"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki “
“Tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Elmadağ Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 19.04.2005 gün ve 2004/116 E.-2005/128 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 06.11.2006 gün ve 2005/11930 E.-2006/11722 K. sayılı ilamı ile;
(...Dava, Medeni Kanun’un 1007. maddesi gereği Devlet’in tapu sicilinin tutulmasından doğan sorumluluğuna yönelik tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Dosya kapsamına göre, tarla vasfındaki 532 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 8830/10370 hissesi R.... K.... adına kayıtlı iken davacıya 6/8/2001 tarihinde satış yolu ile devredilmiştir. Tapu maliki R.... K.... tarafından davacı aleyhine açılan tapu iptali ve tescili davası sonucunda dava dışı şahısların tapu maliki adına düzenlenen 28/4/1999 tarihli sahte nüfus cüzdanı ile Urla Noterliğince düzenlenen 30/7/2001 tarih, 5897 yevmiye sayılı vekaletnameye istinaden dava dışı Yaşar Sargın tarafından 20.000.0000.000 TL bedelle davacıya satışının yapıldığı, vekaletnamedeki resmin malike ait olmadığı, vekaletnameye esas nüfus cüzdanı ve vekaletnamenin sahte olduğu malik veya vekilin yaptığı bir satış aktinin bulunmadığı, tescilin gerçek satışa değil sahte vekaletname ile yapılmış satışa dayandığı, sebep ve illiyetten mahrum olduğu, gayrimenkulün iktisabının düşünülemeyeceğini belirterek kaydın iptali ve gerçek malik adına kayıt ve tesciline karar verilmiş, karar temyiz incelemesinden geçmek suretiyle kesinleşmiştir.
Sahte kimlik ve vekaletname düzenlenen şahıslar Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 2002/152 Esas, 2003/138 Karar ve 23/5/2003 günlü kararı ile sahtecilik suçundan mahkum olmuşlardır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2004/4-526 Esas, 2004/589 Karar sayılı ve 10/11/2004 günlü kararında da belirtildiği gibi, usulsüz işlemler sahte nüfus cüzdanı ve ona dayanak olarak düzenlenen sahte vekaletnameden kaynaklanmaktadır. Zarar gören, davalının kusurunu kanıtlamak zorunda olmadığı gibi, davalı da kusursuzluğu ötesinde uygun illiyet bağının kesildiğini kanıtlamak zorundadır. Kusursuz sorumlulukta illiyet bağının kesilebilmesi için zarar görenin ağır kusurunun bulunması veya üçüncü bir kişinin illiyet bağını kesebilecek nitelikte ağır kusurunun olması veya hakkında zararlandırıcı sonucun meydana gelmesinde öngörülmeyen bir halin bulunması gerekmektedir.
Somut olayda gerek ceza dosyasında gerekse tapu iptaline ilişkin dava dosyasında zararlandırıcı sonucun ortaya çıkmasında, üçüncü kişilerin hukuka aykırı eyleminin bulunduğu anlaşılmaktadır. Şu haliyle sorumluluğu gerektiren illiyet bağının kesildiği kabul edilmelidir. Yapılan bu açıklama itibariyle olayda zarar, hukuka aykırı eylem bulunmakta ise de kusursuz sorumlu olan davalının sorumluluğuna gerektirecek uygun illiyet bağının bulunmadığı görülecektir. Aksi bir sonuç kusursuz sorumluluğun ötesinde bizi sebep sorumluluğuna götürür ki dayanağını teşkil eden MK.nun 1007 maddesi sebep sorumluluğunu öngörmemiştir.
Şu halde yukarıdaki olgular birlikte değerlendirildiğinde davalının sorumluluğundan söz edilemez. Mahkemece bu yönler gözetilerek davanın reddine karar verilmek gerekirken yazılı biçimde karar oluşturulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.10.1955 gün ve E:1955/4-58 K:1955/64; 29.06.1977 gün ve E: 1977/4-845 K:1977/655; 24.09.2003 gün ve E:2003/4-491 K:2003/487; 10.11.2004 gün ve E:2004/4-526 K:2004/589; 19.04.2006 gün ve E:2006/4-113 K:2006/205; 09.05.2007 gün ve E:2007/4-212 K: 2007/261; 11.07.2007 gün ve E:2007/4-422 K:2007/536 sayılı kararlarında da, hukuksal dayanağını kusursuz sorumluluktan alan davada Devletin sorumluluğunun bir tehlike sorumluluğu olduğunun benimsenmiş olmasına; bilhassa Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun aynı mahiyetteki 11.07.2007 gün ve E:2007/4-422 K:2007/536 sayılı kararında, tapu sicil müdürlüğü görevlilerinin kusurlu olup olmadığının araştırılmasına ya da kusurun varlığının ispatına gerek olmadığı gibi, esasen Devletin sorumluluğu için bu kusurun varlığı da şart olmayıp, tapu sicil müdürlüğünün hukuka aykırı eylem ve işlemleri ile zarar arasında illiyet bağı bulunduğundan bu zarardan Devletin sorumlu olduğu ilkesi kabul edildiğine göre; Yerel Mahkemenin, tapu sicilinin tutulmasıyla ilgili dava konusu işlemden doğan davacı zararından, davalı Hazinenin sorumlu bulunduğu yönündeki direnme kararı usul ve yasaya uygun olup, yerindedir.
Ne var ki; esasa ilişkin temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden, bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme kararı uygun olup, davalı vekilinin esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 4.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 08.10.2008 gününde oyçokluğu ile karar verildi.