4. Ceza Dairesi 2020/18644 E. , 2020/14986 K.
"İçtihat Metni"KARAR
Hakaret suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/1, 29, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.100,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 07/06/2018 tarihli ve 2018/69 esas, 2018/416 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/10/2018 tarihli ve 2018/848 değişik iş sayılı kararını kapsayan onaylı dosya sureti incelendi.
İstem yazısında; "Dosya aslının İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 07/06/2018 ve 2018/69 esas, 2018/416 sayılı kararının tehdit suçu yönünden istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 04/11/2019 tarihli ve 2018/5096 esas, 2019/3722 sayılı kararı ile bozulmasını müteakip İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/740 esas numarasına kayden derdest olması sebebiyle onaylı dosya sureti üzerinden yapılan incelemede;
Dosya kapsamına göre, sanığın müştekiye hakaret ettiğinden bahisle mahkûmiyetine karar verilmiş ise de, müştekinin yargılama sırasında 07/06/2018 tarihli oturumda şikâyetinden vazgeçtiğini beyan ettiğinin anlaşılması karşısında, kovuşturması şikâyet şartına tâbi olan hakaret suçundan açılan kamu davasının, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 73/4-6 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 223/8. maddeleri uyarınca düşürülmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için, anılan maddenin 6. fıkrasında belirtilen objektif ve subjektif koşulların bulunması ve öncelikle sanığın isnad edilen suçu işlediğinin yapılan yargılama sonucu belirlenmesi gerekmektedir.
CMK’nın 231. maddesinin 12. fıkrasına göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yoluna başvurulabilecektir.
Olağan kanun yollarından olan itiraz, 5271 sayılı CMK’nın 267 ila 271. maddeleri, arasında düzenlenmiş olup "İtiraz olunabilecek kararlar" başlıklı 267. maddesinde; "Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir" şeklindeki düzenlemeye göre, kural olarak sadece hakim kararlarına karşı gidilebilecek olan itiraz yoluna, kanunlarda açıkça gösterilmiş olunması kaydıyla mahkeme kararlarına karşı da başvurulması mümkündür.
CMK’nın 270 ve 271. maddelerine göre, itiraz incelemesi kural olarak duruşmasız ve dosya üzerinden yapılacak, merci gerekli görürse Cumhuriyet savcısı, müdafii veya vekili de dinleyebilecektir. Bunun yanında merci, yazı ile cevap verebilmesi için itiraz istemini Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilecek, kendisi de inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılması konusunda emir de verebilecektir.
CMK’nın itirazla ilgili yukarıda yer verilen maddelerinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik itirazın yalnızca şekil yönünden inceleneceği, esasın inceleme dışı bırakılacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu da 22/01/2013 tarih ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararında; “İtiraz mercii, o yer Cumhuriyet savcısının suç vasfına yönelik aleyhe başvurusu üzerine incelemesini sadece şekli olarak değil, hem maddi olay hem de hukuki yönden yapmalı, gerekli gördüğünde cevap vermesi için itirazı sanık müdafiine tebliğ etmeli ve Cumhuriyet savcısı ile sanık müdafiini dinlemeli, yine ihtiyaç duyduğu konular varsa gerekli araştırma ve incelemeyi yapmalı ya da bunların yapılmasını sağlamalı ve bunun sonucunda da TCK"nın 191/2. maddesi gereğince verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararının isabetli olup olmadığına karar vermelidir.” şeklindeki gerekçesiyle itirazın hem maddi hem hukuki yönden ele alınması ve her yönden hukuka uygunluğunun denetlenmesi gerektiğine karar vermiştir.
İnceleme konusu somut olayda; katılan vekilinin, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik mahkeme kararına itirazda bulunması üzerine, itirazı inceleyen mercii tarafından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yapılan itirazın itiraza konu karar ve gerekçesinin hukuka uygun olduğu gerekçesiyle reddine karar verildiği görülmektedir.
Yukarıda yer verilen Ceza Genel Kurulu kararında da vurgulandığı üzere, itirazı inceleyen merciin hem usul hem esas yönünden inceleme yaparak, her türlü hukuka aykırılıkları denetleyebileceği anlaşıldığından, itiraz konusu incelenmeksizin itirazın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Ayrıca itiraz konusu olan mahkeme ilamı da, hakaret suçunda şikayetten vazgeçme bulunmasına rağmen düşme kararı yerine mahkumiyet kararı verilmesi yönüyle hukuka uygun değildir.
5237 sayılı TCK"nın 131/1. maddesinde, “Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hariç hakaret suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikâyetine bağlıdır." hükmüne yer verildiği, aynı Kanun"un 73. maddesinin 4. fıkrasında ise, “Kovuşturma yapılabilmesi şikayete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür." hükümleri düzenlenmiştir.
5271 sayılı CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrasında da, “Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma ya da kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir." hükmü yer almaktadır.
İncelenen dosyada; mağdur ..."in 07/06/2018 tarihli duruşmada, şikayetten vazgeçtiği, sanığa ise şikayetten vazgeçmeyi kabul edip etmediğinin sorulmadığı anlaşılmıştır. Sanığa şikayetten vazgeçmeyi kabul edip etmediği sorularak sonucuna göre hakaret suçundan açılan kamu davasının düşmesine karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmesi yerine, şikayetten vazgeçme beyanı dikkate alınmadan hüküm kurulması ve bu nedenle itirazın kabul edilmesi gerekirken reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/10/2018 tarihli ve 2018/848 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 04/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.