Taraflar arasındaki “Tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir Asliye 4. Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 30.12.2004 gün ve 2004/265 E.-2004/1071 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 22.06.2006 gün ve 2005/4809 E.-2006/7350 K. sayılı ilamı ile; (...Davacı vekili; müvekkilinin taşıma rizikolarına karşı sigorta örtüsü altına aldığı Sigortalı ......Plastik A.Ş.’ne ait 126 rulo polyprapylone film emtiasının taşıyıcı donatana ait gemiye tam ve sağlam olarak teslim edildiğini, ancak varma yerinde hasarlı olarak alıcısına teslim edildiğini, hasar bedeli olarak sigortalıya 25.823.918.000.-TL’nın ödendiğini ileri sürerek bu tutarın rucuen davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın TTK.’nun 1067.maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığını, TTK.’nun 1066. maddesinde öngörülen sürede hasar ihtarı yapılmadığını, satış şekli itibarıyla malların gemiye yüklenmesi ile hasar ve nef’i alıcıya geçtiğinden satıcıya halef olarak açılan davanın dinlenemeyeceğini, savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, sigorta sözleşmesinin dava dışı satıcı .....Plastik San.A.Ş. ile imzalandığı, satışın CİF satış olması nedeniyle TTK.’nun 1339. maddesi gereğince satıcının kendi hesabına sigorta yaptırmasının mümkün olmadığı, zira sigorta yaptırmakta hukuki bir yararının olmayacağı, bu nedenle sigorta sözleşmesinin alıcı yararına yapılmış sayılması gerektiği, sigorta şirketinin hasar tazminatını dava dışı alıcıya ödemesi halinde halefiyetinin sözkonusu olabileceği, oysa tazminatın satıcıya ödendiği ve aktif dava ehliyetinin kazanılmadığı gibi, TTK.’nun 1067. maddesi gereğince malların tesliminden itibaren 1 yıllık hak düşürücü sürede davanın açılması gerektiği halde 21.03.2003 tarihinde alıcısına teslimden itibaren 1 yıllık süre dolduktan sonra 29.03.2004 tarihinde davanın açıldığı ve süresinde olmadığı gerekçesiyle davanın husumetten reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava sırasında hükümden önce, 28.04.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5136 Sayılı Kanun ile 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4 ncü maddesine “İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun olumlu görüşü ile Adalet Bakanlığı’nca, bu Kanunun Dördüncü Kitabında yer alan deniz ticaretine ilişkin ihtilaflara bakmak ve asliye derecesinde olmak üzere Denizcilik İhtisas Mahkemeleri kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevresi Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenir.” fıkrası eklenmiştir. Kurul’un 24.03.2005 tarih ve 188 Sayılı Kararı ile de, Denizcilik İhtisas Mahkemesi kurulmayan yerlerde, birden fazla ticaret mahkemesi varsa 1 numaralı ticaret mahkemesinin görevlendirilmiş olması nedeniyle, davaya konu uyuşmazlığa bakmaya İzmir 1 numaralı Asliye Ticaret Mahkemesi görevli bulunmaktadır.
Somut olayda, sigortalıya halefi sıfatıyla açılan dava, deniz yolu ile taşıma sözleşmesine dayalı olarak, bu davalının sorumluluğuna ilişkin olup, 6762 sayılı TTK.’nun “Deniz Ticareti” başlıklı 4 ncü kitabında düzenlenen 1061 vd. madde hükümlerinin uygulanması gerektiğinden, davanın görülüp sonuçlandırılmasının Denizcilik İhtisas Mahkemesi’nin görevine girmediğinin kabulü gerekmektedir. Her ne kadar davacı sigorta şirketi, TTK.’nun beşinci kitabında yer alan sigorta hukuku hükümlerine dayanarak dava açmış ise de, davada davacının sigortalısı ile davalı arasındaki taşıma sözleşmesi ve bu konuya ilişkin TTK.’nun dördüncü kitabında yer alan Deniz ticareti’ne ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
Mahkemelerin görevi, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekeceğinden, mahkemece görevsizlik kararı verilmek üzere, hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Taraf vekilleri
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19.04.2006 gün E:2007/11-58 K:2006/228; 22.11.2006 gün E:2006/11-720 K:2006/745; 04.04.2007 gün E:2007/11-189 K:2007/193; 20.06.2007 gün E:2007/11-440 K:2007/434; 26.03.2008 gün E:2008/11-277 K: 2008/280 sayılı kararlarında da, yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı takdirde her uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenmesi gerektiği ilkesinin benimsenmiş olmasına; bu itibarla, taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi olup, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından dava tarihinden sonra görevlendirilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakma olanağı bulunmadığına göre; temyize konu davanın İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğine ilişkin Yerel Mahkemece verilen direnme kararı yerindedir.
Ne var ki, esasa ilişkin temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden, bu konuda inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan, taraf vekillerinin esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 11.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 08.10.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.