Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/6818
Karar No: 2017/9546

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/6818 Esas 2017/9546 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2017/6818 E.  ,  2017/9546 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonucu mahkemece verilen hükmün Dairemizce bozulması üzerine, verilen direnme kararına ilişkin dava dosyası 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun geçici 4/1. maddesi uyarınca Dairemize gönderilmiş olmakla, dosyadaki kağıtlar okundu gereği görüşülüp, düşünüldü:

    KARAR

    2005 yılında 3402 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yapılan kadastro sırasında ... ilçesi, ... köyü 102 ada 142, 143, 145, 146, 147 ve 148 parsel sayılı sırasıyla 13844,79 m²- 61202,93 m²- 48,54 m²- 206,39 m²- 11272,05 m²- 8899,02 m² yüzölçümündeki taşınmazlar, 06.04.1963 tarih 31 sıra, 08.03.1968 tarih 82 sıra, 22.01.1973 tarih 47 sıra, 20.03.1973 tarih 127 sıra, 25.01.1974 tarih 92 sıra, 06.03.1974 tarih 13 sıra ve 27.10.1975 tarih 50 sıra nolu tapu kayıtları uygulanarak taşınmazların öncesinin bir bütün halinde tapu maliklerince kullanıldığı, daha sonra yapılan taksim sonucu, 102 ada 142 ve 143 parsellerin ...’e, 102 ada 147 parselin ...’e, 102 ada 148 parselin ...’e kaldığı, 102 ada 145 ve 146 parsellerin ise ... köyü tüzel kişiliğine bağışlandığı, ancak Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 2003/426 Esas sayısında dava konusu olduklarından söz edilerek malik haneleri açık bırakılmak suretiyle tespit edilmişlerdir.
    ... 24.01.1984 tarihli dilekçe ile; tapu kayıtlarına dayanarak ...’ın el atmasının önlenmesi istemiyle ... Sulh Hukuk Mahkemesinde 1984/88 Esas sayılı davayı açmış, anılan dava görevsizlikle asliye hukuk mahkemesine gönderilmiştir. ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2003/426 E-2006/2 K sayılı ilamla çekişmeli taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlendiği gerekçesiyle 3402 sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca davanın kadastro mahkemesine devrine karar vermiştir.
    Orman Yönetimi tarafından 25.01.2006 havale tarihli dilekçeler ile; 102 ada 143 ve 147 parsel sayılı taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğunu iddia ederek her bir parsel hakkında ayrı dava açmıştır.
    Mahkemece; kadastro müdürlüğünce aktarılan, asliye hukuk mahkemesince devredilen, Orman Yönetimi tarafından açılan tüm davalar birleştirildikten, askı ilanları yapıldıktan ve 148 parselin zilyedi..., 147 parselin zilyedi ... ve 145, 146 parsellerin zilyedi ... köy tüzel kişiliği davaya dahil edildikten sonra 102 ada 143 ve 147 parsel sayılı taşınmazların orman niteliğiyle Hazine adına tesciline, 102 ada 145 parsel sayılı taşınmazın imam lojmanı niteliğinde, 102 ada 146 parsel sayılı taşınmazın cami ve avlusu niteliğinde ... köy tüzel kişiliği adına, 102 ada 148 parsel sayılı taşınmazın fındık bahçesi niteliğinde... adına, 102 ada 142 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişilerin 14.03.2014 tarihli raporlarında (A) ile gösterilen 2539,14 m² yüzölçümlü bölümünün 102 adada verilecek son parsel sayısında fındık bahçesi niteliğinde Fatma Kepelek mirasçıları adına elbirliğiyle mülkiyet halinde, 102 ada 142 parselin geriye kalan 11305,65 m² bölümünün ise aynı ada ve parsel sayısında ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı-davalı ... mirasçıları vekili tarafından 102 ada 143 ve davalı ... vekili tarafından ise tüm parseller yönünden temyiz edilmesi üzerine Dairenin 31.03.2015 gün 2014/10561E-2015/2337K sayılı ilamıyla bozulmuştur.
