10. Hukuk Dairesi 2017/5754 E. , 2018/2034 K.
"İçtihat Metni"
... adına Av. ... ile 1-... Metal San. Tic. Ltd. Şti. 2-... aralarındaki dava hakkında ... . İş Mahkemesinden 20.05.2015 günlü ve 2014/305 E. 2015/271 K. sayılı hükmün temyizen incelenmesi, davacı ... avukatı tarafından istenilmesi üzerine dosyası incelendi, gereği konulup düşünüldü:
Önceki geri çevirme kararımızda, Bazı maddeleri dışında 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değişik 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/2. maddesine göre “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.”; hükmü belirtilmiş olup, 6099 sayılı Kanunun 5. maddesi ile 7201 sayılı Kanunun 21. maddesine eklenen ikinci fıkrasına göre, “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.”; Yine, 6099 sayılı Kanunun 9. maddesi ile değişik 7201 sayılı Kanunun 35. maddesinin ikinci fıkrasına göre, “Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği vet adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Dosyadan, davalılardan ...’a gıyabi hükmün Tebligat Kanunu’nun 21. Maddesi kapsamında mernis adresine tebliğ edilmek istenildiği anlaşılmakta ise de, bu davalının ikamet adresinde neden evde bulunmadığı hususunda herhangi bir veri içermeyen, aynı zamanda evrakı almaya yetkili olup olmadığı da belirtilmeyen ... isimli şahsa “çalışanı” sıfatı ile tebliğ yapılması usulsüz olup, Mahkemece Tebligat Kanunu’nun 21. Maddesi hükümlerine uygun şekilde yeniden tebliğ yapılması gerekirken geri çevirme kararımızın sadece 2 nolu bendine göre işlem yapılması usule aykırı olup geri çevirme kararımız gereklerinin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
2-Önceki geri çevirme kararımızda da belirtildiği üzere,
Hukuk Genel Kurulu"nun 14.12.2011 tarih ve 2011/21-882 Esas, 2011/767 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, Tebligat Kanunu"nun 13 üncü maddesinde, kendisine tebligat yapılacak şahısların derecelendirildikleri görülmektedir. Bir kere,
hükmi şahıslar namına kendilerine tebligat yapılabilecek salahiyetli mümessiller mutat iş saatlerinde işyerlerinde bulundukları ve o sırada evrakı bizzat alacak durumda oldukları takdirde memur ve müstahdemlere tebligat yapılamaz. Saniyen, memur veya müstahdemlere tebligat yapılabilecek hallerde de, önce kendisine tebligat yapılacak şahsın, şirketin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde vazife itibariyle muhatap hükmi şahsın mümessilinden sonra gelen veya evrak müdürü gibi esasen bu işlerle tavzif edilmiş bir kimse olması böyle bir kimsenin bulunmaması halindedir ki (bu durum tebliğ mazbatasına derç edilmek suretiyle) o yerdeki diğer bir memur veyamüstahdeme tebligat yapılabilir. Daha önce kendisine tebligat yapılması gereken kimselerin bulunmadıklarını veya tebligatı bizzat alamayacak durumda olduklarının ispatı bakımından mazbatada yer alacak kayıt bilhassa önemlidir (E. Moroğlu, Makalelerim I, ... 2001, s. 4-5).
Dosya arasından; geri çevirme kararımızdan sonra davalılardan. ... Metal San. Tic. Ltd. Şti.’ne, gıyabi hükmün şirketin adresinde çalışanı sıfatı ile ...’a tebliğ edildiği anlaşılmakta ise de, yapılan tebligatın şirket yetkilisinin nerede olduğu ve muvakkaten başka bir yere gidip gitmediği hususunda herhangi bir ayrıntıya yer verilmediği, aynı şekilde çalışan sıfatıyla tebligat yapılan ...’ın da şirket çalışanı veyahut evrak almaya yetkili olup olmadığı hususlarında da herhangi bir kaydın yer almaması karşısında davalılardan şirkete yapılan tebligat, geri çevirme kararımıza rağmen, yukarıda açıklanan TK"nun 12 ve 13. maddeleri ile Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 21. maddesinde düzenlenen tüzelkişilere tebligat usulüne aykırı olup, usulsüzdür.
Mahkemece, ilk geri çevirme kararımız dikkate alınarak bazı maddeleri dışında 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun ile değişik 7201 sayılı Tebligat Kanununun Tüzel kişilere tebligat hükümlerini düzenleyen 12, 13. ve 35. maddelerine göre davalı şirketin Ticaret sicilinde belirtilen adresine hükmün açıklanan ilkeler çerçevesinde tebliği ile temyiz süresi geçtikten ve gerektiğinde 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesinin 2. fıkrası gereğince, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432. maddesindeki prosedür de işletildikten sonra gönderilmek üzere dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, temyiz itirazlarının, bu noksanlıklar giderilip dosya geldikten sonra incelenmesine, 07.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.