10. Hukuk Dairesi 2017/5594 E. , 2018/2021 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraflar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada mahkemece ilk kez verilen 01.10.2014 tarihli karar, Dairemizin bozma ilamı ile “sair hususların reddine; ancak davacı kurum talebi ile ilgili olarak davanın yasal dayanağının 5510 sayılı Yasa olması dikkate alınarak yasada öngörülen şekilde tavan hesabının yapılması gereği ile kazalı sigortalının 30.12.2011 tarihli talebine istinaden yaşlılık aylığı almakta olduğunun anlaşılması nedeniyle, dava konusu edilen gelirlerin, 5510 sayılı Yasa’nın 54. madde uyarınca indirildiğinin anlaşılması halinde; 5510 sayılı Yasa’nın 54. madde uyarınca indirilmiş hali üzerinden hesaplanan ilk peşin sermaye değerli gelir miktarı dikkate alınarak kurum alacağının belirlenmesi” gereğine işaret edilerek, bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
Eldeki davada ise, bozmaya uyulmuş ise de, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğini söylemek mümkün olmayıp, mahkemece kazalı sigortalı hakkında yaşlılık aylığı bağlandığı tarih itibari ile gelirin ilk peşin değerli gelirlerinin hesap raporuna esas alındığı anlaşılmakta olup, gelirin başladığı tarih itibariyle 5510 sayılı Kanunun 54. maddesi uyarınca indirilmiş hali üzerinden hesaplanan ilk peşin sermaye değerli gelir miktarına, indirme tarihine kadar yapılan fiili ödeme miktarının yarısının da eklenmesi suretiyle belirlenecek değere davalının kusur oranı uygulanmak suretiyle teselsüle dayalı olarak açılan davada sorumlulukları belirlenmelidir.
Buna göre, Mahkemece; dava konusu edilen gelirlerin, 5510 sayılı Yasa’nın 54. maddesi uyarınca yarıya indirilmesi nedeniyle gelirin başlangıç tarihi (01.07.2011) itibariyle 5510 sayılı Yasa’nın 54. maddesi uygulaması gözetilerek belirlenmiş (yukarıda anlatılan şekilde hesaplanmış) miktarını gösterir ilk peşin sermaye değeri Kurumdan sorulmalı ve yarıya indirilme tarihi olan 24.01.2012 tarihine kadar yapılan fiili ödemeler de dikkate alınarak, davalının tazminle sorumlu olduğu ilk peşin sermaye değerli gelir miktarı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmeli ve hâsıl olacak sonuca göre ilk bozma kararımız çerçevesinde karar verilmelidir.
Kabule göre de, aldırılan hesap raporunda, sigortalının yaşlılık aylığı alması nedeniyle gerçek zarar hesabı aldığı yaşlılık aylıkları esas alınarak belirlenmiş, ayrıca pasif dönem esas alınmaması gerekirken hesaba katılmış olup, devletin sosyal güvenlik politikası gereği bu dönem esas alınarak 60 yaşına kadar asgari ücretler dikkate alınarak aktif bilinmeyen dönem hesabı yapılmalı ve 60 yaş sonrası hesap dikkate alınmamalıdır.
Mahkemece, bu maddî ve hukukî olgular göz önünde tutulmaksızın yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 13.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.