    Bozma kararında özetle ”Kadastro sırasında çekişmeli taşınmazların malik haneleri açık olarak tespit edildikleri halde, mahkemece dava konusu taşınmazların dayanılan tapu kayıtlarının kapsamında bulunup bulunmadığı, tapu kayıtlarının değişebilir sınırları ihtiva edip etmediği, 4785 sayılı Kanun uyarınca Devletleştirme kapsamında kalıp kalmadığı, orman sayılan yerlerden olup olmadığı, dayanak tapu kayıtlarının dava konusu taşınmazlara uymaması halinde nereye ait olduğunun belirlenmesi ve tapu kayıtlarının kapsamı dışında kalmakta iseler, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla kazanılacak yerlerden olup olmadıkları ve zilyetlikle kazanım koşullarının ilgililer yararına oluşup oluşmadığının araştırılmadığı, bu sebeple öncelikle, davanın yukarıda belirlenen niteliği gözönüne alınarak husumetin, Hazine ile 01.04.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun uyarınca köylerin tüzel kişilikleri sona ermiş olduğundan, taşınmazların içinde bulunduğu ilgili Belediye Başkanlığına yaygınlaştırıldıktan sonra, dayanak tapu kayıtlarının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokileri ile dayanak tapu kayıtlarının revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, komşu parsel tutanak ve dayanakları, yöreye ait en eski tarihli ve aktarılan davanın açıldığı tarihten 15-20 yıl öncesine ait memleket haritaları , hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisi veya olmadığı takdirde bir tapu fen elemanından oluşacak bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, yöntemine uygun şekilde orman araştırması yapılması, tapu kayıtlarının kapsamlarının belirlenmesi, çekişmeli taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu ve tapu kayıtlarının kapsamı dışında kaldıklarının tespiti halinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının araştırılması, sonucuna göre hüküm kurulması” gerektiği belirtilmiştir.
    Mahkemece, devredilen elatmanın önlenmesi davasının konusunun 102 ada 142 parsel olduğu, Orman Yönetiminin davasınında 102 ada 143 ve 147 parsellere yönelik bulunduğu, diğer taşınmazlara ilişkin dava olmadığı, ancak davanın açılış tarihi, geçirdiği safahat gözönüne alınarak 145, 146 ve 148 parsellerin malik hanelerinin resen doldurulduğu, askı ilanları yapıldığı halde ... tarafından 102 ada 143, 145, 146 ve 148 parsellere yönelik dava açılmadığı, müstakil hak iddiasında bulunulmadığı, dolayısıyla Mehmet"in temyizinin 142 parsele yönelik olduğu, ... mirasçılarının dayandığı tapu kayıtlarından Yoklama 1289 tarih 76 sıra nolu tapu kaydının dava konusu taşınmazlara uyduğu ancak 4785 sayılı Kanunla devletleştirildiği, 142 parselin A ile işaretlenen bölümü ile 143, 145, 146, 147, 148 parsellerin bir bütün halinde ... ve müştereklerine ait iken aralarında yaptıkları paylaşım sonucu 147 ve 148 parsellerin Toramanlara kaldığı, 145 ve 146 parsellerin köy tüzel kişiliğine bağışlandığı, 143 parselin tamamı ile 142 parselin A ile işaretlenen kesiminin ... mirasçılarına kaldığı, 142 parselin geriye kalan kesiminin ... tarafından kullanıldığı, 145 ve 146 parsellerin ... Köyü Tüzel Kişiliğine ait olduğu, 6360 sayılı Kanundaki değişiklik sebebiyle hak kaybı olmayacağı, kararın infazından sonra ilgili belediyenin tapu müdürlüğünde yapacağı idari işlemle 102 ada 145 ve 146 parselleri kendi adına tescil ettirebileceği gerekçesiyle önceki kararda direnilmesine karar verilmiş, direnme kararı ... mirasçıları, ..., ..., ... Belediye Başkanlığı vekilleri ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Davalı ...’in 102 ada 147 parsele, davacı ... mirasçılarının 102 ada 143 parsele, davalı ...’ın 102 ada 143 ve 147 parsellere ilişkin temyiz itirazları yönünden; incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, anılan taşınmazların uzman orman ve fen bilirkişi kurulu tarafından eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada orman sayılan yerlerden oldukları anlaşıldığı, Devlet Ormanlarının Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 169/1-2, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/D, 18/2 maddeleri, 6831 sayılı Orman Kanunun ve Yargıtayın yerleşik uygulamalarına göre tabi servet niteliğinde olup Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, özel mülkiyete konu olamayacağı, tapu yada kazandırıcı zamanaşımı yoluyla veya başka bir yol ile kazanılamayacağı, tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 5. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş olduğu, diğer fıkralarının da 3.3.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırıldığından bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,
