
Esas No: 2017/15710
Karar No: 2019/3188
Karar Tarihi: 02.04.2019
Nitelikli dolandırıcılık - resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/15710 Esas 2019/3188 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Sanık hakkında:
a)Resmi belgede sahtecilik suçundan TCK"nın
204/1-3, 43/1, 62, 53/1 maddeleri gereğince mahkumiyet
b)Nitelikli dolandırıcılık suçundan beraat
Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm katılan vekili tarafından, resmi belgede sahtecilik suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm ise sanık müdafi tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın, babası olan Şerif Ayverdi"nin 05/01/1996 tarihinde vefat etmesine rağmen babası adına kayıtlı arazilerde buğday ekimi yaparak 2002, 2003 ve 2004 yıllarında Akçakale İlçe Tarım Müdürlüğüne doğrudan gelir desteği başvurusunda bulunduğu, başvuru sırasında babasının vefatından önce Akçakale Noterliğinden alınan 15/12/1995 tarihli vekaletnameyi kullandığı ancak Ziraat Bankasından destekleme ücretlerini almak amacıyla Şanlıurfa 3. Noterliğine müracaat ederek babasına ait nüfus cüzdanının üzerine akrabası Abbut Ceylan"ın fotoğrafını yapıştırarak ve ..."ı babası olarak tanıtarak 19/01/2004 tarih ve 953 yevmiye numaralı vekaletnameyi aldığı, bu vekaletname ile bankaya başvurarak 19/01/2004, 11/05/2004, 15/07/2004, 17/03/2005 ve 03/10/2005 tarihlerinde toplam 3.265 TL destekleme ücretini aldığı, bu suretle sanığın nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;
1-Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde,
Sanığın, 2002, 2003 ve 2004 yıllarında başvurarak haksız yere doğrudan gelir desteği ödemesi almak suretiyle zincirleme olarak nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edilmesi karşısında, dolandırıcılık suçlarının yenilenen suç işleme kararı altında işlenmesi nedeniyle, her yıl için ayrı ayrı suç oluşacağı ve buna göre değerlendirme yapılması gerektiği dikkate alınarak, 2002 ve 2003 yıllarına ilişkin ödemenin en son 15/07/2004 tarihinde olması nedeniyle, bu yıllar için sanığın lehine olan ve eylemine uyan 765 sayılı TCK"nın 504/7 maddesi ile aynı Kanun"un 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık dava zamanaşımının dolduğu anlaşıldığından açılan kamu davasının 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi gereğince zamanaşımı nedeniyle düşmesine hükmedilmesi, 2004 yılına ilişkin ödemeleri ise en son 03/10/2005 tarihinde bankadan tahsil etmesi karşısında, sanığın arazileri ekerek hakettiği desteği alması nedeniyle dolandırıcılık suçunun kanuni unsurlarının oluşmaması karşısında beraatine hükmedilmesi gerektiği gözetilmeksizin, tüm suçların zincirleme nitelikte olduğundan bahisle hüküm kurulması hususu sonuca etkili olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,
2-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde,
Sanığın, vefat eden babasına ait arazileri diğer mirasçılar olan tüm kardeşlerinin rızasını alarak ektiği ve hakkı olan doğrudan gelir desteği için, babasının vefatından önce kendisi adına vermiş olduğu taşınmazları ile ilgili işlem yapma yetkisi içeren Akçakale Noterliğinin 15/02/1995 tarihli vekaletnamesi ile başvuru yaptığı, başvurusunun kabul edilmesi üzerine bankaya doğrudan gelir desteği ödemesinin yatırıldığı ancak 15/02/1995 tarihli vekaletnamede para çekme yetkisi bulunmaması nedeniyle, sanığın hak ettiği parayı çekebilmek amacıyla sahte vekaletname tanzim ederek bankaya müracaat ettiği, ifadesinde ise, miras paylaşımı ile ilgili aile içinde yaşanan sıkıntılar nedeniyle veraset ilamını alamadıklarını beyan ettiği ve veraset ilamının düzenlenmesinden sonra bankaya yatırılan ödemeyi 16/03/2007 tarihinde veraset ilamı ile birlikte tüm mirasçıların imza atarak çektikleri, babasının vefatından önce sanığa vekaletname vermiş olması ve diğer kardeşlerinin doğrudan gelir desteğini sanığın almasında rızaları bulunduğu hususları gözetilerek, sanığın hakkı olan parayı alabilmek için sahte olarak tanzim edip kullandığı vekaletname nedeniyle sanığın suç kastı ile hareket etmediği gözetilerek, beraat hükmü kurulması gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Kabule göre de;
5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekili ile sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca, hükmün BOZULMASINA, 02/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.