"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki "işçilik alacakları" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Ankara Dördüncü İş Mahkemesi)"nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 13.09.2006 gün ve 373-245 sayılı kararın incelenmesinin davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi"nin 30.05.2007 gün ve 2006/30381-2007/17412 sayılı ilamı ile; (...Davacı, davalıya ait Kırgızistan işyerinde 1 ay, 25 gün süre ile çalışmıştır. Davacı bu süre içerisinde ücret ödemesi yapıldığını, kendisine avans ödendiğini, ücretinin 1400 USD olduğunu iddia ederek işçilik alacakları talebinde bulunmuştur.
Davalı, davacı ile yazılı hizmet sözleşmesi yapıldığını, sözleşmede belirtildiği gibi davacının ücretinin 400 USD olduğunu savunmuştur.
Hizmet sözleşmesi dışında ücretle ilgili yazılı bir belge ve ücret bordrosu mevcut değildir.
Davacı yazılı iş sözleşmesindeki imzayı inkar etmemektedir. Sözleşmenin hata ve hile ile imzalatıldığı da ileri sürülmemiştir. Bu durumda yazılı iş sözleşmesine itibar edilerek davacının ayda 400 USD ile çalıştığı kabul edilerek dava konusu alacakları belirlenmeli ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davalı vekili
Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; Özel Daire"nin yukarıda yazılı bozma kararı üzerine; davacının aylık ücretinin 1400 USD olduğu belirtilerek direnme kararı verilmiştir.
Uyuşmazlık; davacının aylık ücretinin belirlenmesinde yazılı hizmet sözleşmesi varken emsal ücret araştırmasının dikkate alınıp alınamayacağı noktasında toplanmaktadır.
İş akdinin işverence haksız feshi nedeniyle işçinin alacak miktarı belirlenirken, bu hesabı doğrudan etkileyecek olan işçinin gerçek ücretinin saptanması gerekmektedir. Gerçek ücret; işçinin kıdemi, yaptığı işin özelliği ve niteliğine göre işçiye ödenmesi gereken ücrettir.
İş akdinin tarafları görünüşte bir ücret belirlemiş olabilirler, ancak bu ücret tarafların aralarında kararlaştırdıkları gerçek ücret olmayabilir. Uygulamada bazen taraflar arasında kararlaştırılmış olan gerçek ücret (örneğin SSK primlerini daha az ödemek amacıyla) bordroya yansıtılmamakta, daha düşük (örneğin asgari ücret) gösterilmektedir. Bu gibi durumlarda yargıç tarafından gerçek ücretin saptanması yoluna gidilmelidir (Prof. Dr. S. Süzek, İş Hukuku, 2. Bası, Beta Yayınları, Sy: 287).
İş sözleşmesinin tarafları arasında ücret miktarı konusunda çıkabilecek ihtilaflarda gerçek ücretin her türlü delille ispatı mümkündür. Aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, tanık beyanları gibi delillerle işçinin imzasını taşıyan ücret bordroları veya hizmet sözleşmesinde yazılı olan ücretin gerçek olmadığı kanıtlanabilir. Ücretin mevcut delillerle şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi mümkün bulunmayan kimi durumlarda, yapılan iş, hizmet süresi ve diğer belirleyici özellikler belirtilmek suretiyle ilgili meslek örgütlerinden sorulmak suretiyle de belirlenebilir. Meslek örgütlerince bildirilen ücret miktarları tarafları ve mahkemeyi bağlayıcı nitelikte olmayıp, diğer bilgi ve belgelerle de desteklenmeleri gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 02.07.2003 gün ve 2003/21-440-440, 28.06.2006 gün ve 2006/9-479-484 sayılı Kararlarında da benimsenen araştırma ilkeleri uyarınca somut olaya bakıldığında; davacının gerçek ücretinin, meslek kuruluşunca bildirilen miktarın, davacı ile aynı işi yapan kişiye ait kesinleşmiş kararla da desteklenmesi karşısında aylık 1400 USD olduğunun kabulü Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nca da benimsenmiştir.
Yukarıda belirtilen maddi ve yasal olgular dikkate alındığında yerel mahkemenin direnme kararı isabetli bulunmaktadır.
Ne var ki, Özel Dairece işin esasına yönelik diğer temyiz itirazları incelenmemiş olup, dosyanın temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Dairesine gönderilmesi gerekir.
S o n u ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan dosyanın işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için DOKUZUNCU HUKUK DAİRESİNE gönderilmesine, 22.10.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.