    2-Davacı ... vekilinin 102 ada 142 parsele, davalı ... vekilinin 102 ada 142, 145, 146 ve 148 parsellere, ... ve ... Belediye Başkanlığı vekillerinin 102 ada 142, 145 ve 146 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarına gelince; incelenen dosya kapsamından ...’in 24.01.1984 tarihli dilekçe ile ; tapu kayıtlarına dayanarak el atmanın önlenmesi istemiyle ... aleyhine ... Sulh Hukuk Mahkemesinde 1984/88 esas sayılı davayı açtığı, anılan davanın görevsizlikle Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiği, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/426 E-2006/2 K. sayılı ilamla çekişmeli taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlendiği gerekçesiyle 3402 sayılı Kanunun 27.maddesi uyarınca davanın kadastro mahkemesine devrine karar verdiği, el atmanın önlenmesi davasının konusunun 102 ada 142 parsel olduğu halde 2005 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında 102 ada 142, 143, 145, 146, 147 ve 148 parsel sayılı taşınmazların Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 2003/426 Esas sayısında dava konusu olduklarından söz edilerek malik haneleri açık bırakılmak suretiyle tespitlerinin yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda kadastro mahkemesine aktarılan el atmanın önlenmesi davasının konusu sadece 102 ada 142 parsel sayılı taşınmaza yönelik olduğu, 102 ada 145, 146 ve 148 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin açılmış davada bulunmadığından kadastro tespit tutanaklarının asıllarının olağan usullere göre kesinleştirilmek üzere kadastro müdürlüğüne iadesine karar verilmesi gerekirken anılan parseller hakkında sicil oluşturulması doğru değildir.
    Diğer taraftan 102 ada 142 parsel sayılı taşınmazın tutanak aslı ile anılan taşınmaza ilişkin el atmanın önlenmesi davası kadastro mahkemesine devredildiğine göre 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesine göre kadastro hâkimi re"sen araştırma yaparak taşınmazın gerçek hak sahiplerini tespit etmek zorundadır. Ne var ki, mahkemece anılan taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine istinaden ... mirasçıları ve ... adlarına tescil edildiği halde Hazine ile ... Belediye Başkanlığı ve ... davaya dahil edilmeden, delil ve belgeleri istenmeden yokluklarında yargılama yapılıp sonuçlandırılmıştır. Bilindiği üzere 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanunun 1. maddesi ile ... Büyükşehir Belediyesinin sınırları il mülkî sınırları olarak genişletilmiş; bu sınırlar içinde kalan köy ve beldelerin tüzel kişilikleri sona ererek bağlı bulundukları ilçe belediyelerine mahalle olarak katılmışlardır. Bu nedenle, büyükşehir sınırları içinde yer alan ... köyünün tüzel kişiliği sona ermiş olup, 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası uyarınca yerine, bağlı bulunduğu ... İlçe Belediye Başkanlığı geçmiştir. Bu durumda; 5216 sayılı Kanun hükümleri ve 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince, ... köyünün bağlı bulunduğu ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve ... Belediye Başkanlığının huzuruyla davanın görülmesinde yasal zorunluluk bulunmaktadır.
    Bunlardan ayrı çekişmeli 102 ada 142 parsel sayılı taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilecek yerlerden olup olmadığı, orman sayılan yerlerden bulunup bulunmadığı yönünde inceleme ve araştırma yapılmamış, davacı ... mirasçılarının tutunduğu tapu kayıtlarının kapsamları da yöntemine uygun şekilde belirlenmemiştir.
