10. Hukuk Dairesi 2018/567 E. , 2018/2027 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, yersiz ödenen aylıklar nedeniyle davalı hakkında yapılan takipte itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili ile davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
27.03.1980 tarihinde eşinin vefatından sonra, 01.10.1982 tarihinde vefat eden 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı babası üzerinden 01.01.1983 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasanın 45’inci maddesi gereğince hak sahibi kız çocuğu olarak ölüm aylığı alan davalı hakkında, 01.04.1981 - 30.08.2003 tarihleri arasında kalan sürelerde 01.04.1981 - 15.01.1988 tarihleri arasında kalan dönemde zorunlu ve 01.09.1997 - 30.08.2003 tarihleri arasında geçen dönemde ise isteğe bağlı olarak 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığı üzerinden 3611 günden ve 55 yaşına göre 01.11.2003 tarihinden itibaren de yaşlılık aylığı bağlandığının 2007 yılında Kurumca fark edilmesi üzerine aylıkları durdurularak 11.12.2007 tarihli işlemi ile 01.11.2003 - 01.09.2007 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamındaki aylıklar bakımından davalıya yapılan ödemelerin borç tahakkuk ettirilmesi ve üzerine takibe geçilmesinden sonra vaki itiraz nedeniyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı malullük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin geçiş hükümlerini düzenleyen 5510 sayılı Yasa"nın geçici 1. maddesidir. Anılan düzenlemenin ikinci fıkrasında "….17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı Kanunlara göre bağlanan veya hak kazanan; aylık, gelir ve diğer ödenekler ile 08.02.2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ödenmekte olan ek ödemenin verilmesine devam edilir. Bu gelir ve aylıkların durum değişikliği nedeniyle artırılması, azaltılması, kesilmesi veya yeniden bağlanmasında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümleri uygulanır.” hükmü mevcuttur.
Bu kapsamda, 1479 sayılı Kanunun “Eş ve çocuklara, ana ve babaya tahsis yapılması” başlığını taşıyan 45. maddesinin 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Kanunla değişik 2. fıkrasının (c) bendinde, sigortalının; 18 yaşını (veya ortaöğretim yapması halinde 20 yaşını, yükseköğretim yapması halinde 25 yaşını) doldurmamış veya yaşları ne olursa olsun çalışamayacak durumda malûl bulunan çocukları ile geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak koşulu ile yaşları ne olursa olsun evlenmemiş kız çocuklarına aylık bağlanacağı belirtilmiş, daha sonra 04.10.2000 günü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bentteki “geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak” koşulu, “bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmama, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almama” olarak değiştirilip 1479 sayılı Kanunun “Ölüm aylığının kesilmesi” başlıklı 46. maddesinin 2. fıkrasına, “Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olanı ödenir.” cümlesi eklenmiş, ancak, söz konusu KHK, Anayasa Mahkemesi’nin 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe giren 26.10.2000 gün 61/34 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir.
İptale konu düzenleme daha sonra bu kez kanun koyucu tarafından 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren ve anılan (c) bendini değiştiren 4956 sayılı Kanunun 23. maddesiyle aynen benimsenerek, sigortalının evli olmayan/boşanan/dul kalan kız çocuklarına ölüm aylığı bağlanabilmesi için “geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak” şartı, “bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmama, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almama” olarak değiştirilmiş, aynı zamanda 46. maddenin 2. fıkrasına da “Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olanı ödenir.” cümlesi yeniden eklenmiştir.
5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve “Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması” başlığını taşıyan 34. maddesinde, sigortalının evli olmayan, boşanan, dul kalan kızlarına ölüm aylığı bağlanabilmesi, bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmama veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olma koşullarına bağlanmış, “Aylık ve gelirlerin birleşmesi” başlıklı 54. maddede ise, bu Kanuna göre bağlanacak aylık ve gelirlerin birleşmesi durumunda, hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından bağlanacak aylığının bağlanacağı hüküm altına alınmıştır.
Anılan yasal düzenlemeler kapsamında dava irdelendiğinde; bu tür ölüm sigortasından aylık tahsislerinde, ayrık durumlar dışında genel kural olarak hakkı doğuran olay tarihinde yürürlükte olan yasal mevzuatın uygulanması gerekmekte olup, buna göre (1479) Bağ-Kur sigortalısı babanın yaşamını yitirdiği 01.10.1982 tarihi itibarıyla davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Kanununun 45-46. maddeleridir;
1982 yılında ise; 1479 sayılı Kanunun “Eş ve çocuklara, ana ve babaya tahsis yapılması” başlığını taşıyan 45. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendinde, “geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak koşulu ile yaşları ne olursa olsun evlenmemiş kız çocuklarına aylık bağlanacağı,
Anılan kanunun “Ölüm sigortasından bağlanan aylığın sona ermesi” başlığını taşıyan 46. maddesinin 2.fıkrasında ise “Sigortalının kız çocukları evlenirse bağlanan aylık kesilir” düzenlemesi yer almaktadır.
Bu düzenlemeler uyarınca, davacıya aylık tahsisi hakkını doğuran ölüm olayının gerçekleştiği tarihte kız çocuklarına aylık bağlama koşulu “geçimini sağlayacak başka bir geliri bulunmaması” olup, tahsis edilen aylığın kesilme sebebi de sadece “kız çocuğunun evlenmesidir.” Yasa koyucu tarafından sonraki düzenlemeler ile sosyal güvenlik Kanunlarına tabi olarak çalışmama veya çalışmaya dayalı gelir aylık almama ibarelerinin eklendiği görülmektedir.
Mahkemece, söz konusu yasal düzenlemeler irdelenmeden yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece yapılacak iş, bu yasal düzenlemeler uyarınca davacının, babasının ölüm tarihinde geçerli olan mevzuat çerçevesinde aylık bağlanma şartlarını ve kesme nedenlerini irdelemek, bu kapsamda geçimini sağlayacak başka bir geliri olup olmadığı ve evlenip evlenmediği hususlarının araştırılması ve sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
Kabule göre de, davaya konu aylıkların basit bir hesap yapılarak miktarının tespiti mümkün iken, yargılamayı gerektirdiğinden bahisle icra inkâr tazminatı isteminin reddine dair karar verilmesi isabetsizdir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, anılan yasal düzenlemeler dikkate alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde davacı Kurum vekili ile davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 13/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.