8. Hukuk Dairesi 2010/1979 E. , 2010/3291 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali,tescil ve elatmanın önlenmesi ve senet iptali
..., muteriz davacılar ... ve müşterekleri ile Hazine ve ... ve müşterekleri ... ve müşterekleri, ... aralarındaki tapu iptali tescil, elatmanın önlenmesi ve senet iptali davasının davacı ..."in açmış olduğu davanın kabulüne, muteriz davacıların davalarının reddine dair Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 07.05.2009 gün ve 586/134 sayılı hükmün temyize cevap süresi içinde davacı ... vekili tarafından duruşmalı inceleme isteğinde bulunulmuştur. Hükmün Yargıtay"ca incelenmesi ayrıca davalı Hazine vekili, davalı ... vekili ve davalılar ... ve müşterekleri vekili taraflarından da istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15.06.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı ... ve müşterekleri vekili Avukat ..., davalı Hazine vekili Avukat ... ve davalı ... vekili Avukat ...ve karşı taraftan davacı ... vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili, dava dilekçesinde mevkii ve sınırlarını açıkladığı Karahayit ve Başyurt mevkilerinde bulunan taşınmazlara davalı ...’in yaptığı müdahalenin önlenmesine ve her iki parça taşınmazın vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, 29.01.1992 tarihli cevap dilekçesinde; uyuşmazlık konusu taşınmazların vekil edeninin miras bırakanı Mehmet Taştekin’e ait olduğunu ve vekil edeni tarafından 1976 yılında haricen satın alındığını, davalının zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davaya katılması sağlanan davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiş, yargılamanın sonraki aşamalarında ise kendilerine karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüyle 115 ve 116 nolu parsellerin tapu kayıtlarının ½ oranında iptaline, davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, birleşen
1992/534 Esas 1993/74 Karar sayılı davaya konu yapılan 10.12.1976 tarihli harici senedin iptaline karar verilmesi üzerine; hüküm, ... ve müşterekleri vekili Av...., Hazine vekili ve ... vekili Av....ile davacı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal, payı oranında iptal ve tescil ile müdahalenin önlenmesi ve 10.12.1976 tarihli senedin iptali isteğine ilişkindir.
Uyuşmazlık konusu yapılan ve her iki mevkide belirtilen taşınmazlara ilişkin dava 09.12.1991 tarihinde ... vekili tarafından açılmış, aynı kişinin vekili tarafından senet iptali davası ise, 22.12.1992 tarihinde açılmıştır. Daha sonra her iki dava birleştirilerek mahkemece yürütülmüştür. Yargılama sırasında mahkemece, Hisarönü Kadastro Teknisyenliğinden sorulması üzerine, anılan teknisyenliğin 30.06.2008 gün ve 35 sayılı karşılık yazılarında; “Dava dilekçesinde A harfiyle gösterilen taşınmazların Hisarönü Köyünde 1970’li yıllarda yapılan kadastroda 115 ve 116 nolu parseller ile tesbitlerinin yapıldığı” bildirilmiştir. Marmaris Tapu Sicil Müdürlüğünün 02.07.2007 gün 8736 sayılı karşılık yazılarında ise; Hisarönü Köyü 115 ve 116 nolu parseller hakkında açılan davanın sonuçlandığı, Marmaris Kadastro Mahkemesinin 22.05.2007 tarihinde kesinleşen 1978/44 Esas ve 2003/316 Karar sayılı kararı ile Mehmet oğlu ... adına hükmen tescile karar verildiği açıklanmıştır. Açıklanan her iki yazı karşısında durum keşifte teknik bilirkişi olarak dinlenen Murat Dokumacı’dan sorulmuş ve Murat Dokumacı’nın 23.02.2009 tarihinde dosyaya sunduğu ek raporunda; dava dilekçesinde A harfiyle gösterilen taşınmaz bölümlerinin kadastroca tesbit edilen 115 ve 116 nolu parseller olduğu belirtilmiştir.
Marmaris Kadastro Mahkemesinin 1978/44 Esas sayılı dosyası üzerinde yapılan incelemede, 115 ve 116 nolu parsellere ilişkin davanın tesbite itiraz davası olarak 11.01.1978 tarihinde açıldığı, 14.05.2003 tarihinde karara bağlandığı, Yargıtay denetiminden geçerek 22.05.2007 tarihinde kesinleştiği saptanmıştır. Kadastro Mahkemesinde dava devam ederken davacı ... vekili tarafından genel mahkemede görülmekte olan eldeki davanın 09.12.1991 tarihinde açıldığı belirlenmiştir.