    Bu sebeplerle öncelikle dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye Hazineye, ... Belediye Başkanlığı ve ... Büyükşehir Belediye Başkanlığına tebliğ edilmeli, delil ve belgeleri istenmeli, ... mirasçılarının dayandıkları tapu kayıtlarının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri getirtilmeli, kadastro sırasında revizyon görüp görmedikleri tapu sicil ve kadastro müdürlüklerinden ayrı ayrı sorulmalı, revizyon görmüş iseler revizyon parsellerine ait kadastro tespit tutanakları, yöreye ait en eski tarihli ve aktarılan el atmanın önlenmesi davasının açıldığı tarihten 15-20 yıl öncesine ait iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları, 1960"li yıllara ait ortofoto haritaları bulundukları yerlerden getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi veya mühendisi, bir ziraat mühendisi ve tapu fen memurundan oluşturulacak, bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planı çekişmeli 102 ada 142 parsel sayılı taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumları saptanmalı;tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; taşınmazın toprak yapısı, bitki örtüsü, ağaçların yaşı, cinsi, sayısı, kapalılık durumu, çevresi, incelenmeli, yukarıda değinilen belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ve hava fotoğrafının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafı ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri, ayrıca hava fotoğrafı stereoskop aleti ile inceletilip taşınmazın üzerinde neler gözüktüğünü belirtir şekilde yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, açıklanan yöntemlerle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez dayanak tapu kayıtları yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve fen bilirkişi marifetiyle yöntemince zemine uygulanmalı, bilirkişi ve tanıklardan her bir sınır hakkında ayrıntılı ve inandırıcı bilgi alınmalı, uygulamada komşu parsel tutanak ve dayanaklarından yararlanılmalı, bilinemeyen sınırlar konusunda taraflara tanık dinletme olanağı verilmeli, 3402 sayılı Kanunun 20.maddesi uyarınca tapu kaydının sabit sınırdan başlanarak kapsamı belirlenmeli, çekişmeli taşınmazın dayanak tapu kayıtlarının miktarı ile geçerli kapsamı dışında kalan bölümü yönünden veya tapu kayıtlarının hiç uymaması halinde ise tamamı yönünden 3402 sayılı Yasanın 14 ve 17. maddeleri gereğince imar-ihya ve zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme koşullarının araştırılması gerekeceğinden, bu kez fen , orman ve ziraat bilirkişi tarafından dava konusu taşınmazların bulunduğu yere ilişkin olarak 1960-1970 "li yıllara ait 1/20000 ve 1/25000 ölçekli stereoskopik hava fotoğrafları, topoğrafik harita ve kadastro paftası ile çakıştırıldıktan sonra mahalline uygulanmalı, stereoskop aletiyle incelenmeli, taşınmaz üzerinde tam olarak hangi tarihten itibaren zilyetliğin başladığı belirlenmeli, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlayıp tamamlandığı, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler, kadastro tespit bilirkişileri ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, keşif sırasında taşınmazın çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak ve taşınmaz fotoğraf üzerinde gösterilerek dava dosyası içine konulmalı, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin, 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümleri nazara alınarak yapılması gerektiği düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tespit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu müdürlükleri ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazların sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin 10. maddesinin değişik ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden Kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre çekişmeli 102 ada 142 parsel sayılı taşınmazın 3402 sayılı Kanunun 30/2 maddesi uyarınca belirlenecek gerçek hak sahipleri adlarına tesciline karar verilmelidir.
    Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ:
    1-Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davacı ... mirasçıları vekili, davalı ... vekili ve davalı ...’in temyiz itirazlarının reddi ile 102 ada 143 ve 102 da 147 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin mahkemenin kararında hata bulunmadığı direnme üzerine yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından anılan parsellere ilişkin Dairenin 31.03.2015 gün 2014/10561 E-2015/2337 K sayılı bozma kararının kaldırılmasına, 102 ada 143 ve 102 ada 147 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin direnme kararının ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalı davalı ..."den onama harcı alınmasına yer olmadığına ve alınan temyiz harcının istek halinde iadesine,
    2-Yukarıda 2.bentte açıklanan nedenlerle davacı ... mirasçıları vekili,davalı ... vekili, ... ile ... Belediye Başkanlığı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile Dairenin 31.03.2015 gün 2014/10561 E-2015/2337 K sayılı bozma kararının kaldırılmasına, hükmün 102 ada 142, 145, 146 ve 148 parseller yönünden yukarıda açıklanan değişik gerekçelerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 16.11.2017 günü oybirliği ile karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi