6. Ceza Dairesi Esas No: 2011/15690 Karar No: 2014/37 Karar Tarihi: 10.01.2014
Hırsızlık - Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2011/15690 Esas 2014/37 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Muş 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen bir hırsızlık davasında sanık, mahkum edildi. Ancak, mahkeme kararında yasa yolu başvuru süresine ilişkin yanıltıcı bir ifade kullanıldığı tespit edildi. Bu nedenle, temyiz isteminin süresinde olduğuna karar verildi ve karar bozuldu. Ayrıca, mağdurun zararının tamamen karşılandığı ve şikayetinden vazgeçtiği belirtildi ama mahkeme, etkin pişmanlık hükmünün uygulanıp uygulanmamasını tartışmadı. Sanığın cezasının infazı tamamlanana kadar alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerini kaybetmesi kararı da göz ardı edildi. Kanun maddeleri incelendiğinde, Anayasa'nın 40/2, CMK'nın 34/2, 231/2 ve 232/6. maddelerine uygun olarak tefhim yapılmaması nedeniyle temyiz süresinin dolduğu kabul edildi. Ayrıca, sanığın kasten işlediği suç için mahkum edilmesi durumunda 5237 sayılı TCK'nın 53/1.maddesi gereğince haklarının kısıtlanması gerektiği belirtildi.
6. Ceza Dairesi 2011/15690 E. , 2014/37 K.
"İçtihat Metni"
Tebliğname No : 6 - 2009/32567 MAHKEMESİ : Muş 1. Asliye Ceza Mahkemesi TARİHİ : 21/10/2008 NUMARASI : 2008/603 (E) ve 2008/638 (K) SUÇ : Hırsızlık
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü: Sanığın yüzüne karşı verilen 21.10.2008 günlü kararda, yasa yolu başvuru süresinin “Kararın tefhiminden itibaren başlayacağının” belirtilmesi gerekirken, “Tefhimden veya tebliğden itibaren başlayacağının belirtilmesi” suretiyle yanıltıcı ifadenin kullanıldığı ve bu haliyle tefhimin T.C. Anayasası’nın 40/2, 5271 sayılı CMK’nın 34/2, 231/2 ve 232/6. maddelerinde öngörülen yöntemlere uygun olarak yapılmadığı ve bu nedenle de sanığın temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede; Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Mağdurun 21.10.2008 tarihli oturumda, zararın tamamen karşılandığını ve şikayetinden vazgeçtiğini belirtmesi karşısında; mağdura, zararının karşılandığına ilişkin beyanı açıklattırılarak, tazminin ne şekilde ve hangi aşamada gerçekleştiği saptandıktan sonra sonucuna göre, 5237 sayılı TCK"nın 168. maddesinde tanımlanan etkin pişmanlık hükmünün uygulama olanağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi, 2-Kasten işlemiş olduğu suç için hapis cezasıyla mahkûmiyetin yasal sonucu olarak sanığın, 5237 sayılı TCK’nın 53/1.maddesinin (a), (b), (c), (d), (e) bentlerinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezanın infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkûm olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanık M.. U.. savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.