Saptanan bu açıklamalardan da anlaşıldığı üzere, önce tescil davası olarak açılan yerlerin tapulu olduklarının anlaşılmasıyla tapu iptali ve tescil davasına dönüşmüştür. 115 ve 116 sayılı tapulama parselleriyle 25.06.1970 tarihinde yapılan tesbitlere yalnızca ... ve ...’in ( 25.06.1970 ve 31.12.1976 tarihleri) itiraz ettikleri davacıda dahil başka bir kişinin itirazının söz konusu olmadığı anlaşılmıştır. Kadastro Mahkemesinde ise yukarıda belirtildiği biçimde başka kişiler tarafından tesbite itiraz davası açılmış olup, davacının taraf olmadığı saptanmıştır.
Tapulama Kanununun getirdiği sistem ve Yargıtay’ın görüşüne göre tapulama tutanağına bir kimsenin süresinde itiraz etmiş olması, sadece o kişi yönünden tapulama tutanağının kesinleşmesini önler. İtiraz süresini geçirmiş olan bir kimse süreyi kesmiş olan kişinin bu hukuksal durumundan yararlanamaz. Süreyi geçirmiş olan kimse yönünden tapulama tutanağı kesinleşmiş sayılır. ( A.Nusret Ozanalp, Tapulama Kanunu Şerhi, Ankara 1976 Baskı, Sh.185 ve Tapulama Kanunu m.26-27) Yani açıklandığı gibi Tapulama Kanunu tapulama tutanağının bölünmüşlüğünü öngörmüştür. Nitekim Yargıtay 7.Hukuk Dairesi 26.01.2006 gün ve 2006/81 Esas, 2006/88 Karar sayılı kararında; “… tapulama tutanağının askıya çıkarıldığı 07.01.1985-07.02.1985 tarihleri arasında tesbite itiraz etmeyen kişi yönünden tesbitin kesinleştiğinin kuşkusuz…” olduğunu vurgulamıştır. Anılan parsellerle ilgili olarak 11.01.1978 tarihinde Kadastro Mahkemesinde açılan dava Yargıtay denetiminden geçerek 22.05.2007 tarihinde kesinleşmiştir.
Her ne kadar 115 ve 116 sayılı parsellere ait tapulama tutanaklarında askı ilan tarihleri belirlenememiş ise de, tesbite itiraz edenler bakımından Tapulama Komisyonu 20.10.1977 tarih ve 115 sayılı kararı ile itirazları sonuçlandırdığı ve 1978 yılı Mayıs ayında taraflara tebliğ edildiği dosyadaki belgelerden saptandığına göre bu tarihlerden önce tutanakların askıya çıkartıldığı ve askı ilan süresi için davacının itirazda bulunmaması nedeniyle tapulama tutanaklarının anılan tarihlerden önce kesinleştiğinin kabulü gerekir.
Öte yanda davacının bu isteğinin 766 sayılı Tapulama Kanununun 47. maddesiyle 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26/D bendi kapsamında Kadastro Mahkemesinde açılan davaya asli müdahil (katılma) niteliğinde olduğunun kabulüne de olanak bulunmamaktadır. Diğer bir deyişle isteğin katılma niteliğinde sayılamayacağı açıktır.
Davacı tapulama tesbitinden önceki hukuki sebeplere dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Tutanağın kendisi açısından kesinleştiği tarihten davanın açıldığı 09.12.1991 tarihine kadar 766 sayılı Tapulama Kanununun 31/son ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. fıkrasında açıklanan 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın açıldığı anlaşılmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun geçici madde 4’de açıklanan ek 1 yıllık hak düşürücü süre de dava tarihine göre geçmiştir. Hak düşürücü süre, kamu düzeni ile ilgili olup, her türlü itiraz ve delillerden önce gözönünde tutulur.
Saptanan bu somut ve hukuki olgular karşısında somut olayda hak düşürücü süre gerçekleşmiş bulunduğundan davacı tarafından açılan ve birleştirilen senet iptali davasının da değerlendirilip sonuçlandırılması sonuca etkili bulunmamaktadır. Davanın belirtilen nedenlerle hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi gerekirken 115 ve 116 nolu parsellere ait tapu kayıtlarının ½ oranında iptaliyle iptal ve tescil ile 10.12.1976 tarihli harici satış senedinin iptaline karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Hükmü temyiz eden taraf vekillerinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle yerel mahkeme hükmünün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 225,50 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden ... ve müştereklerine iadesine ve 241,10 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden M.Ali Taştekin"e iadesine 15.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.