Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/14751
Karar No: 2017/9556

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/14751 Esas 2017/9556 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2016/14751 E.  ,  2017/9556 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı ... vekili, 03/03/2014 harç tarihli dilekçesiyle; müvekkilinin yatırım amaçlı olarak Körfez ilçesi, Dereköy 58 sayılı parseli tapu sicilindeki yüzölçümü miktarına güvenerek satın aldığını ancak gerçekte taşınmazın yüzölçümü 2300,00 m² olmasına rağmen tapu sicilinde 12.300,00 m² olarak kaydedildiğini, bu durum karşısında müvekkilinin 10.000,00 m² eksik parsel maliki olmakla bu miktarda zarara uğradığını ve bu zarardan TMK’nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin sorumlu olduğunu belirterek şimdilik 1000,00.-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi isteğiyle dava açmıştır. Daha sonra 12/11/2014 tarihli harçlı ıslah dilekçesiyle tazminat isteğini toplamda 250.000,00.-TL’ye yükseltmiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne ve 250.000,00.-TL maddi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini isteğine ilişkindir.
    Mahkemece davacının davasının kabulüne karar verilmişse de delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmüştür.
    Şöyle ki, 4721 sayılı TMK"nın 2. maddesine göre, “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.
    Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.”
    Aynı Kanunun 3. maddesine göre ise “Kanunun iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır.
    Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz.”
    Medenî Kanunun 3. maddesinde düzenlenen iyiniyet, “Hakların kazanılması” ile ilgili olduğu halde, Medenî Kanunun 2. maddesinde yer alan dürüst davranma “Hakların kullanılması” ve “Borçların yerine getirilmesinde” söz konusu olur.
    Dürüst davranma, “Bir hak sahibinin, hakkını kullanırken veya bir borçlunun borcunu yerine getirirken iyi ve doğru hareket etmesi, yani dürüst, namuskar, makul, fiilinin neticesini bilen, orta zekalı her insanın benzer hadiselerde takip edecek olduğu yolda hareket etmesi” anlamındadır.


    - 2 -
    2016/14751 - 2017/9556

    TMK’nın 2/I hükmü herkesin haklarını, toplumda geçerli doğruluk dürüstlük ve iş ilişkilerinin gerektirdiği karşılıklı güven anlayışına uygun olarak kullanmasını emreder. Hakkın kullanımı ölçütünü Medenî Kanuna göre dürüstlük kuralları verir.
    TMK"nın 2/II maddesi ise hukuk kuralları tarafından kişilere tanınan yetkilerin olduğu gibi kullanılması, diğer kişiler ve toplumlar için çoğu kez katlanılması güç olan sonuçlar doğurabileceğinden, hukukta ortaya çıkabilecek gerçek olmayan kanun boşluklarının giderilmesini amaçlamaktadır.
    Somut olayda; Tazminat isteğine dayanak 58 sayılı parsel yörede 1964 yılında yapılan tapulama sırasında 2300,00 m² yüzölçümüyle belgesizden tarla vasfıyla dava dışı ... adına tespit edilmiş ancak 21/09/1967 tarih ve 690 yevmiye numarasıyla hatalı olarak 12.300,00 m² yüzölçümüyle tapuya tescil edilmiştir. Ancak yüzölçümü bölümünün yanında kurşunkalem ile tarihsiz olarak “alan hatalı doğru alan 2300,00 m²” yazılmıştır.
    Tespit maliki ... taşınmazı 08.03.1996 tarihinde 2300 m2 yüzölçümü ile Saadettin Erol’a satmış, 14.03.1996 tarihinde taşınmaz resmi satış senedinde 12300 m2 yüzölçümü ile ...’na satmış, 30/05/1997 tarihinde taşınmaz ...’e 2300 m2 olarak satılmış, yeni malik ise 2300 m2 olarak aldığı taşınmazı 24/11/2004 tarihinde ...’e, 3428 yevmiye numarasıyla 12300 m2 olarak satmış, davacı olan ... ise bu taşınmazı 08/10/2015 tarihinde 2300 m2 olarak Mustafa Barış’a satmıştır.
    Taşınmazın satışına ilişkin resmi senetlerde yüzölçüm miktarlarının farklı yazılmasına ilişkin herhangi bir açıklama yoktur. Tapu kütüğünde kurşun kalem ile yapılan belirtme ve ifadeler ile tapu kütüğünün yüzölçüm kısmındaki hektar hanesine “1” rakamının nasıl yazıldığı belirlenememiş,taşınmaza ilişkin tespitte ve bilgisayar kayıtlarında 2300 m2 yazılı olup resmi olarak taşınmazın yüzölçümünde bir düzeltme yapılmamıştır.
    Her ne kadar davacının taşınmazı satın aldığı senette taşınmaz miktarı 12300 m2 iken taşınmazın gerçek yüzölçümünün 2300 m2 olması nedeni ile davacının zararı olduğu düşünülebilir ise de bir bütün olarak taşınmazın satışına ilişkin resmi satış senetlerine baktığımızda, davacının taşınmazı satın aldığı kendisinden önceki malik ...’in, davacının arkadaşı olduğu, ..., ... ve davacının 30/05/1997 tarihinde 1559 numaralı işlemle ..."ndan çok sayıda taşınmazı yatırım amaçlı satın aldıkları, bu hususun dava dilekçesinde de belirtildiği, dava konusu 58 parsel sayılı taşınmazın davacıdan önceki malik tarafından satın alındığı 30.05.1997 tarih 1559 yevmiye numaralı satış senedinde davacının da imzasının bulunduğu ve o satış senedinde dava konusu taşınmazın yüzölçümünün 2300 m2 olarak yazıldığı görüldüğünden davacının taşınmazın gerçek yüzölçümünün 2300 m2 olduğundan haberdar olduğunun kabulünün gerektiği; hakların kazanılmasına ilişkin olan TMK"nın 3. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca “durumun gereğine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimsenin iyiniyet iddiasında bulunamayacağı” hususu dikkate alınarak, davacının iyiniyetli olduğunun somut olayda kabulü mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, isabetli bulunmayan yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 16/11/2017 günü oybirliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi