19. Hukuk Dairesi 2016/5578 E. , 2016/14452 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmiştir. Belli günde davalı vek. Av.... gelmiş, diğer taraftan gelen kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, müvekkilinin lehdarı ve hamili olduğu çekin müvekkilinin işyerinden çalındığını, ödemeden men yasağına rağmen davalı tarafından takibe konulan çek bedelinin dava dışı keşideciden tahsil edildiğini, çek arkasında yer alan müvekkilinin cirosunun ve kaşesinin sahte olduğunu, bu nedenle ciro zincirinin koptuğunu, davalıya çekin çalıntı olduğunun bildirilmesine rağmen çeki temlik aldığını, davalının kötüniyetli ve ağır kusurlu olduğunu ileri sürerek çek bedelinin davalıdan avans faiziyle birlikte istirdadına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava dışı .... ile müvekkili arasında imzalanan faktoring sözleşmesi kapsamında davaya konu çekin dava dışı firma tarafından müvekkiline temlik cirosu ile teslim edildiğini, müvekkilinin iyiniyetli hamil olduğunu, müvekkiline çalıntı çek bildirimi yapılmadığını, davacının istirdat davası açmaya hakkı olmadığını, çek bedelinin dava dışı keşideci tarafından ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, dava konusu çekin dava dışı firma ile aralarındaki faktoring sözleşmesi kapsamında davalı şirket tarafından 17.05.2011 tarihi itibariyle kayıtlarına alındığı, davacı tanıklarının çekin çalıntı olduğunun davalı şirkete bu tarihten önce bildirildiğini beyan ettikleri, davalının çeki iktisabında ağır kusurlu olduğu, dava konusu çekte davacının yetkili hamil olduğu, takip sırasında keşideci tarafından davalıya yapılan ödemenin yetkili hamil olan davacıya yapılması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, lehdarı olduğu dava konusu çekin işyerinde çalındığını ve sahte ciro ile son hamil davalıya intikal ettiğini, davalının bu çeke dayalı olarak keşideciden itibaren son hamile kadar olan kambiyo borçluları aleyhine icra takibine giriştiğini, borcun icra takibi sebebiyle keşideci tarafından davalıya ödendiğini, esasen davalının yetkili hamil olmadığını ve bu nedenle keşideci tarafından davalıya ödenmiş olan çek bedelinin kendisine iade edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
Çek bedeli dava dışı keşideci tarafından ödenmiş olup İİK"nun 72. maddesi uyarınca istirdat davaları ödeme yapan borçlu tarafından açılır ise de somut olayda davanın İİK"nun 72. maddesi anlamında bir istirdat davası olmayıp haksız fiile dayalı bir tazminat davası olduğunun kabulü gerektiğinden davalı vekilinin aktif dava ehliyetine ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
İşin esasına ilişkin temyiz itirazlarına gelince; davalı faktoring şirketinin dava konusu çeki kendisinden önceki ciranta ile aralarındaki faktoring sözleşmesine istinaden ve çekteki alacağın bir mal veya hizmet satışından kaynaklandığını tevsik eden faturalarla birlikte temlik aldığı ve böylece dava tarihinde yürürlükte bulunan 2006 tarihli... Yönetmeliğinin 22/2. maddesi hükmüne uygun davrandığı dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Somut olayda uygulanması gereken dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nun 704. maddesine göre; "Çek, herhangi bir suretle hamilinin elinden çıkmış bulunursa ister hamile yazılı bir çek bahis mevzuu olsun, ister ciro suretiyle nakledilebilen bir çek mevzuu bahis olup da hamil hakkını 702. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetli iktisap etmiş olduğu veya ağır kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle mükelleftir."
Her ne kadar davacı lehdarın imzasının sahte olduğu iddia edilmiş ve mahkemece bu husus bilirkişi incelemesi ile saptanmış ve sahtecilik iddiası herkese karşı ileri sürülebilecek mutlak def"ilerden ise de bu def"inin lehdar tarafından bir ödeme yapılması veya keşideci tarafından bir ödeme yapılmamış olsaydı lehdar aleyhine sürdürülüp devam eden takipte ileri sürülmesi mümkün olabilirdi. Somut olayda ise keşideci tarafından borç ödenmiş olup imzaların istiklali prensibi gereğince lehdarın imzasının sahteliği diğer kambiyo borçlularını sorumluluktan kurtarmayacağından ve ciro silsilesinde görünüş itibariyle kopukluk bulunmadığından keşideci tarafından son hamile yapılan ödemenin davacıya iadesinin mümkün olabilmesi için çekin 6762 sayılı TTK"nun 704. maddesi uyarınca hamil tarafından kötüniyetli iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunun kanıtlanması gerekmektedir. Dosyada bulunan deliller bunu kanıtlamaya yeterli ve elverişli görülmediğinden davanın reddi gerekirken somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 09/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.