre, gerçek zararın, tapu iptal kararının kesinleşme günündeki net gelir metoduna göre hesaplanması zorunludur.
    Her ne kadar dosyada taşınmazı arazi olarak değerlendiren ve gelir metodu kullanmak sureti ile değer belirleyen bilirkişi raporu var ise de; bu raporda da dava tarihi olan 2014 yılı resmî rakamları esas alınarak değerlendirme yapılmıştır. Oysa yukarda açıklandığı gibi zararın doğduğu tarih dava tarihi değil taşınmaz hakkında verilen tapu iptal ve tescil tarihinin kesinleştiği 24/06/2011 tarihidir.
    O halde çekişmeli taşınmaz arazi niteliğinde olduğundan çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtildikten sonra konunun uzmanı bilirkişiler aracılığıyla yeniden keşif yapılarak, taşınmazların sulu-kuru olup olmadıkları, bitki örtüsü, yerleşim alanlarına uzaklıkları, iklim şartları, arazilerin toprak ve topoğrafik yapıları ve bölgelerindeki konumları gözetilerek tarla niteliği itibariyle çevredeki ekilebilir ürünler araştırılıp elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılıp net gelir yöntemiyle değerlerinin tespit edilmesi, tapu iptali ve tescil davalarında verilen kararların kesinleştiği tarihteki gerçek değerlerinin hesaplattırılması, taşınmazların varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerlendirme tarihine göre tespit ettirilmesi, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazların zemin değeri, var ise üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri esas alınarak tapu sahibinin oluşan gerçek zararının saptanması gerekirken eksik inceleme sonucu ve yeterli gerekçe oluşturulmadan hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 16/11/2017 günü oy birliği ile karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi