Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 13. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 30.1.2007 gün ve 2004/125-2007/22 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 24.10.2007 gün ve 2007/7448-12350 sayılı ilamı ile, (...Davacı, yurt dışında çalışırken, Türkiye"deki emeklilik işlerinin yürütülmesi için davalıya 19.10.2000 tarihli vekaletname verdiğini vekil olan davalının vekaletnameye istinaden emeklilik ikramiyesini, emeklilik aylıklarını aldığı halde tarafına ödeme yapmadığını öne sürerek, ikramiye ve aylıklarının toplamı olan 18.115.000.000 TL.nın davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, vekili olan davalının Emekli Sandığınca bağlanan ikramiye ve aylık maaşlarını aldığını, ancak kendisine ödemediğini bildirerek bu davayı açmıştır. Taraflar arasındaki ilişki BK.386 vd.maddelerinde düzenlenen vekalet sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.Vekil BK.392.maddesi hükmüne göre yaptığı işin hesabını müvekkiline vermeye ve vekil olarak her ne nam ile olursa olsun almış olduğu şeyi müvekkile tediyeye mecburdur. Davalı, vekil olarak davacı adına aldığı paraları davacıya ödediğini savunmuş, ancak bu savunmasını kanıtlayacak yazılı bir belge ve delil getirmemiştir. Mahkemece şahit beyanlarına ve karinelere dayanılarak sonuca gidilmiştir. Davalı, davacının eşinin kız kardeşidir. Taraflar arasındaki bu akrabalık HUMK. 293/1 maddesi hükmü kapsamında kalmadığı, tanık dinlenmesine davacının HUMK.289 maddesine uygun açık muvafakatı da bulunmadığından olayda tanık dinlenemez, tanık beyanlarına dayanılarak hüküm kurulamaz. Davalının davacı adına tahsil ettiğini bilirkişinin belirlediği 17.927.432.400 TL.den davalının yaptığı belirlenen 2.015.543.181 TL.ödeme düşülerek,kalan 15.911.889.219 TL.nin işlemiş faizi 969.299.252 TL. ile davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle delilerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde davanın reddi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA,istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 15.10.2008 gününde oyçokluğu ile karar verildi.